Bundan birkaç yıl önceydi. Hollanda’da bir Bilim Merkezi bir adet Kartal’ın ayağına takip sistemi takarak yaşamını incelemek istemişti.
Nerede konaklıyor?
Ne yiyor, ne içiyor?
Mevsimlere göre gösterdiği farklılık?
Gece uykusu, gündüz hareketleri vs.
O Kartal 35 ülkeyi aştıktan sonra Türkiye’ye kanat basar basmaz birkaç saat içinde avcılar tarafından vurularak öldürülmüştü.
Hatta hatırlayanlarınız olacak daha önce köşe yazımda bu konuyu esprili bir dille işlemiştim.
35 ülkeyi gez dolaş, yat, kalk, ye, iç hiçbir şey olmasın; Türkiye’ye geldikten birkaç saat sonra vurul ve öl!
Birkaç gün önce benzer bir olayı gazetelerde okudum; adamın adı SHOGON KAMEDA 45 yaşında. Tam 12 yıl önce Bisikletine atlamış ve dünya turuna çıkmış. 12 yıl boyunca seyahat etmiş. Birçok ülkeyi gezmiş, dolaşmış. Oralarda kamp yapmış. Dostluklar kurmuş, etkinliklere katılmış, o dünya insanlarıyla dayanışma içinde olmuş, kültürlerini tanımış falan filan…
4 bin 380 gün boyunca kılına bile zarar gelmemiş.
Bir düşünsenize; adam Madagaskar, Togo, Mozambik, Uganda gibi ülkelerden dahi sağ çıkmış. Angola’da bile başına hiçbir şey gelmemiş. Ta ki Türkiye’ye gelene kadar…
Adam hiç düşünmemiş başına bir şey gelebileceğini, tıpkı yıllar önce vurularak öldürülen o Kartal gibi. Bisikletiyle sınırdan geçmiş ve Türkiye’de ki güzergâhını tamamlamaya çalışıyordu ki Elazığ’da vuruldu. Neyse ki Kartal gibi bir akıbeti olmadı. Ölmedi yani. Ama adam yediği bıçak darbeleriyle günlerce hastanede kaldı…
Bir Kartal ve bir insan hikâyesi mi bu?
Değil elbette!
Bir Türkiye ve Türk hikâyesi bu!
Hayvanda, insanda aynı akıbete uğruyor ülkemde!
Yazık çok yazık!