Ressam Perihan Çapar, gazetemiz muhabirine sanat hayatına dair sorulara yanıt verdi. Resimlerin sabır ve sevgi ile yapılabileceğini anlatan Çapar, sanata adımlarını attığı ilk günden bu yana yaşadıklarını sıraladı…
ÖZKAN BAKKAYLI
Hatay’ın tanınan sanatçıları arasında yer alan Ressam Perihan Çapar, Gazetemiz muhabirinin sorularını yanıtladı. Sanat hayatına attığı ilk adımdan bu yana yaşadıklarını paylaşan Perihan Çapar, soru ve cevap şeklinde gerçekleşen röportajda merak edilen tüm sorulara yanıt verdi.
SANATA BAŞLAMA KARARINI NASIL ALDINIZ?
“Ben resim yapmaya karar verdim, fakat ilerde atölye açacağım diye bir düşüncem yoktu. Ben kendimi bildim bileli resim yapıyorum. Hatta ben hatırlamam, annem bana anlatır, küçükken kâğıt parçalarını toplar saatlerce resim yaparmışım. O dönemlerden başladım resim çizmeye. Okul yıllarında da resim ödevlerini arkadaşlarım hep bana yaptırırdı. Hiç unutmam bir ara öğretmenim ‘bu resmi sen yapmadın’ diye beni azarlamıştı. O dönemlerde resmin ne olduğunu bilmiyorum, ama resim yapmayı seviyordum. Küçük yaşlardan bu yana gözlemciydim ve hala öyleyim. Fakat fiili sanat hayatım 18 yıldır devam ediyor.” dedi.
ELİNİZDEN TUTAN BİRİ OLDU MU?
“Lisede bir resim hocam vardı. Behçet Hoca, festival düzenlemişti aşırı yoğun ve gergindi o günü. Naçizane tablolarımı almışım bende, hocanın yanına gittim. Çok sinirli bir anına denk geldim. Tablolarımı gördü ‘fırça temizlemişsin, böyle resim mi olur’ dedi. Neyse gecenin sonunda hoca yanıma geldi özür diledi. Sonra yapıcı bir şekilde tablolarıma yorum yaptı. Yıllar sonra kendisini sosyal medyadan buldum ve hala ‘ben sana nasıl bunları demişim’ der. Bu zamana kadar da görüşürüz kendisi ile. İşte benim sanata başlamama bu olay sebep oldu. Bende dönüm noktası oldu.” dedi.
BİR İNSAN KENDİ ÇABASI İLE RESİM YAPABİLİR Mİ?
“Kiminde yetenek vardır, kendi kendine yapar. Fakat bir yerde eksikliği olur. Ben kendimden biliyorum, eğitim almadan kendi kendime sergilere festivallere katılırdım. Seviyor ve sabır varsa mutlaka yapar. Elbette yol gösteren olursa olay farklı olur. Kişide kendinden bir şey katar ise olay biter. Hayat kimseye altın tepside sunmuyor bir şeyi. Ben gerçekten tırnaklarımla kazıyarak bu günlere geldim. Atölyeye sadece yol paramla geldiğim günleri bilirim. Sırf resimden kopmamak için. Yarı zamanlı işlerde çalıştım, sırf resim kurslarına gidebilmek için. Çok zor yollardan geçtim ama şimdi çok şükür atölyem var, güzel bir konumdayım. Sabırlı olunursa her şey başarıya ulaşır.” Dedi.
SİZ NE TÜR ÇALIŞMLAR YAPMAYI SEVİYORSUNUZ?
“Her tarzı çalışıyorum ama emeklerle buralara geldiğim için, emekçileri çalışmayı seviyorum. Daha doğrusu insanları seviyorum. Bir tablo çalıştığım zaman, içinde mutlaka insan unsuru olur. Yoksa tablo bana boş gelir. Ben bir ifadeyi yansıtmayı seviyorum. Özellikle portre çalışmayı da çok seviyorum. Onda sona gelince son karakteristik özelikleri küçük noktalarla veriyorsunuz ya o beni çok mutlu ediyor.” dedi.
KAÇ SERGİ AÇTINIZ?
“Sayısız karma sergiye katıldım, Eskişehir’de üniversitelerin sergisine katıldım. Hatay’da önemli insanların evinde tablolarım var. Kişisel beş sergi açtım. En son 2019 da İskenderun’da bir sergi açtım. Beş yıl Samandağ’da kurs verdim, ardından onlara da sergi açtım. 2018 çalıştay düzenledim, Türkiye’nin belirli isim yapmış ressamlarını bir araya getirdim. Samandağ çalıştayı yaptık, Ayhan kara sponsorluğunda. Yani ben bile not tutumuyorum araya kaynayan pek çok sergi vardır.”
“ÇÖPTEN BİR ADAM BİLE ÇİZEMEM” DİYEN KİŞİLERE NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
“Bunun canlı bir örneği kursiyerim var. Yanıma 12 yıldır geliyor. Eskiden derdi ki, bana ‘Bende resmin r’si yok’, hatta misafirliğe sürekli gittikleri aile dostlarının evinde olan tabloyu resme başladıktan sonra görmüş. Ama resim çizmeyi sevmeye başladı, biraz da renkleri sevmeye başladı, şimdi oryantalist tablolar çalışıyor. Böyle diyenler sabrı varsa kesenlikle yapabilir. Çalışarak her şeyi yapabilirler. Dikkat, algılama ve görsel bakış güçlü olması lazım. Sonra kendi kendinize yarattığınız renklerle bir tarzınız oluşuyor.”
HERHANGİ BİR SANAT İÇİN YETENEK GEREKİYOR MU?
“Akademisyenlerin söylediği bir söz vardır bende bu söze katılıyorum %99 çok çalışmak %1 yetenek. Herkesin bir yeteneği vardır fakat ortaya çıkarılmamış, işlenmemiş cevherdir.” Dedi.
OKULDA VERİLEN EĞİTİMLER YETERLİ OLUYOR MU?
“Hayır kesinlikle yeterli değil. Sanat kalmadı zaten. Birçok okulda resim müzik sanatın çoğu dalı yok. Kimse kendi branşında girmiyor. Sanata ve sanatçıya karşı bir eksiklik var. Destekleyen yok. Çok eksiğimiz var fakat kendi ayaklarımızın üstünde durmaya çalışıyoruz.”
SİZ KAÇ YILDIR RESİM ÇİZİYORSUNUZ?
“Bir dönem sanata ara verdim. 1998 ile 2004 yılları arasında ama o zamanda çizmeye devam ederdim. Hatta evimizde yorganı kafama çekerdim Saat üçlere kadar çizim yapardım. Kalan sürede uyur saat 5’te işe giderdim. Bir dönem böyle geçti hayatım. Daha sonra Yahya Hocam emekli oldu. ‘Var mısın atölye açalım’ dedi bende tamam dedim. Atölyeyi 2004 yılında açtık, kendisini 2015 yılında kaybettik ve o bayrağı devraldım. Fiili olarak 2004 yılından beri diyebilirim.”
PORTRE ÇALIŞMLARINA NASIL BAŞLADINIZ?
“Ben atölyeyi açtığımda tam olarak portre yapmayı bilmiyordum, bazı hocalarımız saolsun bana destek oldu. Fakat her şeyin başı çok çalışmak ve içten samimi çalışmak. Bazen ben günlerce çalıştığım portreyi yırtıp attığımı bilirim. Hatta fabrikada çalıştığım dönemlerde bile bantların üstünde resim yapardım.”
RESİM ÇİZMEK SİZİN İÇİN NEYİ İFADE EDİYOR?
“Boyaları sıkınca böyle ağzınız sulanıyorsa, rüyalarına giriyorsa, yapamadığın zaman ağlıyorsan o zaman bu işi kavrar ve yaparsın. İki fırça vurup yapamadım diyorsan olmaz. Sabırlı olmak ve sevmek lazım. Bu anlatılacak bir duygu değil öncelikle. Resim yaparken hiçbir sorun bir sıkıntı aklınıza gelmiyor. Büyük bir mutluluk. Fakat insanız tabi ki, patlama noktamız oluyor bazen. Hayat şartları bizi zorladığı noktada ‘Ben ne yapıyorum ya, boşver resmi’ dediğim de oldu. Çünkü resim bilmeyen insanlara resim yapmak gerçekten çok zor. Resmi fotoğraf gibi görüyorlar. Bunları çok yaşıyorum.”
RESİM YAPARKEN SİZİ MOTİVE EDEN BİR ŞEY VAR MI?
“Evet var. Ben mutlaka sabah gelir gelmez radyomun fişini takar, akşam çıkarken kapatırım. Bazen ne çaldığını bile duymam. Yanımda bir gürültü olması beni motive eder. Örneğin kalabalık olur, kursiyerler falan fişi çekerler, o zamanda kendi kendime mırıldanırım. Ben radyom ve müzik olmadan resim yapamam.”
“Bir değersizlik var. Kendi ayaklarımızın üstünde durmaya çalışıyoruz. Bir çukur içinde dönüp dolaşıyoruz. Ama buna da çok şükür diyoruz. Çünkü bağımlılık resim çizmek. Yoksa çoktan bırakırdım.”
RESSAMLIĞA BAŞLAYACAK KİŞİLERE NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
“Sabırlı olmalarını, evlerine bir tablo değil de öğrenmek için başlamalarını. Hemen kendilerini bırakmamaları tavsiye ediyorum.”