Çekirdek kadar beyni olmayanların, karpuz kadar büyük laf etmelerine kanmayın dostlar. Özellikle bu pandemi süreçlerinde gerçek sanatçıların ne tür imkânsızlıklar yaşadıklarını anlamanız adına yazıyorum.
Yaşamı sorgulayan, insan ilişkilerini irdeleyen, geleceğe sanatsal üretimlerle şekil vermeye, can alıcı mesajlar aktarmaya ve yol göstermeye devam eden sanatçılar açlıkla karşı karşıyadır. Oysa hayat güzelleşsin ve daha mutlu yaşasınlar diye insanlara şiirler, türküler, şarkılar, filmler, resimler sunar bu insanlar. İnsanların beynine ve kalbine rehberdir sanatçı.
Farklı yaşar ve estetik kaygılarla her attıkları adım üretime dönüşerek derin izler taşır. Hayata katkıları devam ederken, dik duruşları muhalif olmalarından kaynaklıdır.
Hiçbir partinin tekeli altına girmeden, mazlumdan yana tavır alırlar. Örneğin hiçbir iktidarın haram yağını ekmeğine sürmez. Ama acı çeken insanların ruhunu doyurur. Özgürlükleri çalınmış, duyguları talan edilmiş herkesin can simididir sanatçı.
Bazen bir söz, bir şarkı, bir resim umutları tükenmiş insanları hayata bağlayabilir.
Yaşamı değiştirebilecek ve insanları hayata bağlayabilecek kadar güçlü eserler üretmenin temel koşulu, onların beslenme kaynaklarını bulandırmamayı gerektirir.
Sanatçı hangi sularda yüzeceğini iyi bilir. Sanatçılar bazen bencillikle suçlansa da aslında bu durum sadece üretim yapabilmeleri için kendi duygu denizlerinde yalnız yüzmek zorunda kalmalarından kaynaklıdır.
Şiirleri, resimleri, şarkıları, türküleri ve filmleri, kara bulutların hayatımızı boğmaya başladığı anda yaşama tutunma dallarımızı arttırır.
Sanatçı yalnızdır. Evet, kalabalıklar içinde yalnız, yalnızlıklar içinde de kalabalıktır.
Eserleri de senin yalnızlığına arkadaş, sırdaş olur.
Bize güç katan, mutlu eden, heyecanlandıran, ağlatan, güldüren, düşündüren ve kendimizi daha iyi anlamayı, daha iyi hissetmeyi sağlayarak, kara bulutları dağıtan sanatçıların özel insanlar olduğunu anlamamız, çoğu zaman geç olsa da onlar ömürlerini bu işe adamış ve beklentisiz sevmişlerdir hayatı ve insanları…
Sorumluluk taşırlar. Ruhen iyi olmak isterken, acıların en büyüğünü yaşar. Ama en güzel eserleri damıtır bu acılardan. Sen de bu acılardan damıtılmış mutluluk şurubunu içer kendine gelirsin.
Gerçek sanatçı her an kendini yenilerken, daha iyi eserler üretmenin, daha çok mutlu olmanın ve mutlu etmenin, değiştirmenin ve dönüştürmenin kaygısını taşırlar.
Uykusuz geceleri çok olur. Sen uyurken o okur, yazar, çizer ve fark yaratan eserler ortaya koyar. Özgürlüğün, mutluluğun resmini çizer.
Sen uyandığında özgürlüğün elinden alınmasın, hayallerin çalınmasın diye kafa yorar. Büyük dramların yaşandığı günümüz Türkiye’sinde kitap yazan insanların kitaplarını satın alıp okumalıyız.
Resim çizen ressamların bir eserini satın alarak desteklemeliyiz. Sahne alamayan Tiyatro sanatçılarını ve müzisyenleri ziyaret etmeliyiz.
Hatırlatmak istedim. Bu kötü günlerden en çok etkilenen gerçek sanatçılardır. Onları unutmayın.