HABER MERKEZİ
İskenderun’dan Belen’e doğru yol alırken Sarımazı ile Belen arasında sağa yön gösteren tabela üzerinde “Güzel yayla” altında da “Soğuk oluk” ibaresini görürsünüz, 12 Eylül sonrası çıkan haberler ve yasaklar nedeniyle oldukça kötü bir üne sahip olan yayla köyün ismi Güzel Yayla olarak değiştirilmiştir, oysa yediden yetmişe tüm Hataylılar, hatta Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye illerinde yaşayanlar, Soğuk oluk adını kullanmaya devam ediyorlar,
Kaliteli ve geniş bir asfalt yolda, insanın akciğerlerini onaran saf oksijen ve çam kokusuyla, gökyüzünün maviliklerine uzanan çam ağaçları arasında farkına varmadan yükselirsiniz, 750 metre yükseklikte kimi eski taş binalar, kimi modern mimarinin yerel çizgilerini taşıyan konutların bulunduğu yayla köye varırsınız, Bir dönemin zevk ve eğlence mekanından geriye yıkılmaya yüz tutmuş, camları, pencereleri, kapıları kırılmış, bahçe duvarları çökmüş otellerinin çirkin görüntüsüne bakıp moraliniz bozulur, Biraz yukarılara doğru, köy meydanına vardığınızda ise, hayatın devam ettiğini, soğumaya başlayan hava ile hafiften titremeye başlayan bedeninizin üşüdüğünü hisseder, güneşin yüksek çam ağaçları arasından toprağa uzanan sıcaklığına kendinizi atarsınız, Soğuk oluk, yaz aylarında nüfusu 3 binlere varan, kış aylarında ise 350 – 400 köy sakininden oluşan nüfusu ile yılın on iki ayı yaşanabilen bir doğa harikasıdır, Hatay’a gelen her Vali’nin burası ile ilgili, “,cek ve “,cak’la biten sözlerine rağmen, ne yerli turiste, ne de yabancıya yar olmayan Soğuk oluk, 1980’li yıllarda aldığı lekeyi unutturmanın, tarihin tozlu yaprakları arasına atmanın yollarını arıyor. Kınalı Tepe’den İskenderun Körfezine bakarken, bizi ağırlamak için gayret eden Habeş Ağa’nın yıllar öncesine 40’11, 50’li yıllara uzanan anlatımıyla öğrendik ki burası “yaşamayı seven ve bilenlerin kaldığı bir yayla. Yaz aylarında Beyrut’tan, Şam’dan, Halep’ten, Mersin ve Adana’dan gelen aileler, buradaki o dönemin yıldızsız ancak kaliteli otellerinde konaklar, balo salonlarında eğlenir, rakkaselerin ince kıvrak danslarıyla kendilerinden geçer, sonra bir sabah buradan kalkan dolmuş taksiler veya kendi özel araçlarıyla geldikleri kentlere dönerlermiş.
Soğuk oluk, 1920-1930’lu yıllarda Ortadoğu’nun en gözde yaylasıdır. Ayvazyan Oteli, Hotel Bellevue, Villa Forbes, Villa Dr. Altuniyan, Villa Canadi, Villa Nehmet Alla Fallah gibi yazlıkların, viIIaların, pansiyon ve otellerin, gazinoların bulunduğu yayla, sıcak Ortadoğu akşamlarından kurtulmanın tek yoludur. Buraya bir gelen, pir geliyor ve uzun yıllar yaz mevsimlerini burada geçirmeye gayret ediyordu. Uzun süren Fransız işgal yıllarından sonra burada yaşayan halkın büyük bölümü İskenderun’a, Beyrut’a, Halep ve Suriye’ye gitmiş. Yayla boşalınca da buraya yerleşen yoksul ve evsiz barksız halk hayvancılık ve sebze meyve yetiştiriciliği ile hayatını sürdürmüş. Ancak yoksul yaşam zaman içerisinde değişerek 50’li yıllardan sonra toparlanmış ve Soğuk oluk yeniden bir eğlence merkezi haline gelmiş.
BO’li yıllarda Emin Turizm, Asya, Neptün gibi denetimsiz eğlence mekanları, kumarhaneler ve benzeri yerler halkı Soğukluktan soğutmuş. Ancak 12 Eylül sonrası bu mekanlar tamamen kapatılmış ve köyün isminin üzerine de koca bir çarpı konmuş. Soğuk oluk, güzel yayla olmuş. Orman işletmesinin çabasıyla yapılan park ve mesire alanı ise cıvıl cıvıl!.