Şiir Köşesi – Nebih NAFİLE

Antakya’dan

Dünyaya Açılan Pencere…

yüreğin çarpıyorsa hâlâ

gözlerinin pınarları akıyorsa

sevinçte, hüzünde ya da

akıyorsa kanın tüm hızıyla

yaşam da senin için akmakta

senin için ey güzel insan…

Antakya’dan, dünyanın tüm insanlarına açılan yeni bir pencere araladım. Öyle bir pencere ki; paylaşacağımız şiirlerimizde aşkı, umudu, yaşama sevincimizi dile getireceğiz. Dünya, ancak iyilikle kurtulur. O halde şiirlerimizle güzelleştireceğiz… Her hafta bir değerimizin şiirini sizler için seçiyorum. “Senin İçin” şiirimin bir bölümü ile pencereyi araladım. Araştırmacı-yazar dostum Adil Çetin ile ortak dostumuz olan şair Ali Parlak’a bir sürpriz düşündük. Dolayısı ile bu haftaki konuk şair; Hatay Şairler Yazarlar Derneği Başkanı şair Ali Parlak dostuma ait Hamza’nın Balıkları” adlı şiiri ile penceremizi sonuna kadar açık bırakıyorum.

Şiir tadında bir ömrünüz olsun…

HAMZA’NIN BALIKLARI

Asi nehrindeki balıklar,

Hamza’yı sayıklar.

Hamza’nın derdi balıklar;

Aç kalmamalı, üşümemeli…

Bir yalanı sevmez Hamza,

Bir de yalancıları.

Bir de balıkçıları sevmez.

Balıkçılar yalan söyler balıklara!

Köprübaşında her akşam,

Balıklar Hamza’nın yolunu gözler,

Hamza ekmek atar balıklara.

Balıklar Hamza’ya dua eder,

Yasin okurlar ardından ölmüşlerine…

Hamza, Şehr-i Antakya’nın delikanlısı!

Balıklar Hamza’nın nişanlısı.

Balıklar doyarsa Hamza da doyar.

Her lokma ekmeğe bir gülücük fırlatır Hamza.

Ne Asi’nin boz-bulanık suları umurundadır,

Ne de şehrin kirli atıkları

Umursamaz kalabalıkları

Varsa yoksa balıkları…

Aç kalmasın, üşümesin

Hamza düşünmezse kim düşünür balıkları?

Asi’deki balıklar, Hamza’nın balıkları…

Hamza Cüneyt Arkın olur bir gün,

Bir gün Kadir İnanır.

İnanır Hamza’ya ahali, Erol Taş olsa bile…

Çünkü O’nun her hali, hal-i pür melalimizin

E hali… De hali… Den hali… Yalın hali yani.

Cüneyt olduğu demler, kimse yaklaşamaz semtine!

Ve Kadir’e özendiği gün, hoyratça gezinir Saray caddesinde

Kızların gözleri kamaşır, elleri ayaklarına dolaşır

Hamza’yı görünce…

Murat’ın çay ocağında tanıdım Hamza’yı

Dedim ya Hamza Antakya’nın en delikanlısı!

Balıkların nişanlısı.

Tek kaygısı balıklar, umurunda değil kalabalıklar.

Yığınların gündelik telaşından,

Para, mal, servet kaygısından

Her türlü entrikadan uzak Hamza.

Bir Allah’a yakın bir de balıklara…

Vurgun, soygun, talan…

Fırıldaklık falan bilmez

Gülmez balıklar gülmeyince.

Ve Asi’nin yanaklarında gül açar

Hamza gülümseyince…

Ali PARLAK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir