Yenilmeye İzin Veren Kazanıyor

Enerjiler efsane! Durmuyor, dinlenmiyor, esiyor, gürlüyor. Bir “Ohh!” dedirtmiyor. Müjdemi isterim dedirtmeyecek de! Oh moh yok! Ölünce bile yok! Tahminimce, bence.

Ta ki ben hikayemden özgürleşene dek; ta ki ben, beni ben yaptığını sandıklarıma yapışmayı bırakana dek; ta ki acımı feda edene dek!

Ve anlamalıyım ki farkındalığa dönüşmeyen acı, kibre dönüşüyor; ve zamk gibi yapışıyor zemine; ve zemine her basışımda, mayın tarlasına basar gibi acıma, kibrime basıyorum. Tek hedefim de acımı ve kibrimi ayakta tutmak için yaşamak oluyor, mayınlarımı patlata patlata gidiyorum, her yer kan revan, acıyor ve acıtıyorum. Umurumda bile değil, duyarlılığım, empatim sönük. Acıma rağmen acıma duygum yok; çünkü acıyla uyuşmaktan bağlantım zayıf!

Eee bu uyumayı, uyuşmayı bir uyandıran olacak elbet. Adı hayat, aslında bilinç de neyse…

Neyse’ den devam edeyim. İlle ezberlerim bozulacak! İlle güvendiğim dağlara kar yağacak! İlle “bu da mı gol değil” kısır döngüsüne gireceğim, ille tam kazandığımı, zaferde olduğumu sandığımda asla kazanamayacağımı (şanslı isem erkenden) öğreneceğim; hayat-bilinç bunun için şimdi ve burada!

Ve fakat, ben şimdi ve burada mıyım; yoksa milyon yıllık eskimiş-leş kokmuş ezberlerde kalmak üzere inat mı edeceğim? Ben bilirim mi diyeceğim, spiritüel ayaklarına mı yatacağım; kendimi her zaman değerli ve yeterli hissettiğim illüzyonumu mu dayatacağım. Biz’e: Ezikliğin dibini boyladığım tüm o harika anlarda! Hepsi mi yoksa, ya da “her neyse” yahuuu!

Sadakatim kime, neye? İnsan ki, bir tek kendine sadık olabilir… Ve insan ki, bir tek kendini aldatabilir…

Eski bilinç oyunlar oyuncaklar geçmiyor artık ya; ben buna seviniyorum!

Yetersiz hissetmeye izin verdiğimizde yeterli oluşum doğallıkla uyanıyor çünkü! Ve güvendiğim dağlar yerle yeksan olduğunda (ki bu benim yaratımım) gerçek güveni yaşamaya başlıyorum! Değerli ve sevilir olduğumu kanıtlamak üzere dilenciliği bıraktığımda zaten değer duygum parlamaya başlıyor! Yenilmeye izin veren kazanıyor (kendimi)!

Olanı kabule geçmek ve gerçekten Kalp’ten, kalp gerçeği ile sevebilmek böyle böyle teşkil oluyor; İnsan olmaya niyetli ruhlarda!

Ahhhh! Ahhh ki ahhhh… “Ne çektik be!” diyemeyeceğim.

Çünkü Olan’ da yanlış yok! Bir yanlış var ise o da benim dogmalarımda, sınırlı ve sınırlandırıcı varsayımlarımda…

Hatırlama ve yeniden başlama zamanı!

Durmayalım lütfen çünkü ancak birlikte başarabiliriz…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir