Tarihimizin Tütsülenmiş Bayramı

Yediyordu Elif kaÄŸnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, Ä°nliyordu dağın ardı yasla, Her bir heceden heceden. Mustafa Kemal’in kaÄŸnısı derdi kaÄŸnısına. Mermi taşırdı öteye, daÄŸ taÅŸ aÅŸardı. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Nam salmıştı asker içinde. Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, DoÄŸrulmuÅŸtu yola önceden önceden. Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca’nın “Mustafa Kemal’in KaÄŸnısı” ÅŸiirinin bu iki kıtası KurtuluÅŸ Savaşı’nın en romantik özüdür bence. Arap alfabesinin hem ilk hem en zarif harfi olan elifin, Anadolu’da yaygın bir kız çocuÄŸu ismi olduÄŸunu bu ÅŸiir sayesinde öğrenmiÅŸtim. Yoktu bizim oralarda Elif ismi. Yanmış, yıkılmış savaÅŸ meydanlarından tek ruh sayesinde yaratılmış bir cumhuriyet, cumhuriyetin getirisi laiklik, laiklik sayesinde çerçevelenmiÅŸ hukuk ve din kavramlarını ilkokuldaki Sosyal Bilgiler dersinden sonra ortaokuldaki Ä°nkılap Tarihi dersleri sayesinde iyice kavramıştık bizler. Askeri bayram olarak kabul edilen 30 AÄŸustos Zafer Bayramı, tütsülenmiÅŸ bir gündür tarihimizde Ãœlkemize kutlu olsun! Yapılan her genel seçimden sonra kuruldu mu hükümet, bakanların isimlerine tek tek bakar daha sonraları herhangi bir bakanlıktan söz edilince sorumlusunun ismini bilemezsek utanan bir nesildik biz. Åžimdiyse umurumuzda deÄŸil! Okullarda dağıtılacak kitaplara, hastaların acil durumda yolda ölecekleri kadar uzak yerlere kurulmuÅŸ devlet hastanelerine, marketlerin fiyat politikasına, yıl sonu açıklanan çay, fındık rekolte fiyatlarına, depremin ÅŸiddetine, yaÄŸmura-doluya, kar fırtınasına hep aynı kiÅŸi karar verince tek tek isimleri öğrenme derdimiz de kalmadı zaten. Balyozla, Ergenekon’la dağıtılmış askeri nizamın da bayram günü kulağı ağıran veya yurt dışı seyahatinde olan cumhurbaÅŸkanları var artık. Egemenlik, kayıtsız ÅŸartsız milletindir! Unutmayın! Güzel Antakya’mız da Armutlu Mahallesi ile Elektrik Mahallesi’ni birbirinden ayıran, üzerinde, 1960’lı yıllarda babamın kurduÄŸu, benim de 1970’li yıllarını sanki dünmüş gibi hatırladığım terzi dükkanının bulunduÄŸu, kaldırımına da kardeÅŸimle oturup tek -tük geçen arabaları saydığımız, kayıp-çalıntı durumlarında belediye tarafından hoparlörle anons yapılan , özellikle bayram zamanı hep kake (bol baharatlı simit veya poÄŸaça diyelim ) kokan Gündüz Caddesi vardır. Ä°ÅŸte tam da bu caddenin benzin istasyonu anlamına gelen ve litre dediÄŸimiz tarafında Çekmece Köyü’ne doÄŸru giden yolla birleÅŸim noktasında kışla vardır. 30 AÄŸustos sabahları gür bir sesle verilen komut eÅŸliÄŸinde postallarına bayrama özel taktıkları beyaz deri tozluk ve kol manÅŸetlerinin uyumuyla uygun adımlar atarak geçiverirlerdi caddeden kışladaki asker abilerimiz. Esnafın ve mahalle halkının alkışları eÅŸliÄŸinde Atatürk Caddesi üzerinde yapılacak törene gidip-geliverirlerdi. Bugüne kadar yirmi dört ülke ve bu ülkelere baÄŸlı en az elli ÅŸehir gezme imkânım oldu. En kısası bir hafta en uzunu beÅŸ haftalık seyahatlerdi. Kendi ülkemizdeyse Orta ve DoÄŸu Karadeniz ile Güney DoÄŸu Anadolu’nun bir kaç ÅŸehri hariç her ÅŸehre gitmiÅŸliÄŸim oldu. DoÄŸu Anadolu Bölgesi seyahatine kadar yurt dışı-yurt içi hiç bir ÅŸehirde kendimi gurbette hissetmemiÅŸtim. Gurbetlik hissimin ülkemiz sınırları içindeki ÅŸehirlerin uçurumluk farklarından kaynaklandığını düşünüyorum. Ä°klim koÅŸullarının zorluÄŸu ve jeopolitik durumlar bahane edilmeden batıdaki, kuzeydeki ve güneydeki ÅŸehirlere hangi hizmeti veriyorsa devlet, doÄŸudaki ÅŸehirlere de vermek zorunda. Kimseye yaÅŸayacağı coÄŸrafyayı, ırkını, dinini veya dilini seçme hakkı verilmiyor doÄŸarken. Bu güzelim ülke Ä°zmir’den Kars’a, Sinop’tan Anamur’a kadar eÅŸit olmalı. Unutmayalım ki farklılıklarımızla renkliyiz, güzeliz! Hepimizin Nazım’ı der ya;
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir