Travmalar “Çocukluk Yaraları” – 3

Bir önceki yazımda ipuçlarından bahsetmiştim. Şimdi İlk ipucunu veriyorum. Çocuklukta yaşadığın acı dolu bir hatırayı, bir anıyı öncelikle kabullenmek ve o anı yaşanmış bitmiş bir deneyim olarak kabul etmen gerekiyor. Hemen şimdi yaşadığın bir çocukluk anını ya da çocukken yaşadığın acı dolu bir hatırayı, gözünün önüne getir. Bu belki şu an senin için zor olacak. Zor olduğunu biliyorum. O anı düşün. O anı hisset. Genelde sana söylenen ya da sana yapılan, senin bedenine yapılan bir hareket dokunuş, sana söylenen ağır bir söz ya da sevdiğin biri için söylenen bir söz seni çok yaraladı. Aslında sözü unuttun bile, belki yapılan hareketi unuttun bile. Ama sana hissettirdiği o hal işte o hal unutulmuyor bilinçaltına giden ve çakılı kalan o hal. O hal bir enerji. Ve çok güçlü bir enerji. Onu silmen, yok etmen mümkün değiil. Ancak enerjisi düşük ve seni hep aşağı çekiyor, bu yüzden senin o enerjiyi yükseltmen icap ediyor. Eğer yaşadığın bir deneyim varsa böyle, bunun enerjisini yükselteceğiz. Eğer birden fazla ise haftada bir ya da haftada iki defa yaşadığın çocukluk deneyimlerini notlar haline getir ve her biri için her bir hal için bir çalışma yap. Şimdi yapacağın şekilde.
O deneyime konsantre ol, yaşadığın o derin üzüntü, derin kırgınlık, korkunç söz, üstesinden gelemediğin anlam veremediğin ancak ruhunda derin bir iz bırakan o halin enerjisini yükseltmeye niyet et. Bilinçaltına seslen. O halin enerjisinin yükselemesi için niyet et. Yaradandan, o halin rahmet ile dolması için dua et. Hemen şimdi bunu yap. O görüntü o ses her ne ise sana bir hal enerjisi bıraktı, bu bilinçaltında kodlu. Düşük bir vibrasyon ve düşük bir frekans içeriyor. O an savunmasızdın. Çaresizdin küçüktün ve çocuktun daha ve ne yapacağını bilmiyordun. Yapacağın şeyi aklına getirmiş olsan bile buna güç yettiremedin. Ve bir çıkmaza girdin. Zihnin o an çaresiz kaldı ve senden bir öfke, bir nefret, bir sevgisizlik, bir çaresizlik adı altında düşük vibrasyonlu bir enerji açığa çıktı ve bu bilinçaltına kodlandı. Çünkü çocuktun daha. Ama artık büyüdün aklın her şeye erebiliyor. Şimdi bu enerjiyi yükselt. Dua et ve temizlenmesini dile. Titreşimi artıyor. Ve seni terk ederek ait olduğu enerjisel seviyede eriyip gidiyor. Kendini daha iyi hissediyorsun. Çünkü bu halin düşük enerjisi yıllar yıllar geçse bile senin her çaresiz kaldığında, sana her söz söylendiğinde, ya da istem dışı bedenine bir harekette bulunulduğunda bu düşük enerjili halden beslendi ve sen ne yapacağını bilemedin, aklın şaşırdı, panik oldun ve bir atak geçirdin, kalp atışların nüksetti terledin kızardın. Bunlar artık bitti. Bu bir deneyimdi ve geçti gitti. Bundan sonra daha güçlü, daha cesur, daha bilgesin, aklın ne yapacağını biliyor, gönlün nasıl hissedeceğini biliyor, dilin ne diyeceğini biliyor, elin ne yapacağını biliyor. Silkinip ayağa kalkıyor ve bilgece hareketini yapıyorsun. Güçlüsün ve huzur içindesin. Geçmiş tüm düşük enerjili anıların yüksek seviyeli enerjiler ile birleşerek eriyip ait oldukları yere dönüşmelerini diliyorum. Geride kalan boşluk sevgi ve aşk enerjisi ile dolsun. Hemen şimdi. Hayat planımda olan deneyimleri özgürce ve bilgece göğüslemeyi, yaşamayı diliyorum. Yaşam bana verilen bir hediye. Ve ben bunu kabul ediyorum.
