ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE (Seyfullah Kayman’ın Eğitim Dünyası)

Özgürlük, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.

Felsefede, determinizm karşıtı özgür irade fikrini içerir. Politikada özgürlük, hükûmet baskısından bağımsızlıktır.

Çoğunlukla hakların diliyle ifade edilen özgürlük, kişinin diğer bireylerin haklarına saygı duyduğu sürece dilediği şekilde davranmasını, kimse tarafından zorla engellenmemesi ya da durdurulmamasını belirtir.

Özgürlük sadece sözlük anlamı ile anlaşılabilecek bir kavramın çok ötesinde manalar içermektedir. Gerçekten de insanoğlu tarihin ilk dönemlerinden modern çağın son teknolojik karmaşasında hala anlam arayışları içerisinde olup “özgürlük” kavramı da bu çerçevede yer almaktadır.

Yaşamımızı kendi tercihlerimizle yaşamayı seçmek, sahip olabileceğimiz en büyük özgürlüktür. Çünkü insan ancak kimseye benzemek istemediğine karar verdiğinde özgürleşir. Özgürlük, korkusuzca kendi olma, biricik birey bilincine sahip olma, istediğini yapmaktan ziyade ne istediğini bilme çabasıdır. Hiç kimse hiç kimseye tabii olarak dünyaya gelmez. Özgürlüğün önüne çekilen bentler sadece egemen güçlerin kendi varlığını sürdürebilmeleri adına oluşturdukları tabulardır. Dünya’daki en önemli gelişim ve dönüşümlerin tetikleyicisi korkusuzca sistemlerin karşısında duran, mücadeleci özgürlük savaşçılarıdır. Özgürlük, bireysel bir bilinç haliyle başlar ve sonrasında toplumsal bir kimliğe bürünür. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür değildir. Ve eğer beraber çalışırsak, birbirinden farklı görünen mücadelelerin birbirine bağlı olduğunu anlarsak, işte o zaman, bir gün, özgür olabiliriz.

Sonuç olarak insan, seçebildiği kadar özgür, özgür olabildiği kadar insandır.

Seyfullah Kayman

2

ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE AFORİZMALAR

Başkaları özgür değilse hiç kimse özgür olmaz; zira özgürlük, hayatın toplumsal ve siyasal bakımdan belirli bir şekilde örgütlenmesinin bir sonucu olarak icra edilir.

Judith Butler

İnsanoğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu reddederek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük.

Albert Einstein

Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur… ‘Tavuk toplum’, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!

Charles Darwin

Hayvan Özgürlüğü hareketinin görmek istediği dünya, özgür bir dünyadır. ALF veya ARM eylemcileri değildir terörist olanlar; teröristler bu dünyanın hükümetleridir. Gökler, okyanuslar ve toprak herkes için bedava-özgür olmalıdır. Gökler B52 uçaklarının değildir. Kartallar ve serçeler içindir. Okyanuslar nükleer denizaltılar için değildir. Balinalar ve balıklar içindir. Ve toprak tanklar geçsin gitsin diye değildir, bombalar toprakları havaya uçursun diye değildir. Bizim için ve diğer türlerden erkek ve kız kardeşlerimiz içindir. Ben özgür bir dünya görmek istiyorum. Irkı, cinsiyeti, veya türü ne olursa olsun özgür. Bütün canlıların barış ve huzur içerisinde yaşayabildiği bir dünya görmek istiyorum.

David Barbarash

Bir kandırma ve yanılgının etkisi altında olmasalar insanlar asla özgürlüklerinden vazgeçmezler.

Edmund Burke

Söylediklerinin hiçbirine katılmıyorum. Ancak onları ifade etme özgürlüğünü hayatım pahasına savunurum.

Evelyn Beatrice Hall

İktidar, talep olmadan hiçbir şey vermeye tenezzül etmez. Hiçbir zaman etmedi ve hiçbir zaman etmeyecek. İnsan özgürlüğündeki ilerlemenin tarihi, en büyük kazanımların en büyük mücadelelerle elde edildiğini gösteriyor… Eğer mücadele yoksa ilerleme de yoktur. Özgürlük isteyip de ajitasyona hayır diyenler toprağı ekmeden ürün elde etmek isteyen insanlardır, onlar şimşek ve gök gürültüsü olmadan yağmur istiyorlar. Sularının o korkunç uğultusu olmadan okyanusu istiyor onlar.

Frederick Douglass

Peki kim özgür öyleyse? Yalnızca kendi kendinin buyruğunda olan, yoksulluktan, ölümden ve zincirlerden korkmayan, kendi tutkularına meydan okuyacak ve rütbeye ve nişana değer vermeyecek kadar güçlü, yetkin, olgun ve çok yönlü, akıllı adam.

Horatius

3

ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE BİR ŞİİR

Okul defterlerime

Sırama ağaçlara

Kumlar karlar üstüne

Yazarım adını

Okunmuş yapraklara

Bembeyaz sayfalara

Taş kan kağıt veya kül

Yazarım adını;

