Nebih Nafile / Zafer Güler’le söyleşi

Nebih Nafile / Zafer Güler’le söyleşi
ŞİİRİN GÜCÜNE İNANIRIM

On altı yıldır kesintisiz olarak hazırlayıp canlı olarak sunduğum şiir ve türkü özündeki radyo programlarımda türkülerinizi dinleyenlerime dinletmek bana da mutluluk katıyor. Şair-gazeteci dostum Vedat Araz’ın hazırladığı programları ilgiyle izleyip, dinliyordum. Programlar aracılığı ile yüreğinizi yüreğime biraz daha yakın hissettim. Öğrencilerimi ihmal etmeden, dinleneceğim zamanlarda üreten dostları, gençleri daha çok kitle ile buluşturmak adına bir çaba içerisindeyim. Haykırış Türkü Evi’nde gerçekleştirdiği etkinliklerle uzun yıllar kültür-sanata hizmet veren, yakın zamanda geçirdiği kalp krizi ile vefat eden Ali Asker Akça dostumu saygıyla anıyorum. Söyleşimiz aracılığı ile İzmir’deki tüm dostlara Antakya’dan merhaba.… Evet bu haftaki söyleşimizde sanatçı Zafer Güler’i biraz daha yakından tanıyacağız. Mütevazi kişiliği ile gönüllere taht kuran, yorumu, kadın-erkek dinleyicilerden güzel tepkiler alan bir değerimiz.

Nebih Nafile

Nebih Nafile: Sesinizi tanıyanlar ya da bu söyleşinin bitiminde Zafer Güler’i dinlemek üzere bir arayışa girecek okurlarımız için Zafer Güler kimdir? Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Zafer Güler: Aslen Dersim’li, İzmir’de doğup büyüyen dünyalı bir anadan olma metalik ses. Dokuz yaşımda bağlama ile tanışarak müzik beni kabul etti. Bağlama ile, Zülfü Livaneli, Ahmet Kaya, Grup Yorum, Grup Kızılırmak, Musa Eroğlu, Muhlis Akarsu, Ali Ekber Çiçek eserlerini öğrenmeye çalıştım. İlk olarak 5. Sınıfta 23 Nisan kutlamalarında bağlama çalıp şarkı söyledim.

Lise zamanlarımda Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil eserleri ile tanışınca gitara heves ettim, başka yönde yol almaya başladım. Üniversite zamanlarımda çeşitli mekanlarda dinletiler vermeye başladım, sonra İzmir’e geri döndüğüm zaman bir cafede devam ettim. Bilgisayar Programcılığı okudum. Ama hiç meslek olarak düşünmedim. Amacım bilgisayarı öğrenmek, gelecek zamanlar için -ki işime de yaradı- şimdi bütün işlerimi bilgisayar üzerinden yapıyorum. Afişler, klipler kayıtlar her türlü işimi görebiliyorum.

İzmir’de başladığım cafede bir video kaydını sosyal medya üzerinde paylaşınca ilgi gördü, bir fan sayfası kurduk ve çok hızlı bir şekilde büyüdü. 2009 yılında İstanbul’dan ilk dinleti teklifi gelmişti. Sonrasında Ankara, Eskişehir, Aydın, Bursa, Elâzığ, Artvin, Adana, Mersin, Antakya, Antalya, Van, Dersim, Erzincan, Muğla, Manisa, Almanya, Belçika, Fransa derken bu zamana kadar süreç böyle gelişti…

Ama asıl Zafer kim derseniz Şiir sever derim… Şiirin gücüne inanırım ben.

  • Bazen bir söz, bazen bir türkü, bazen bir şiir ilgi alanlarımızın ve ruh gözemizin açılması için bir sebep olabilir. Müziğe olan tutkunuz nasıl başladı?

  • Müziğe olan tutkum babamdan ve sülalemizden geliyor. Kuzenlerimin çoğu, amcalarım babam hemen hemen herkes bağlama çalardı. Kutsaldır bizim için Bağlama…

 

  • Çocuk yaşlarda zirveyi hedeflemişsiniz anlaşılan. Sizi biraz gerilere götürmek isterim. 23 Nisan’da Zülfü Livaneli’ye ait “Memik Oğlan” eserini bağlama çalıp seslendirirken yaşadığınız heyecanı anlatabilir misiniz?

 

  • Tam hatırlamamakla beraber aklımdan silinmeyen şey gözlerimi açıp karşıya bakınca dizlerim ve ellerim titriyordu net hatırlıyorum bunu. Bitince, bütün ablalar, abiler, teyzeler amcalar öpmüştü beni.

 

  • Ankara’da üniversite öğrencisi iken bir bayram tatilinde Ali Asker Akça dostumun misafiri olarak 1991 yılında İzmir ile tanışmıştım. Üniversite eğitimimden sonra Niğde’de öğretmenlik yaparken askerlik görevim nedeniyle yine İzmir ile buluşmam oldu. Hep bir sevdadır yüreğimde… İzmir’i bir türkü tadında anlatmanızı istesem nasıl bir türkü söylersiniz?

 

  • İzmir benim için de çok manidar, insanın nereli olduğu kadar büyüdüğü yerde değerli bence. İzmir, bende hep bir sevdadır, çok güzel anılarım olduğu her köşesinde. İzmir dediğimde Tolga Çandar türküleri tam karşılığıdır benim için.

 

  • İcra ettiğiniz eserleri nasıl tarif edersiniz? Sizi dinleyenler nasıl bir rüyaya dalabilirler sizce?

 

  • Söylediğim eserler için bir hanımefendini bana “hep kadın şarkıları söylüyorsun” demişti. O gün bugündür düşünüyorum ayrılık, özlem temalı eserler seslendiriyorum daha çok ve sanırım bekleyenin özleyenin üzülenin kadınlar olduğunu düşünerek söyledi. Ama tam tersini düşünen erkekler var o zaman erkek şarkıları mı olacaktı?

Ayrılık eserlerini çok seviyorum. Bu tarza ilgim neden var sorgulamıyorum, müzik beni dünyasına kabul ettiği için minnettarım, hepsi bu. Binlerce tarz var, ses var, yorum var. Çeşitlilik iyidir o yüzden iyi müzik kötü müzik yok bence tamamen tercih.

  • Kim bilir belki de bir gün en güzel beste gelir yüreğinize konar. O zaman sanırım beste yapmıyorum demezsiniz?

  • Beste yapmak benim işim değil, herkesin başarılı olmaya çalıştığı bir alan olmalı bence. Herkes her işten anladığını söylediğinde ortaya kötü işler çıkıyor bence. Ben yorumcuyum buna inanıyorum.

 

  • Yüreğinizi okurlarımızın yüreği ile buluşturduğumuz söyleşi için size teşekkür ediyorum. Şiir ve türkü sıcaklığında buluşmak dileğim ile…

 

  • Ben teşekkür ederim, bu zor zamanlarda yaşadığımız bütün sıkıntıların bitmesi ve farklı illerde dinleyenlerle tekrar buluşup meşk etme hayalleri ile, sağlıcakla….

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir