HAZIRLAYAN: Nebih Nafile
Yakın zamanda kitabı Luna Yayınları’ndan yayınlanan çiçeği burnunda yazar arkadaşım Sebahat Aslanyürek’e İstanbul’da yaşayan bir grup okuma arkadaşları zoom üzerinden bir söyleşi düzenlediler. Elbette bu söyleşide sevgili eşim Sibel Hanımla yanında olacaktık. Okuma grubundan olan Nurhan Özgel’in hazırladığı program, kitabın kahramanlarından dönem arkadaşı Nazım Gülmez’in moderatörlüğünde 6 Ağustos 2022 tarihinde saat 21.00’da başlayan söyleşi iki saat sürdü.
Söyleşi; Nazım Gülmez, Remzi Altay, Tuğba Sancak, Nurhan Özgel, Nebih Nafile, Sibel Nafile, Meltem Şendal, Niyazi Şendal, Işıl Soyhan, Meryem Yeşildağ, Gülşen Randa, Duygu Öğretmen, Orhan Yeniocak, Onur Aslanyürek ve Şahzade Özcan’ın katılımlarıyla harika bir program gerçekleşti.
Antakya’ya özlem duygularıyla programı başlatan Nazım Gülmez; “Çocukluğumun geçtiği Antakya’da yaşanmış bu hayat hikâyesini okurken o günlere ve yaşanmış zamanlara gittim. Elimden düşürmeden bir günde bitirdim. Siz hep yazın bizler de okuyalım.” dedi.
Karşılıklı sohbet eşliğinde katılım sağlayan Şehzade Özcan; “Ben bu kitapta kendimi buldum. Yazar Sebahat hanımla bir araya gelip sohbet etmek isterim.”
Tugba Sancak; “Kitabınızda en çok annenize hayran kaldım. Çok güçlü bir karakter. Aşkı çok güzel anlatıyorsunuz eşinizi kaybettikten sonra neden evlenmeyi düşünmediniz.”
Sibel Nafile; “Kitabı, hazırlık aşamasında okuduğumuzda eşimle beraber duygu seline kapılmıştık. İnsanın kendi hayatını yazması büyük bir cesaret ve güçlü bir karakter gerektirir. Sebahat abla güçlü bir kadın olduğu kadar güçlü bir yazar olduğunu gösterdi.” Dedi.
Sohbetin her kelimesini dikkatle dinliyor, yazar arkadaşım Sebahat Aslanyürek’in ilk etkinliğine eşimle beraber heyecanla tanıklık ediyorduk. Bu kez yurtdışından katılım sağlayan sevgili oğlu Onur, gülen gözleriyle sohbete dahil oluyordu. “Annem bizlere yaşamı sevmemiz için kendindeki pozitifliği ve enerjiyi güne müzikle başlamayı aşılayarak hayata tutunmayı öğretti. Onunla gurur duyuyorum.” dedi.
Meltem Şendal; “Sebahat’ın bu kitabında ve onun yaşam felsefesini dinlediğim her seferinde pes etmemeyi öğrendim.”
Niyazi Şendal; “Çok merakla okudum ve bitmesini istemedim. Devamını bekliyoruz lütfen yazmaya devam edin.”
Işıl Soyhan; “Güçlü duruşunuzun annenizden kalma bir meziyet olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken karakterlerin yüzlerini görebiliyordum. İnsanın hayal gücünü tetikliyor.”
Gülşen Randa; “Kitapta bir sayfada birçok olayı anlatabilmiş ve o duyguyu içine geçirebilmiş bir günde bitirdiğim ve keyifle okuduğum için ona “koşan kitap” adını koydum.”
Remzi Altay; “Hayatı derinlemesine yaşamış ve güçlü bir duruş sergilemiş. Atatürk’ün kitabı Nutuk gibi Sebahat’ta kendi Nutkunu yazmış.”
Orhan Yeniocak; “Ben Sebahat Hanımın kitabından çok yaşama azminden bahsedeceğim. Bizleri yemeğe davet eden ve tek eliyle sarma sarıp misafirini mutlu eden bir azimden bahsediyorum. Onunla her anlamda sohbet hatta uzay, evren, kuvantum, karadelik ve denemeler gibi konulardan konuşmak bile keyiflidir.”
Meryem Yeşildağ; “Bir solukta okuduğum çok duygu yüklü bir kitap. Herkesin bir hikâyesi vardır ama insanın kendi hikâyesini yazması cesaret ister. Duygularını kitaba çok iyi geçirmiş okurken kendinizi zamanları yaşamış gibi hissedebiliyorsunuz.”
Duygu Öğretmen; “Özel eğitim saatlerinde Sebahat Hanımın hayat tecrübesinden yararlanmak ve enerjisini pozitifliğini görebilmek için kurum servisinin yolunu beklerdim. Bence çok duygulu ve içten bir kitap olmuş. Lütfen siz yazın bizlerde böyle akıcı kitaplar okuyalım.
Konuşulanı büyük bir heyecanla dinleyen ve cevaplayan sevgili Sebahat Aslanyürek arkadaşım özetle şunlara değindi; “Kitabımı yazarken okuyucuyu sıkmamak adına her konuya dozunda ve abartmadan değinmeye çalıştım. Biraz siyaset, biraz toplumsal konular, kadın-erkek eşitsizliği ve hayata dair sistemi bana sorgulatarak çocukluğumda bende iz bırakan anılara birer birer dokundum. Hani insanlar kendileriyle yüzleşmek için çocukluk günlerine yolculuk yaparak travmalarını iyileştirmeye çalışırlar ya; işte ben de bunu yapmak istedim. Bu kitabı yazdıktan sonra içimde tarifi olmayan bir huzuru yaşıyorum. Bana bu toplantıyı hazırlayan kıymetli arkadaşlarım Nazım Gülmez’e, Nurhan Özgel’e ve ilk toplantıma, ilk heyecanıma ortak olan siz güzel yürekli dostlarıma, Kültür Kentleri Hatay İl Başkanı Nebih Nafile ve eşi Sibel arkadaşıma, kıymetli okuma grubuna çok teşekkür ediyorum.” Dedi.
Hepimizin kendine doğru bir yolculuğuydu… Sebahat Aslanyürek arkadaşım kendine doğru yolculuk yaparken aslında tüm insanlığa doğru bir pencere aralamış, okuyan her bireyin kendinde bulacağı duygular. Okuyan her kadın; düşündüklerini, yaşadığı acı ve sevinçlerini daha sesli dillendirebilecek, hatta haykırabilecek… Okuyan her erkek; maalesef ki erkek egemen dünyanın farkına daha çok varabilecek ve değişmesi için bir mücadelenin içerisine girecek düşüncesindeyim. Eşine, etrafındaki kadınlara daha çok değer verecek kanısındayım. 12 Eylül’ün yaşattığı travmalar, ağalık, ırgatlık ve daha birçok konuyu keyifle ama elinizden bırakmadan okuyacağınız bir kitap. Eşim Sibel Hanımla elbette arkadaşımız Sebahat Aslanyürek in yanında olacaktık. Bir şey daha hissettim; Hayattayken her defasında pişmis patlıcan eşliğinde lahmi lavarka yediğimiz sevgili yazar dostumuz Mehmet Ali Akyüz’ü yanımızda hissetmek gecenin bir başka gizil güzelliği idi… Katilim sağlayan her arkadaşımız öyle güzel şeyler söyledi ki; okumanın gücüyle insanın kazandığı güzellikleri görmek, dostlarıyla paylaşmanın heyecanını ben de yaşadım. Sevgili Sebahat arkadaşım, iyi ki kendine yolculuk yapmışsın. Bir kez daha kutluyorum.