Yaldızlı tasvirlere

Toplara tüfeklere

Kralların tacına

Yazarım adını

Ormanlara ve çöle

Yuvalara çiğdeme

Çın çın çocuk sesime

Yazarım adını

En güzel gecelere

Günün ak ekmeğine

Nişanlı mevsimlere

Yazarım adını

Gök kırpıntılarına

Güneş küfü havuza

Ay dirisi göllere

Yazarım adını

Tarlalara ve ufka

Kuşların kanadına

Gölge değirmenine

Yazarım adını

Fecrin her soluğuna

Denize vapurlara

Azgın dağın üstüne

Yazarım adını

Bulutun yosununa

Kasırganın terine

Tatsız kaba yağmura

Yazarım adını

Parlayan şekillere

Renklerin çanlarına

Fizik gerçek üstüne

Yazarım adını

Uyanmış patikaya

Serilip giden yola

Hıncahınç meydanlara

Yazarım adını

Yanan lamba üstüne

Sönen lamba üstüne

Birleşmiş evlerime

Yazarım adını

İki parça meyvaya

Odama ve aynaya

Boş kabuk yatağıma

Yazarım adını

Obur köpekçiğime

Dimdik kulaklarına

Acemi pençesine

Yazarım adını

Kapımın eşiğine

Kabıma kacağıma

İçimdeki aleve

Yazarım adını

Camların oyununa

Uyanık dudaklara

Sükütun ötesine

Yazarım adını

Yıkılmış evlerime

Sönmüş fenerlerime

Derdimin duvarına

Yazarım adını

Arzu duymaz yokluğa

Çırçıplak yalnızlığa

Ölüm basamağına

Yazarım adını

Geri gelen sağlığa

Kaybolan tehlikeye

Hatırasız ümide

Yazarım adını

Bir tek sözün şevkiyle

Dönüyorum hayata

Senin için doğmuşum

Seni haykırmaya

Özgürlük!

Paul Eluard

ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE TAVSİYE KİTAP

Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood

Margaret Atwood’un ödüllü ve çok satan “Damızlık Kızın Öyküsü” romanı etkileyici bir distopya. Bu karanlık distopya, feminist distopya olarak da tanımlanabilir. Bu eser özgürlüklerin kısıtlandığı yeni bir ülke oluşumunu konu alıyor. En çok özgürlüğü kısıtlananlar ise kadınlar… Karakterlerinin derinliği ve muhteşem kurgusuyla özgürlük ile ilgili kitaplar arasında yer alan bu eseri okumaya başladığında elinden bırakamayacaksın. “Damızlık Kızın Öyküsü”, diziye de uyarlanarak büyük bir seyirci kitlesinin de beğenisini kazandı.

BİR ÖZGÜRLÜK PORTRESİ: PROMETHEUS

Yunan mitolojisine göre; çok önceleri Tanrı Titanlar (Devler) egemenmiş dünyamıza. Daha sonra Zeus ve diğer tanrılar, Titanlarla savaşıp onları dünyadan kovmuşlar. Ancak bu savaştan önce iki Titan, Klymene ve İapetos evlenmiş ve hepsi çok güçlü, zeki, özgürlük tutkunu dört çocuk sahibi olmuşlar. Bu dört genç Titan, Zeus’u kesinlikle tanrı ve reis olarak kabul etmiyormuş. Zeus, bunlardan Atlas’ı dünyayı omuzlarında taşımaya mahkûm etmiş. (Dünya haritalarını içeren kitaplara bu yüzden Atlas diyoruz). Diğer kardeş Menoitios’u da yeraltına göndermiş. Üçüncü kardeş Epimetheus’u; sandığını açıp dünyaya felaket salan meraklı tanrıça Pandora ile evlendirmiş. Dördüncüsü yiğit Prometheusmuş. Ancak o akıllı davranarak Zeus’un gözüne girmeyi başarıp Olympos’taki ölümsüzlerin arasına alınmış. Aslında bu onun Zeus’tan atalarının öcünü alabilmek için kurnaz bir planıymış.

Olympos Tanrıları kuvvetli ve kudretlidir; Prometheus ise akıllı, yaratıcı ve zekidir. O, her şeyden önce insan dostu olarak Zeus’un karşısındadır. Efsaneye göre Zeus, itaat etmediği için Prometheus’a çok kızıp, onun balçıktan var ettiği ve sevip değer verdiği insanları cezalandırır. Önce insanlar kolayca bulamasın diye bütün besinleri toprağa gömdürür. Sonra en önemli silah olan “Bilgi Ateşini” de onlardan saklar. Çünkü insanların, kendine karşı ayaklanmalarından ödü kopuyordur. Ama tahmin edemediği bir şey olmuş ve Prometheus, ağır bir suç olduğunu bile bile, bu bilgi ateşini insanlara götürmeye karar vermiştir. Böylece insanlar gerçekleri görüp, zalim Zeus’a baş kaldırabileceklerdir. Bir sabah erkenden, ateşe çok benzeyen “narteks” çiçeğini yanına alıp, yola çıkar. Tanrıların yaşadığı İda dağındaki ateşe ulaşır. Nöbetçiler uykudadır. Hemen gizlice bilgi ateşini alıp, yokluğu fark edilmesin diye yerine narteks çiçeğini koyar ve bilgi ateşini götürüp insanlara ulaştırır. Artık bu ateşi söndürmeden korumak insanların görevidir. Prometheus, böylece Zeus’tan da intikamını almıştır.

Zeus bunları öğrenince çıldırır ve Prometheus’a korkunç bir ceza verir. Onu Kafkas Dağları’nda büyük bir kayaya zincirletir. Her gün bir kartal gönderir, Prometheus’un karaciğerini yedirir. Gece olunca karaciğeri yeniden oluşturur ve yenilenen karaciğer de, tekrar kartalın ertesi günkü yemeği olur. Bu bitmeyen bir işkencedir. Prometheus, umudunu hiç yitirmeden buna dayanır. Nitekim 30 yıl sonra bir gün Herakles (Herkül) çıkagelip Prometheus’u kurtarır. Mitolojideki her olayın, yaşadığımız zamanda bir karşılığı vardır. Bu olayın çağımızdaki karşılığı; insanlığın özgürlük için, umudunu yitirmeden, sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğidir. Prometheus’un insana, çok önemli bir güç olan “bilgi ateşi”ni vermesi; insanın kendi yaratıcı gücünü fark ederek özgürlüğünü kazanması ve uygar bir dünya kurması demektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir