Bartın’da kitap fuarı günleri. Tadına doyum olmaz günler yaşanıyor. Yazarları, şairleri, bilim adamlarını dinlemek ayrı bir tat.
Hiçbirini kaçırmamaya özen gösteriyorum. Kitap fuarlarına bizleri çeken başka ne olabilir ki…
Hele Bartın bu işin üstesinden fazlasıyla geliyor. Sevgi Salcı en iyisini, en güzelini kılı kırk yararak seçiyor. Özenle hazırlanmış programları kaçırmak hiç de hoş değil kendim adıma.
1 EKİM 2005 tarihinde Bartın’a eşşiz bir mekan kazandırıldı. Böyle bir olaya tanık olduğum için mutlu sayıyorum kendimi. Sevgili dostum Taşkın Balta’nın Cumhuriyet caddesinde, havuzun tam karşısındaki Cafe Lal’in açılışı vardı.
Sevgili Altan’la birlikte erkenden gittik. Mekan ve yer olarak çok ilginçti. İlginç olduğu kadar da hoş bir yer. İçerisinin dekorasyonu en ince ayrıntısı düşünülerek yapılmış. Ahşap yapı beni çocukluğuma götürdü. Şimdi birkaç Anadolu kenti dışında nerede kaldı bu yapılar… İçerisi nostajik olarak bezenmişti. Duvarlardaki fotoğraflar sararmaya yüz tutmuştu. Yıllar öncesine zaman dondurulmuş. Objektife neler düşünerek baktığını bilinmeyen tanıdık, tanımadık yüzler. Pencereleri görünce eskiden böyle pencereleri evlerde oturmuştuk, dedim kendi kendime. O pencerelerle uyuşan perdeler. Eski kumaşlardan yapılmış. Perdeler pencerede birer dekor gibi duruyordu.
Havuzun şırıltısı en güzel ezgiydi o an. Kulaklarımıza yansımakla kalmamış ruhumuzu da dinlendiriyordu. Yeniden restore edilen Konak Otel’i ve ihtişamlı yapısıyla cami dikiliveriyordu karşımıza. Camdan gördüğüm manzaraya takıldım kaldım.
Masamızda Altan ve Çetin Asma var. Sevgili Çetin, sıkılmadan usanmadan anlatıyor. Zevkle dinliyoruz. Bize caminin geçmişini, oteli ayrıntılarıyla anlatıp duruyor. Cafenin duvarları eski kap kacakla, lambalarla süslenmiş. Açılışı Sevgili Rıza Yalçınkaya yapacaktı. Onca işi arasında açılışa da yetişmişti. Bartınlılara ne mutlu böyle bir başkanları var.
Bereket duaları ve iyi dileklerle açılış yapıldı.
Molier boşa dememiş: İnsan güldüğü kadar insandır, diye.
Başkan Rıza Yalçınkaya gülmeyi, güldürmeyi seven birisi. Yani insan gibi insan. Açılışta da konuştuk, gülüştük. Sevgili Taşkın beni açılışta gördüğüne çok sevinmişti. Durdu, durdu sarıldı boynuma. Ne iyi ettin de geldin, benim için büyük sürpriz diyordu. Taşkın’ın eşi Emel Hanım, mekanın adını ben buldum nasıl olmuş, diyor. Mekanla uyum sağlamış bana göre.
Akşamleyin kitap fuarına davetli dostlarımızla gittik.
Hayırlı olsun demek için. Hakkı- Bilge Gümüştaş, Fatma Bilkay, Müslim Çelik, Bolu İnci Kitabevi sahipleri Ali ve Tülay Kaymak, Kartal, Fethi, Emrah, Selçuk, Altan hep birlikte açılışı kutladık şarkılar, şiirlerle. Müslim Çelik türkülerle, ben şarkılarla, Kartal gitarıyla açılış coşkusuna coşku kattık. Gecenin geç saatlerine dek sürdü coşku…
Gece yarısı Cafe Lal’den çıkarken mutluyduk. Biz dostumuzun kendi adına mekanı olmuştu. Yaz kış oturulacak bir mekandı. Orada gidip kafanızı dinlendirebilirsiniz. Çayınızı kahvenizi yudumlarken su sesi iliklerinize dek işler. Bundan huzur duyabilrsiniz. Duvarlarda bir gezintiye çıkıp nereden nereye gelmişiz, buna tanık olursunuz. Memnun kalacağınıza eminim…
Sevgili Dostum Taşkın’a bol kazançlar diliyorum.