Yazarlar nasıl okuyor? (1)

Herkes kitap okuyor da herkesin okuduğu kitapları yazan yazarlar hangi tür kitapları ne zaman, nerede, nasıl okuyor? Bu yazımızda bazı yazarların okumalarından kesitler vermek istiyorum.

İşte bunlardan bazıları:

Erhan Bener

Kitap çizmeyi saygısızlık sayıyorum

Sabah kahvaltıdan sonra bilgisayar başında çalışmaya başlıyorum ve bu çalışma akşam yemeğine kadar devam ediyor. Okumalarıma ancak akşam yemeğinden sonra, hafif uzanarak başlıyorum. Ağır kitapları ise masa başında okuyorum. Kitapları çizme gibi bir âdetim yok, ders çalışırken bile çizmezdim, bunu biraz saygısızlık sayıyorum. Kitapları okurken kâğıtlara veya ayrı bir deftere not alırım. Başucumda çoğu zaman dört beş kitap bulunur, içinde roman, inceleme, şiir ve araştırma olur, akşamki ruh halime göre hangisi beni çekerse onu okurum. Okumadan evvel kitabı bir karıştırırım, zamanında çok kitap okuduğum ve başladığım kitabı bitirmek gibi bir alışkanlığım olduğu için, bu yaştan sonra zor beğeniyorum artık. Kendi kitaplarımı basıldıktan sonra ve yeni bir baskısı yapılacaksa okurum. Kitabım ilk çıktığında ise, onun matbaa kokusu çok hoşuma gitmişti.

*

İnci Aral

Kitaplara dokunmaya karşı bağımlılığım var

Türlere göre farklı yerlerde okumalarım olur. Araştırma, inceleme ve tarih gibi kitapları masa başında, not alarak okurum. Edebiyat, şiir, öykü ve roman gibi türleri yatakta, yastıklara dayanarak rahat bir şekilde okumayı tercih ederim. Bu şekilde okurken bile, yanımda kâğıtlar kalemler eksik olmaz. Yolculuklarda fazla hacim olarak ağır olmayan, daha çok şiir ve öykü kitaplarını seçerim. Akşamüzeri ve gece arasında genellikle şiir okurum, çünkü bayağı duyarlı olduğum bir saattir. Yeni kitaplara dokunmaya karşı bir bağımlılığım var, onların kokusunu hissetmeye çalışırım. Hatta okuyamayacağım kitabı bile elime alır, koklarım. Kitaba not almaya çalışırım. Arka sayfalardaki boş yapraklara kitapla ilgili düşüncelerimi, bazen renkli not kâğıtları üzerine yazarak, yapıştırırım. Genellikle çok sevdiğim kitapları eskiden çok fazla çizerdim, şimdi ise kıyamıyorum, hatta onların yerine yenilerini aldım. Bir anda birkaç kitap okurum. Bunlar genellikle farklı türlerdeki kitaplar olur. Edebiyat, araştırma, inceleme türünden kitapları bir arada, günün farklı saatlerinde okuyorum. Kendi kitaplarımı ise okuyamıyorum. Uzun bir süre geçmesi gerekiyor. Çalışırken o kadar çok üzerinde uğraşmış oluyorsunuz ki adeta ezberliyorsunuz, bundan dolayı kitaplarımı okumaya gelince sıkılıyorum.

*

Hilmi Yavuz

Beyaz kâğıtta okumanın hazzı

Okuma konusunda hiçbir ritüelim yok. Ben biraz da iştahlı ya da obur bir okurum. Her yerde ve her koşulda her şeyi okuyabilirim. Çocukken, caddede sağlı-sollu dükkân ve başka tabelaları da okurdum. Türlere göre, özel okuma zamanım yok. Ama, eğer haz duyarak okuduğum bir metinse, o zaman kendime sütle yapılmış ve kahvesi az bir neskafe koyar, tercihan bir flüt ya da keman parçasını dinlerim. Bilgisayarda yazdıklarımı okurum, ama mutlaka bir de çıktı alırım. Bir yazıyı, beyaz kâğıtta okuyup, onu kalemle düzeltmenin hazzını hiçbir şeye değişmem… Kendi kitaplarımı okurum. Başka metinlerden sıkıldığım ya da canımın bir şey okumak istemediği zamanlarda… Kendi kitaplarım, özellikle de defterler, bana daima iyi gelir… Okuduğum kitaplara gereken özeni gösteririm. Eski bir karşı-deneme’mde, kitabı 90 dereceden fazla açmadığımı yazmıştım. Doğrudur. Ama gene de, önemli bulduğum cümlelerin yanına, belli belirsiz bir v işareti koymaktan da kendimi alamam… Ve, birkaç kitabı birlikte okurum…

*

Cemil Kavukçu

Bende kitap kokusunun yeri ayrı

Kitabın altını çizmektense deftere alıntılar yapmayı tercih ediyorum. Bu sadece evde masa başında okumada yaptığım bir durum. Kent yolculuklarında, otobüste, metroda okumaya çalışıyorum. Not edeceğim kitapları evde okurum. Yoğunlaştığım kitabın dünyasından uzaklaşacak bir şey yapmıyorum, küçük molalar verip, mesela Sait Faik’ten bir öykü, başka bir kitaptan şiir okuyorum. Türler değiştikten sonra biraz soluk alma, biraz da dinlenme oluyor, bu küçük molalar benim için. Kitapevlerinin, kütüphanelerin, yeni çıkmış bir kitabın ve tozlu kitapların kokusunun, ayrı bir yeri vardır bende, kitapla özel bir ilişki yaşarız adeta. Sayfaları karıştırmak, arka kapağına bakmak, bir kitabı okumadan önce, yaptığım hazırlıklar. Kendi kitaplarıma gelince, onları okumam. Hatta bununla ilgili bir düşüm var; oturup yazılış sırasına göre tüm kitaplarımı okumak, bakalım gerçekleştirebilecek miyim?

*

Haydar Ergülen

Roman okurken kitap elimden düşüyor

Rahmetli Ece Ayhan, son yıllarında yazdığı dergilerde Ayağa Kalkanlar diye bir liste yapmaya başlamıştı. O ay ya da o hafta, sanatta, edebiyatta, siyasette önemsediklerinin adlarını belirtirdi. Soruşturma sorunuz gelince nedense bunu hatırladım. Başucu kitapları deyimi, bana biraz da yatakta okunan kitapları çağrıştırır. Kediler, köpekler, kuşlar, bitkilerle, yani insan hariç cümle mahlûkat ve nebatatla ilgili son yıllarda sayısı sevindirici bir biçimde artan kitapları gece yatakta okuyorum. Kim bilir belki de bu onların saflığı ve doğallığıyla dolu güzel rüyalar görme isteğimdendir. İnceleme, araştırma kitaplarını, eski bir alışkanlık olarak, hâlâ ders çalışır gibi, elimde kalem, altını çizerek, masamda okuyorum. Şiiri ise her zaman, her yerde okuyabilirim, koltukta, masada, uzanmışken, yolculukta, kafede, vb. Fakat yalnızca masa başında yazabilirim. Hikâyeyi de tıpkı şiir gibi okuyorum. Romana gelince, işte orada işler biraz karışıyor, uzanarak okuyorum, fakat gündüz de olsa, mutlaka uykum geliyor, kitap elimden düşüyor. Galiba son yıllarda çok az roman okumamın sebebi bu. Doğrusu bundan da pek şikâyetçi olduğumu söyleyemem. Dergileri hemen okuyamıyorum, önce şöyle bir karıştırıyorum, önce şiirleri okuyorum, sonra zaman içinde diğer yazıları.

*

Selçuk Altun

Kitabı hem koklar hem okşarım

Daha yoğun okuyabilmek için ilk fırsatta emekli oldum. Okumak, okumak ve ara sıra yazmak için tuttuğum bir ofisim var Gümüşsuyu’nda. Aynı anda en az üç kitap okurum. Güne kesinlikle şiirle başlarım. Şiir bana yaşam sevinci aşılar. Katı bir okuma ritüelim yoktur ama geceleri yatakta roman veya yaşam öyküsel yapıtlar okuyarak sızmayı yeğlerim. Okyanus aşırı uçak yolculuklarına, kesintisiz okuma şansı sağladığı için de, bayılırım. Sahaftan aldığım bir kitaba sıra gelmişse onu hem koklar, hem okşarım. Aforizmasal dizeler yakalarsam onları kelepçelerim. Okuma kıvılcımı; benimsediğim bir yazar veya şairin yeni kitabının çıktığını öğrenme veya ıskaladığım bir yapıtın izine rastlamayla çakılır.

(DEVAM EDECEK)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir