HABER MERKEZİ
Hatay’ın tarihi yapıtları arasındaki Koz Kalesi, Altınözü ilçe merkezi sınırlarında bulunmaktadır. Kalenin Antakya Prensliği döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bunun dışında tarihiyle ilgili pek bir bilgi yoktur. Kale, Bizans ve Haçlılar tarafından aktif olarak kullanılmıştır. Fakat 1268 yılında Baybars tarafından alındıktan sonra önemini tamamen yitirmiştir. Hatay tatilinizde Koz Kalesi’ni gezerek şehrin belli bir tarihine tanıklık edebilirsiniz.
Sofular köyünden geçilip, 4 Km. daha giderek Kozkalesi Köyü içinden geçilerek gidilen Koz Kalesi, tarihte Kuseyr Kalesi, Kürşad Kalesi olarak anılmaktadır.
Bu kale Helenistik dönemde yapılmıştır. Büyük bir bölümü harap olmakla beraber, güney tarafındaki kalıntılardan iri blok taşlarla yapıldığı, birbirlerinden 100 m uzaklıkta yarım yuvarlak 2 burcu olduğu görülmektedir.
Koz Kalesi Bizanslılar ve Haçlılar tarafından da kullanılmış, 1268 yılında da Baybars tarafından ele geçirildikten sonra önemini yitirmiştir.
Emevîler dönemi ve Abbasiler döneminde de görevini yerine getirmiş olan kale, Haçlı Seferleri sırasında birçok kuşatmalara tanık olmuş. Haçlı orduları kaleyi kuşatarak bir süre himayesine almış.
1268 yılında yöreye gelen Baybars komutasındaki Memlük ordusu kaleyi kuşatarak ele geçirmiş.
1515 yılında Yavuz Sultan Selim Han zamanında Osmanlı hakimiyetine girerek günümüze kadar gelmiştir.
Yerel halkın anlattığı bir rivayete göre, Hz.Ali’nin oğlu tutsak edildiğinde, bu kaleye zincirlere bağlı olarak hapsedilmiş. Hz. Ali bir gece içerisinde bölgeye gelmiş, Kale’ye girmiş oğlunu zindandan kurtarmıştır. Daha sonra şimdiki Hanyolu Köyü yolu üzerinde bulunan Çayır Çiftliği’nde mesire alanında olan kale kumandanına hücum etmiş, darmadağın etmiştir. Daha sonra Bizans Askerlerinin peşlerine düşmesiyle Silipois ( St.Pierre Kilisesinin bulunduğu bölge) dağını geçit olarak kullanarak kurtulmak istemiş fakat Demirkapı’nın olduğu bölge çok dik yamaçlara sahip olduğundan burayı aşamamıştır.
Durumun vehametini anlayan Hz. Ali, Dağa hitap ederek ”Eğil Ey Dağ” diye seslenmiş. Fakat dağ bir harekette bulunmamıştır. Bunu üzerine ”yüzün kara olsun Ey Dağ” diye beddua etmiştir. O gün bü gündür ki, dağın o cephesi diğer yamaçlara göre dah siyahtır.
Kale 43 bin metrekare bir alana yapılmıştır ve bir giriş kapısı bulunmaktadır. Kalenin içerisinde 300 metre uzunluğunda bir ciritmeydanı, büyük bir hamam, su depoları, cephanelik, askeri koğuşlar ve gözetleme yerleri mevcuttur.
Kalenin dışından iki tane burcu görülmektedir. Biri uzun (28 metre) ve biri kısa (23 metre) yüksekliğindedir. Burçlarda içeriden dışarıya doğru daralan ok atma yerleri mevcuttur. Kale içinde gizli dehlizler ve geçitler vardır. Kuşatma zamanlarında su ihtiyacını karşılamak için, kale dışında bulunan dereye, kale içinden gizli tünel kazılarak su ihtiyaçları giderilebilinirmiş. Bu tünel hala sağlam olarak durmaktadır.
Malesef kale günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş olsa da, günümüzde o tarihe ev sahipliği yapmış olan duvarlar kendinibilmez insanlar(!) tarafından sprey boyalarla kirletilmiş.Kale alanı ise halkın hayvanlarını otlatmak için kullanıldıgı yer haline dönmüş.