Çocuklar ne vakit büyürler. Çocuk kendi dünyasından dünya toprağına geçiş yaptığında büyümüş olur. Yani kısaca çocuk kendini büyümeye teslim ettiğinde aklı dünya işlerine ermeye başlar. Bu da vasat bir titreşime ve beşeri bir insana dönüşmesi demek. Bunun yönünü değiştirmek mümkün. Bu da ebeveynler ile ilgili. Bilinçli ve şuurlu ebeveynler çocukları yönlendirebilir ama özgür iradesine müdahale etmeden. Çocuğu dinleyerek, hayallerine ve düşlerine saygı duyarak, onunla iletişimde kalarak, onu dosdoğru bir yolda ilerlemesi için aklını ve gönlünü nasıl kullanacağını kurgulayarak onu eğitebilir. Böylece dünya toprağı ile buluştuğunda kendi dünyasını unutmasın. Şimdi sen hatırlıyor musun çocukken ki kendi dünyanı. Çoğunu unuttun. Ama vardı. Bir dünyan vardı. Orada hayaller düşler melekler periler vardı, renkler başkaydı, sürekli aktiftin. Şimdi bu duygunu hisset. Ve şunu dile. “Ben çocukluk dünyamı hatırlıyorum. Ben çocukluk dünyamı hissetmek istiyorum. Çocukken ki dünyamı tekrar aktive etmek istiyorum. Çocukluk dünyamın ilmi bana açıl. Çocuk halimdeki enerjimin yeniden aktive olmasını talep ediyorum.”
Bu özel bilgiyi aktardıktan sonra çocukluk yaraları nedir onu anlatmak istiyorum. Travmaların büyük oranı, çocuklukta iken yaşanan deneyimlerin tam olarak ne olduğunu çözememekten kaynaklanıyor. Çocukken savunmasızdın. Küçüktün. Aklın tam olarak ermiyordu. Akıl çocukken ne yapacağını bilemez. Çünkü çocuk aklı sürekli oyun peşinde, yemek peşinde yani nefsi saf bilinç boyutunda. Bir kedi düşünün saf bilinçte ne yapar bütün gün oynar uyur yer içer o kadar. İşte çocuk da yemek yer oyun oynar uyur ağlar. Başka bir aktivitesi yoktur. Biri ona bu yaptıkları dışında onun anlayamayacağı türden bir deneyim yaşattığında bunu algılayamaz, bunu hazmedemez, kendisine yapılan anlamlandıramadığı ve anlayamadığı hareketi veya sözü ruhunda koyacağı bir alan bulamaz. Ne yapacaktır bilinçaltına atacak ve anlamını kavrayana kadar bekletecektir. Eğer ebeveynlerin, anlamını bilemeden akledemeden yaşadığın bu olayları sen henüz çocukken sana ne olduğunu uygun bir dil ile aktarabilselerdi bilinçaltına kayıt daha temiz olurdu. Ve hayatın bu kadar dramatik ve travmatik olmazdı.
Diyelim ki bir çocuk, ne ile büyür. En basiti. Yapma çocuğum, koşma çocuğum, soğuk su içme çocuğum. Markettesin bir şey istemiştir “alma çocuğum”. Oysa çocuk aklı nasıl çalışır. Yapmaya, koşmaya, suyu içmeye. Markettesin canı çekti saf bilinç çünkü almaya kodlu. Nereden bilsin ki senin paran var mı yok mu, nereden bilsin su soğuk mu değil mi, nereden bilsin koşarken düşecek, yaparsa bedeni zarar görecek. Bilemez. Yapar eder koşar içer alır. Sen ona yapma etme sus konuşma diye komutlar verirsen bunu bilinçaltına kodlar ve anlamını çözemez. Neden yapmayacağım , neden susacağım, neden ağlamayacağım, neden alamayacağım diye bilinçaltı sorar. Sana eğer çocukluğunda bunun nedeni de anlatarak makul nedenleri ile anlatılsaydı sen bu travmalarla şu an baş etmek zorunda kalmazdın. Bunlar en basit travmalar ama hayati travmalar aslında. Şu an derdini anlatamaman, düzgün cümleler kuramaman, tutuk olman, sürekli kaygı hissetmen, nedenini bilmediğin içsel sıkıntılar, kırılganlığın, davranışlarındaki düzensizlik, küsmelerin, üzülmelerin, eşinle sorunların, işyerindeki iş arkadaşlarınla ilgili sıkıntıların, anne babanla iletişimindeki anlaşmazlıkların, hep çocukken bilinçaltında kalan cevapsız sorularından kaynaklı.
Şimdi biraz rahatla. Arkana yaslan. Ve bu bilinç kodlarını zihnine al.
“Kendimi rahatça ifade ederim.
Kendimi konuşarak ifade ederim.
Ben iletişim kuran bir varlığım.
Yaşamam gerekeni yaşarım, anlamam gerekeni anlamam için.
Her şey olması gerektiği gibi. Her şey yolunda. Olan ne varsa, hakikat perdesinden yansıyanlar ve ben hakikate uyumluyum.”
Bu bilinçaltı kodlamaları senin cevapsız sorularına bir kaynak teşkil edecektir. Çocukluğundan kalan soru işaretleri cevap bulacağı için senin bilinçaltı karmaşanı giderecektir. Çünkü bilinçaltının bir zaman kavramı yoktur. Yani bilinç altın hep şimdidedir. Bu yüzden yıllar önce çocukken bilinçaltının kayıtlarında olan soru işaretleri halen daha işlevsel. Zamanla iyileşmiyor çünkü bilinçaltının bir zamanı yok. Hep şimdidedir. Ve sen ne zaman o soruların cevaplarını bilinçaltına verirsen tam bir iyileşme mümkün olur.
Şuan hayata karşı savunmasız isen, hayata karşı yenik hissediyorsan, ilişkilerinde sağlıklı bir düzen kuramıyorsan bil ki çocukluk travmalarındır. Temelinde yatan enerji bu. Bu enerjinin enerji değişikliğine gitmesi, enerjinin dönüşmesi gerekiyor.
(Devam Edecek. Haftaya önemli ipuçları)