Tarih 10 Kasım 1938…
Saat 09.05…
Yer İstanbul…
Kurtuluş Savaş’ımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu, ezilen dünya halklarının örnek aldığı büyük devlet adamı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını yitirdiği haberi bir anda yayılır kente ve ülkeye.
Aynı tarihte, aynı saatte, İstanbul Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nde bir Alman profesör derse girmeye hazırlanmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm haberini O da duymuştur ve derse girip girmeme konusunda kararsızdır. Aklına rektöre danışmak, düşüncelerini almak ve ona göre hareket etmek gelir. Rektörün odasına gider ve kararsızlığını anlatır. Rektörle aralarında geçen konuşma şöyledir;
Prof: ”Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm haberini duydum. Derse girmek üzereydim. Şu anda nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum. Ne yapmam gerektiğini bana söyler misiniz?”
Rektör:”Sizde büyük bir adam ölümce ne yaparlarsa siz de onu yapın.”
Rektörün önerisine profesörün yanıtı şaşkınlık vericidir. Şöyle der;
”Bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki….”
Cumhuriyet’in 98. yılını kutladık geçtiğimiz günlerde. Pandemi nedeniyle uzunca bir süredir kutlanamayan bayramlarımızın yeniden kutlanması coşkusunu yaşadık ve Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sevgimizi, minnet duygumuzu saygımızı göstermek için Anıtkabir’e koştuk. TV kanallarından verilen haberlerde gördük, Anıtkabir’e gidip Mustafa Kemal Atatürk’e saygısını sunmak isteyenlerin içinde yaşlılar, gençler, çocuklar, kadınlar, başı açık olanlar, türbanlılar, engelliler gibi, toplumumuzun her kesiminden insan vardı.
Buraya kadar her şey doğaldı. Hemen her bayramımızda görebildiğimiz coşkuydu ve bu coşku, Mustafa Kemal Atatürk’e duyulan minnet duygusu, sevgi, saygı, her şeye karşın katlanarak artıyordu.
“Her şeye karşın.”
Evet her şeye karşın artıyordu!..
Bağımsızlığımızın mimarı, Cumhuriyet’in kurucu lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün adı, sözünü ettiğim bağımsızlıkla, sözünü ettiğim Cumhuriyetle kurulabilen Diyanet İşleri Başkanlığı’nca bu bayramda da anılmıyordu…
Bu bayramda da Diyanet İşleri Başkanı’nın Atatürk karşıtı duruşu belgeleniyordu…
Bağışlayın lütfen, yaşlılığıma verin, Diyanet İşleri Başkanı’nın adını hatırlayamadım ben!
Benden sonrakiler de hatırlamayacak…