Şiir Köşesi – Nebih Nafile

Antakya’dan Dünyaya Açılan Pencere…

ŞİİR KÖŞESİ

yüreğin çarpıyorsa hâlâ

gözlerinin pınarları akıyorsa

sevinçte, hüzünde ya da

akıyorsa kanın tüm hızıyla

yaşam da senin için akmakta

senin için ey güzel insan…

Antakya’dan, dünyanın bütün insanlarına açılan bir pencere araladım. Öyle bir pencere ki; paylaşacağımız şiirlerimizde aşkı, umudu, yaşama sevincimizi dile getireceğiz. Dünya, ancak iyilikle kurtulur. O halde şiirlerimizle güzelleştireceğiz… Her hafta bir değerimizin şiirini sizler için seçiyorum. “Senin İçin” şiirimin bir bölümü ile pencereyi araladım. Bu haftaki konuk eğitimci-yazar, şair; Samandağ’ında yaşayan Bülent Can arkadaşımın “Ekmek Arası Yedik Hayatı” adlı şiiri ile penceremizi sonuna kadar açık bırakıyorum. Şiir tadında bir ömrünüz olsun…

EKMEK ARASI YEDİK HAYATI

bir kayabaşında oturmuştuk senle
bir gözüm gökle birleşen denizin mavisinde
bir gözüm sende.
beynim küçük gelgitlerde…
sense, parmakların saçının telinde, gözlerin derinlerde,
tepeden tırnağa tedirginlik kuşanmıştın.
nice acılar, nice yokluklar, nice engeller aşmıştık.
biraz huzura, biraz rahata
ve bolca bizi anlayabilecek
sığabilecek kalplere acıkmıştık.
her ikimiz de kendi düşlerimizde kaybolmuştuk ayrı ayrı

bizi bir an yalnız bırakmayan o güneşin aydınlığı
vurunca düşlerimize
çıplak gerçeklik acı bir tokat olup patlamıştı yüzümüzde.
o an sen bunun farkında mıydın, emin değilim.
düşlerimizde bile rahat değildik.
uçsuz bucaksız mavilikler arasında
ekmek arasıydı düşlerimiz.

sevdamız bile kaçaktı.
kaçamak bakışlarla sevdik çoğu zaman birbirimizi.
binbir bela ile yarattığımız kaçamak vakitlerde,
serçe tedirginliği içinde kavuşurdu ellerimiz birbirine
duygular depreştiğinde,
titrek parmaklarla dokunurdum tenine.

yılları devirdiğimiz şu zamanda düşünüyorum da

ekmek arası bir yaşamdı yaşanan.

hiçbir şeyi doya doya göremedik hayatımızda.

biraz yokluk, biraz alışkanlık belki,

ama hep bir şeylere yetişme telaşındaydık.

ekmek arasıyla doyurduk karnımızı çoğu zaman.

ekmek arası düşündük,

ekmek arası yazdık.

okumalarımız bile ekmek arasıydı.

aşkımızı ekmek arası yaşadık mesela.

ekmek arası sarıldık.

ekmek arası öpüştük.

ekmek arası seviştik çoğu zaman.

çocuklarımızı bile ekmek arası sevdik.

rüyalarımızda dahi rahat değildik.

elimizden gelse o yürek çatlatan sevgimizi bile
ekmek arasına koyacaktık ya,

neyse ki onu sığacak bir ekmek bulamamıştık.

BÜLENT CAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir