Çoğumuz benzer şekilde öğrenmiştir empatinin ne olduğunu: Bir kişinin yerinde ben olsam ne düşünürdüm/hissederdim/yapardım sorularını sormak. Bir kişinin yerinde ben olsam… Bir kişinin yerinde… Öğrendiğimiz empati, empatiden ancak bu kadar uzak olabilirdi herhalde. Çünkü bir insanın yerine kendimizi koyduğumuzda soracağımız bütün soruların cevapları empatiye değil bize hizmet eder. Bize dair düşünce, duygu ve davranışları anlamak için güzel bir yol olsa da bir başkasını anlamak için bu soruları sorduğumuzda oldukça yanlış cevaplara ulaştırabilir bizi.
Empati karşımızdaki kişinin konumunda kendimizi onun yerine koymak değildir; kişinin tam da o konumda o kişi olarak ne düşündüğünü/hissettiğini/yaptığını o kişinin gözünden anlama becerimizdir. Film izlerken ağladığını gördüğünüz partnerinizin yerine kendinizi koyduğunuzda ‘yahu bunda ağlanacak ne var, film bu, ben olsam üzülmezdim’ gibi cevaplar bulmak sizinle ilgiliyken partnerinizin ne hissettiğini, aklından neler geçtiğini, etkilendiğin kısmın ne olduğunu anlamaya çalışmanız, merak edip soruyor olmanız empatidir. Bir başka örnekle lisede bir öğrencinin kendisine göre yüksek bir puan olsa da aldığı puana üzülen arkadaşının gözünden olayı değerlendirmeye çalışması empatidir.
Yani empati, bir kişinin bulunduğu konumda neyi nasıl yaşantıladığını <onun gözünden> anlama becerimizdir. Bunun bir beceri olduğunun altını çizmek önemlidir çünkü empati, bisiklete binmek gibi geliştirilebilirdir. Geliştirebilmek de aktif bir çaba gerektirir.