Kabul kayıt bir varlığın en değerli erdemidir. Bunu unutma. Kabul et ve kayıtla. Bu senin yaşam planın. Bunun için dünyaya geldin. Bildin artık ve kabul et. Ve bunu zihnine kayıtla. Kabul kayıta dayalı tüm dilekler senin daha sağlıklı bir zihne sahip olmanı sağlar. Bilinçaltında kalan düşük vibrasyonlu enerjiler yükselerek sende misafir olmaktan vazgeçerek ait oldukları enerji alanlarına doğru yola koyulurlar. Ve geride kalan boşluk sevgi enerjisi ile dolar. Kainat boşluk kabul etmez. Gidenin yerini ne ile doldurduğuna dikkat et. Sevgi ve aşk, yüksek enerjiler, bilgelik, neyi dilersen o olsun.
Travma tamlık olmayan halin. Yani travman ya da travmaların senin bütünsel hissedememen. Eğer tam ve bütün olma halini derinden hisseder ve bunu kabullenirsen travma da kendine yer bulamayacak ve ait olduğu yere doğru dönüşecek. Sen şu an parçalanmış bir halde misin. Önce bunu bir düşün. Travma çünkü parçalanmışlık yaratıyor insanda. Travmatik kişilik varlığın tarafından yaratılmış olabilir mi. Tüm hayatın boyunca sürmesi gerekiyor mu. Yani allah uzun ömür versin daha 40 yıl yaşayacaksın bu kadar zaman sürecinde bu travmayla mı geçireceksin bu ömrü. Bu daha ne kadar devam edebilir böyle. Önce bundan bir bıkkınlık gelmeli sana. Korkarak yaşamak, acı içinde olmak, kaygı duyarak yaşamak daha ne kadar sürebilir ki. Tüm hayatın boyunca kalıcı mı. Beyin kimyasında bu nasıl biliyor musun. Salgıların belirli oranlarda bileşkesinden bir tür kokteyl oluşuyor, salgıların bir araya gelerek bir organizasyon oluşturuyor ve bu kokteyl salgı kokteyli sende farklı bir hal yaratıyor. Seni üzüyor, depresif hale koyuyor, agresif oluyorsun, kaçıyorsun insanlardan, korkuyorsun, kaygılanıyorsun, ümidini yitirmişsin. Bu bir sentetik hal. Yani sanal bir hal. Sana ne anlatmak istiyor: Farkındalığını arttırmak için bir deprem etkisi. Kendini fark etmen için bir sondaj etkisi. Hayatın içindeki kendi pozisyonunu bilebilmek için bir imkan. Doğa ile uyumunu arttırmak için bir mizansen. Seni geliştirmek için bir fırtına etkisi. Senin ustalaşman için bir etki. Böyle düşün. Bu seni iyileştirir. Senin travmatik enerjilerini dönüştürür.
Her çeşit travmanın seni geliştirmek için olduğunu bil. Koşulları bilerek geliyorsun bu dünyaya. Burası böyle bir yer. Başka bir alternatifin varsa buyur oraya git. Ama dünya böyle bir yer. Travma yaratan sebeplerle dolu, ama sonuç sen travmatik bir hale geldin. Sebep sonuç yasası. Oysa sebepler travma yaratmak için değil, sende bir şok etkisi yaratmak için geldi, sen buna karşılık bir tepki yaratmalısın. Bu tepkiyi de iyi analiz edebilirsen yürür gidersin. Travma olarak sende çakılı kalmaz. Ama çocuktun ve anlayamadın. Evet ama şimdi biliyorsun artık. Koşulları seçerek geldin. Sen her şeyden haberdardın doğmadan önce. Bu planet böyle bir yer. Bu dünya böyle bir dünya.
(Devam Edecek)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir