İçimin sokaklarında dolaştım bu sabah. Onu iyileştirdiğimden beri, içimde güvende ve sevgide olan çocukla sohbet ettim. Ne zaman biriyle konuşmak istesem, rahmimden içeri girer, içimdeki küçük kızın saflığına ve masumiyetine sığınırım. Yüzüme baktı uzun uzun. Susmamdan anlam çıkarmaya çalışırken söze girdim. Başörtüsünü düzgün takmadı, saçlarının bir kısmı göründü gerekçesiyle ahlak polisleri tarafından öldürülen 22 yaşındaki İranlı Mahsa Amani’yi anlattım. Ülkemizin başkenti Ankara’da bir eğlence merkezinde kendisinden istenen şarkıyı bilmiyor diye üç kişi tarafından vahşice öldürülen müzisyen Onur Şener’den söz açtım sonra. Ve daha niceleri…
Ben sustum. İçimdeki çocuk sustu. Uzun bir sessizliktik ikimizde. “SEVGİ’nin olmadığı yerde şiddet olur.” dedi bana.
Evet. Asıl hastalığımız bu. SEVGİSİZLİK… Bu vahim olaylar ise sevgisizlik hastalığının semptomlarıdır. Sevginin, şefkatin, merhametin olmadığı yerde şiddet olur. Yaşama saygının olmadığı yerde ölme-öldürme olur.
SEVGİ’den konuştuk uzun uzun. Her türlü şiddetin, öfkenin, suçlamanın, kızgınlığın, nefretin, kıskançlığın vb. yıkıcı ve yok edici duygunun panzehiri olan SEVGİ… “Kendimizden başlayarak, herkesi ve her şeyi sevmeyi öğrendiğimizde böylesi olaylar son bulacak.” diyorum içimdeki çocuğa. Müjdeli bir haber almış gibi seviniyor. Gözleri ışıldıyor her ikimizin. Tebessüm ediyoruz, birbirimize ve hayata.
Biliyoruz. Koşulsuz SEVGİyle büyümüş çocuklar, iyilik dolu bir yetişkin olur. Kimseyi incitmek istemez. Olduğu haliyle kabul edilmiş çocuklar, büyüdüğünde herkesi olduğu gibi kabul edebilir ve şefkatle kucaklayabilir. Hiç kimseyi şarkı bilmiyor diye öldürmez.
Mahatma Gandhi’nin önemli bir sözü var; “Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol.” Budur ihtiyacımız olan şey.
Dünyada şiddet görmek istemiyorsak bizler her türlü şiddeti hayatımızdan temizlemeliyiz. “Biz zaten şiddet uygulamıyoruz.” Dediğinizi duyar gibi oldum. Yanılıyorsunuz. Hepinizin yaşamında şiddet döngüsü var. Yargıladığınız, kızdığınız, öfkelendiğiniz, suçladığınız, sesinizi yükselttiğiniz, konuşurken parmak salladığınız, tehdit ettiğiniz, dışladığınız, ötekileştirdiğiniz hiç olmuyor mu gerçekten?
Hemen şimdi değişimi kendimizde başlatma zamanı. Dünyada neyi görmek istiyorsanız o olun. Hiçbir şeyi başkalarından beklemeyin.
SEVGİ, İYİLİK, ŞEFKAT, MERHAMET vb. yaşamı savunan duygularda kalmak, biricik seçeneğimiz olmalı. Ve siz anne-babalar; KATİL DEĞİL İNSAN YETİŞTİRİN. Bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız, kendinizi geliştirin.
İçimdeki çocukla sohbetimiz uzun sürdü bugün. Dönme vakti… Bazen benimle çıkmak ister, bazen de iyi ki buradayım, desene dışarısı bana göre değil diye coşar. Ben ona neyi anlatmışsam o gün, ona göre değişiyor hisleri. İtiraf etmeliyim ki birkaç günlüğüne onunla beraber içimde kalmak istediğim oluyor…
Sohbetimizden damıttığımız mesajımız net; Kurtulursak SEVGİyle kurtuluruz…