Yazar Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülseren Budaycıoğlu’nun kitapları çok okunuyor ve dolayısıyla da çok baskı yapıyor. Bu kitaplarından birisi de Remzi Kitabevi’nden 2015’de birinci baskısı, elimdeki on üçüncü baskısı ise 2018 yılında yapılan “Kral Kaybederse” adlı kitabını okurken altını çizdiğim bazı satırları şöyledir:
“Psikoterapi hayatın içinde karşılaştığımız en can alıcı sorunlara cevap bulmaya çalışan bir yakınlık, bir dostluk ilişkisidir aslında.” (s. 77)
“Konuşmak, içindekini söylemek çoğu zaman bir apseyi boşaltmak gibidir.”
“İnsan değerli olmayı sevile sevile, sayıla sayıla öğrenir. Bu konuda biz bize yetmeyiz. Dışarıdan destek gerekir.” (s. 127)
“Hayat sanki ilk kez benim için bir kapı açmış, mutlu olmama izin vermişti. Ben de bu izni en iyi şekilde kullanmaya çalışıyor, nasıl olsa çok kısa sürecek bu rüyayı doyasıya yaşamak istiyordum. Kenan zaten evli barklı ve benden yaşça çok büyüktü.” (s. 133)
“Genç, güzel ve hoş bir kadınsınız. Üstelik çok zevklisiniz. Zaten burası da alıştığımız muayenehanelere pek benzemiyor. İnsan bu odadan çıkmak istemiyor. Tabii sizin de bu odada olmanız kaydıyla…” (s. 174)
“Psikoterapide bizim amacımız her zaman kişinin kendisini doğru değerlendirmesini, iyi tanımasını sağlamaktır.” (s. 185)
“Bazen çekilen acılar geliştirir, güçlendirir insanları.” (s. 201)
“İnsanın hayvandan farkı, düşüncelerini yönetiyor olmasıdır. Oysa hayvanlar tabiat ne derse onu yapar. Örneğin göç etme zamanı gelmiş bir kuş hiçbir zaman, ‘Ben bu sefer gitmek istemiyorum,” diyemez. Yani kendi başına karar alamaz, hayata bırakır kendisini.” (s. 201, 202)
“Kadınların her zaman bir erkek tarafından anlaşılmaya, keşfedilmeye ihtiyaçları vardır.” (s. 2019)
“Psikiyatri, insanı kendine affettirme sanatıdır.” (s. 289)
“Acemi olarak geliyoruz bu dünyaya, tam her şeyi görüp öğrenip, usta olduğumuzda da ölüm geliyor kapıya.” (s. 291)
“Napolyon Bonapart, ‘İnsanın olgunlaşabilmesi için acılarla yoğrulması gerekir çünkü o acılar hem taş, hem heykeltıraştır,’ demiştir.” (s. 323)