BÜLENT KAVUK
Antakya Kurşunlu Han’da çini atölyesi bulunan Ayhan Bengi, Rusya’da öğrenim görürken hazırladığı bir ödev için öğrendiği çini sanatını 24 yıldır devem ettiriyor.
Gazetemiz muhabirine 24 yıllık çini sanatı serüvenini aktaran Bengi, “Rusya’da resim öğretmenliği okuduğum yıllarda bir sunum için çini sanatını araştırmaya başladım. Bu nedenle de Türkiye’dekilerle görüşmeler yapıp sunumu tamamladım. Çini ile tanışmamız böyle oldu. Daha sonra Türkiye’ye kesin dönüş yaptım ve bir daha bu sanatı bırakamadım. Çünkü şöyle bir durum var. Çini sanatını yapan bir daha bırakamaz. Gerçekten de öyle oldu. Kahraman Maraş, Gazi Antep, Hatay, Diyarbakır’da öğrencilerimle çalıştım onlarda bırakamadı. Sanat dalları arasında en fazla ilgi gören çinicilik. Çinicilik sanatının ayrı bir cazibesi var. İnsanlara bir nevi terapi gibi geliyor. Çünkü insanlar ellerine toprağı alır almaz enerjilerini boşaltıyorlar ve bu yüzden de rahatlıyor. Kısaca insanda bulunan bütün stresi alıyor” dedi.
Kardeşi, kızı ve iki öğrencisi ile bu sanatı devam ettirdiğini belirten Bengi, ailesiyle beraber bu işi yapmaktan keyif duyduğunu sözlerine ekledi.
En küçük bir objenin bile iki gün işlem gördüğünü vurgulayan Bengi, “Ufacık bir nesne bile en az 4 kişinin elinden geçiyor. Birimiz çamur yatağından çamurları alır ve yapılacak nesneye göre şekil verilir. Daha sonra nesne bisküvi kıvamına gelir. Onu bir başkası alır boyama ve desenlerini yapar son olarak ise fırına gönderilir. Yapımı kolay gibi görünür ancak işin arkasında büyük emekler vardır. Bu anlattıklarım en az 2 gün sürer. Nesneden nesneye işlem süreside artar” diyerek konuşmasını tamamladı.