Uzm. Dr. Kanuncu: Dünyada her 8-9 kadından birisi meme kanseri

ALİ ZAN

Uzman Doktor hayırsever insan Serdal Kanuncu, kanser hastalığının çağımızın en önemli sağlık sorunlarından birini olduğunu söyledi.

Ülkede çok sık rastlanmaya başlanan meme kanserine dikkat çeken Uzm. Dr. Kanuncu, erken tanı koyabilmenin öneminden bahsetti.

Uzm. Dr. Kanuncu, “Kanser çağımızın en önemli sağlık sorunlarından birini oluşturmaktadır. Gerek yaşam süresini kısaltması gerekse de yaşam kalitesini azaltması nedeni ile önem arz eder. Meme kanseri de kadında en sık rastlanan kanser olması nedeniyle çok ama çok önemlidir. Batı ülkelerinde yaşamı boyunca her 8-9 kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. Meme kanserinde erken teşhisin çok önemli bir yeri vardır. Şöyle ki; bir gram meme kanseri dokusunun oluşması için ortalama 8 yıl geçtiği tahmin edilmektedir ve ölümlerin çoğu kanserin başka bir organa ulaşmasından dolayı (metastaz) olur. Uzak organ metastazları ortaya çıktıktan sonra bugün için bilinen küratif tedavisi  yoktur. Dolayısıyla küçük tümörlerin saptanabilmesi metastaz sıklığını azaltacaktır, bu da hastalıksız sağkalım, yaşamda kalma süresini ve daha da önemlisi yaşam kalitesini  uzatacaktır” dedi.

KADININ YAŞAMI BOYUNCA MEME KANSERİ OLMA ŞANSSIZLIĞI %12′ YE YAKINDIR

Meme kanserinin risk faktörlerine dikkat çeken Uzm. Dr. Kanuncu, “Bir kadının öz ve soy geçmişinde meme kanseri ile ilgili hiçbir ek risk etmeni yoksa bile, bu kadının yaşamı boyunca meme kanseri olma şanssızlığı %12′ ye yakındır. Birinci dereceden akrabadaki meme kanseri aile öyküsü, bir kadındaki meme kanseri riskini iki veya üçe katlar fakat daha uzak akrabadaki meme kanseri öyküsü bu riski ancak biraz artırır. Meme kanseri vakalarının %5 inde BRCA1 ve BRCA2 adlı meme kanseri geninden bir tanesi bulunur. Bu vakaların bir akrabasında aynı genin bulunması riski artırır. Ayrıca BRCA2 genini taşıyan erkeklerde de meme kanseri riski artmıştır. Kadınlarda ilk adetin erken yaşta görülmesi, sigara kullanımı, geç menopoz veya geç ilk gebelik vakalarında da risk artmıştır. Oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) kullanan kadınlarda meme kanseri oluşma riski çok az artmıştır. Menopoz sonrası dönemde alınan östrojen takviyesi ise riski, özellikle 10-20 yıllık kullanım sonrasında orta derece artmıştır. Beslenme biçimi gibi çevresel faktörler, meme kanserinin oluşumu veya gelişiminde rol oynayabilir fakat belli bir beslenme tarzının etkisine ilişkin kesin kanıt yoktur” ifadelerini kullandı.

MEME KANSERLERİNİN %80’DEN FAZLASI HASTA TARAFINDAN BİR KİTLE OLARAK FARK EDİLİR

Sözlerine devam eden Kanuncu, kişinin kendiliğinden muayene etmesinin çok önemli olduğunu belirtti.

50 yaşından sonra yılda bir taramadan geçilmesi gerektiğini vurgulayan Kanuncu, “Meme kanserlerinin % 80 den fazlası hasta tarafından bir kitle olarak fark edilir.Daha az olarak memede ağrı veya memede kalınlaşma da görülebilir.Özellikle ele gelen bir kitleye dikkat etmekle beraber , memede renk değişikliği,doğru pozisyonda  iki meme arasında asimetrik görünüm, içe kaçmış meme ucu, şişkinlik veya gamzeleşme, meme başından akıntı, tipik  portakal kabuğu görüntüsü (peau d’orange), meme dokusunda kalınlaşma, koltuk altında şişlik de  oldukça önemlidir. Bu belirtiler hekimin muayenesi ile saptanacağı gibi, kişinin kendi kendini muayenesi ile de saptanabilir. Bu yüzden kadınlarda kendiliğinden yapılan meme muayenesi çok mühimdir. Muayene aşağıdaki resimler incelenerek yapılabilir.

Bu muayeneleri ayda bir kez yapmak yeterlidir. En iyi muayene zamanı ilk adet gününden 3-4 gün sonradır. Ancak hekim muayenesi ve tarama programlarının da son derece önemli rolü vardır. Tarayıcı çalışmalarda kanserlerin yaklaşık %40’ı fizik muayeneyle değil, mamografiyle fark edilmekteydi.50 yaşın üstündeki kadınlara her yıl mamografi yapılmalıdır. Buna karşılık bilim dünyasında 40-50 yaş grubu kadınlar için taramanın nasıl yapılacağı konusunda ise farklılıklar vardır. Amerikan Kanser Cemiyeti yıllık mamografinin yapılmasını belirtirken Amerikan Doktorlar Birliği Koleji ise bu yaş grubu için mamografinin yararlarının kesin olmadığını belirtmektedir. Ancak hiç risk grubunda olmayan kadınların bile  % 12 oranında yakalanma şanssızlığı düşünüldüğünde mamografi yaptırmanın gerekliliği  bir kez daha ortaya çıkar. Ülkemizde ise kadınların eğitimi, sağlık eğitimi ve de dolayısıyla kadınların sağlık eğitimi erken teşhis için çok önemlidir. Ancak bu yetmez; tıpkı sigara konusunda olduğu gibi   meme kanseri tarama programı konusunda da bir politika oluşturulmalı ve uygulanmalıdır” diyerek konuşmasını tamamladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir