HABER MERKEZİ
Klostrofobi, kişinin kapalı alanda kalması gerektiğinde ciddi iç sıkıntısı yaşamasına ve fizyolojik belirtilere neden olan psikolojik bir rahatsızlıktır. Yüksek düzeyde kaygı çeken herkes fobi geliştirme riski altındadır. En yaygın fobilerden biri klostrofobi diğer bir deyişle kapalı alan korkusudur. Fobiler gibi anksiyete bozukluklarının nedeninin, genetik kırılganlık ve yaşam deneyiminin bir kombinasyonu olduğu düşünülmektedir. Klostrofobisi olan bazı insanlar, kapalı bir alanda yalnızca hafif kaygıyla tepki verirken, bazıları şiddetli kaygı yaşar veya panik atak geçirir. Birçok durum, klostrofobik bir kişide kaygı veya panik atak başlangıcını tetikleyebilir. Spesifik tetikleyiciler kişiden kişiye değişir ancak genel olarak her türlü kapalı veya dar alan kişide endişeye neden olabilir. Birçok insan, kaygılarını sınırlamak için bu tür tetikleyicilerden kaçınmak isteyecektir.
KLOSTROFOBİ (KAPALI ALANDA KALMA KORKUSU) NEDENLERİ NELERDİR?
Klostrofobi gibi belirli fobiler, belirli beyin bölgelerinin aşırı aktivasyonu ile ilişkilidir. Kişiden kişiye farklılık gösteren klostrofobinin kesin nedenleri belli değildir. Ancak belirli fobilerin ve özellikle klostrofobinin nedenleri hakkında aşağıdakiler gibi birkaç teori mevcuttur.
Çocukluk travması: Psikiyatrlar çocukluk çağı travması gibi çevresel faktörlerin klostrofobinin gelişimine katkıda bulunabileceğine inanmaktadır. Örneğin çocukluk çağında cezalandırma nedeniyle ya da farklı nedenlerle çocuğu kapalı bir odada kilitlemek, ilerleyen yıllarda klostrofobinin gelişmesine neden olabilir.
Yakın alan algısı: Yakın uzay ve uzak uzay beyin tarafından farklı algılanır. Vücuda yakın veya yaklaşan nesnelere yanıt veren belirli nöronlar vardır. Çoğu insan, yakın uzay nesnelerini görüntülerken sola doğru küçük bir algı önyargısına sahiptir. Önyargı uzak alanlar için sağa kayar. Mesafe arttıkça soldan sağa kayma hızı, yakın uzayın algılanan boyutu için bir belirteç olarak kullanılabilir. Klostrofobi, ‘kişisel alan’ olarak düşünebilen yakın uzaydaki algısal farklılıklardan da kaynaklanabilir. 2011 yılında yapılan bir araştırma, daha geniş yakın alanlara sahip kişilerde daha şiddetli klostrofobi görüldüğü saptanmıştı.
Genetik: Klostrofobiye yol açan genetik bir neden de olabilir. Nitekim 2013 yılında yapılan bir araştırmada, klostrofobisi olan bireylerde GPM6A genindeki bir mutasyonun daha sık olduğu saptanmıştır.
KLOSTROFOBİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Klostrofobi belirtileri diğer anksiyete bozukluğu belirtileriyle örtüşür. Klostrofobi yaygın olarak görülen kalp çarpıntısı, titreme ve nefes almada güçlük gibi belirtileriyle fizyolojik sorunlara yol açabilir. Klostrofobinin en yaygın deneyimi, kontrolü kaybetme hissi veya korkusudur. Şiddetli şekilde klostrofobisi olan kişiler asansöre binme uçağa binme gibi durumlardan kaçınmak isteyeceğinden bu kişilerin günlük yaşam kaliteleri bu durumdan olumsuz şekilde etkilenir.
Panik ataklar, klostrofobisi olan kişilerde yaygın şekilde görülebilir. Panik atak semptomlar genellikle uyarı vermeden ortaya çıkar.
Panik atak; aniden ortaya çıkan korku, endişe ve sıkıntı gibi duyguların yanı sıra aşağıdaki durumlara da neden olabilir: Terlemek, Titremek, Sıcak basması hissi, Nefes almada zorluk, Boğulma hissi, Hızlı kalp atımı, Göğüs ağrısı veya göğüste sıkışma hissi, Midede kelebek hissi, Mide bulantısı, Baş ağrısı ve baş dönmesi, Baygın hissetmek, Vücudun uyuşması, iğne batıyor hissi, Ağzın kuruması, Tuvalete gitme ihtiyacı, Kulaklarda çınlama, Kafa karışıklığı, Ayrıca şiddetli klostrofobisi olan kişiler aşağıdaki gibi psikolojik semptomlar da yaşayabilir: Kontrolü kaybetme korkusu, Bayılma korkusu, Şiddetli korku duyguları, Ölme korkusu
KLOSTROFOBİ NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Klostrofobiyi teşhis etmek için doktor belirtilere ve kişinin geçmişini değerlendirmeye (hastalık öyküsüne) yönelik sorular soracaktır. Bu sorular; sosyal anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu veya panik bozukluğu gibi ilgili bozuklukları tanımlamaya yardımcı olabilir.
Doktorun sorabileceği sorulardan bazıları aşağıdaki örnektekilere benzer şekilde olabilir:
Kapalı bir yere girerken çıkışların nerede olduğunu tespit etmeye çalışıyor musun? Sinema, tiyatro salonları gibi kapalı yerlerde çıkış kapılarının yakınında mı oturmak istiyorsun? Kapalı bir yerde şayet çıkış kapıları kapalı ise gergin hissediyor musun? Yoğun trafikte araç kullanmaktan kaçınıyor musun? Mümkün olduğunda ulaşımda metrolardan kaçınıyor musun? Asansör kullanabiliyor musun?
Klostrofobi için fiziksel veya laboratuvar testleri mevcut değildir; ancak doktor klostrofobi ölçeği, klostrofobi anketi (CLQ) gibi standart değerlendirmeler ve anketler uygulayabilir. Doktor, klostrofobi teşhisi için DSM-5 standartlarını karşıladığını saptamalıdır.
KLOSTROFOBİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Klostrofobisi olan bir kişi, asansör, uçak veya kalabalık oda gibi kapalı bir alanda paniğe kapılabilir. Uygun bir tedavi yöntemi ile klostrofobi veya diğer fobilerin üstesinden gelmek mümkündür. Nitekim klostrofobi, diğer anksiyete bozuklukları gibi tedavi edilebilir bir durumdur. Klostrofobi tedavi yöntemleri arasında psikoterapi, ilaç tedavisi, maruz kalma terapisi, sanal gerçeklik ve alternatif terapiler yer alır.
Klostrofobi, kişinin kendi kendine kapalı alanda kalması ile yani korkusunun üzerine giderek çözebileceği bir durum değildir. Bununla birlikte klostrofobik bireylerin bu durumdan kurtulmaları amacı ile çevresindeki kişiler tarafından kapalı alanlarda tek başına bırakılması doğru bir yaklaşım olmamaktadır. Bu durum tam aksine daha olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT)
Bilişsel davranışçı terapi (CBT), klostrofobinin ve diğer spesifik fobilerin ve anksiyete bozukluklarının merkezi bir tedavisidir. 2001’de yapılan bir randomize kontrollü çalışma, beş seanslık bilişsel davranışçı terapinin klostrofobi semptomlarını klinik olarak iyileştirmede etkili olduğu saptandı.
İlaç tedavisi, Bilişsel davranışçı terapiye ek olarak, ilaç tedavisi de klostrofobi için bir tedavi seçeneğidir.
Not: Yeni bir ilaca başlamadan önce, olası etkileşimleri belirlemek ve önlemek için mevcut kullanılan ilaçlar vitaminler ve takviyeler doktora bildirilmelidir.
Maruziyet terapisi: Maruz kalma terapisi, klostrofobi gibi belirli fobiler için yaygın bir tedavidir. Maruziyet tekniği, bir diğer adıyla maruziyet terapisiyle hasta kademeli olarak fobik uyarana maruz bırakılır. Söz konusu teknikte hastada en yararlı başa çıkma becerilerini geliştirmeyi içeren sistematik duyarsızlaştırma amaçlanır.
Sanal gerçeklik: Sanal gerçeklik (VR), klostrofobi için maruz kalma terapisine katılmanın başka bir yoludur. VR, bir klostrofobi durumunu simüle etmek için bilgisayar tarafından oluşturulan bir ortamı kullanmayı içerir. Sanal gerçeklik güvenli olduğu için faydalıdır, tedavi senaryoları klinisyen tarafından kolayca kontrol edilir. Her ne kadar daha fazla araştırılmaya ihtiyaç duyulsa da klostrofobinin tedavisinde sanal gerçekliğin kullanımını desteklemektedir. Şöyle ki 2000 yılında klostrofobisi olan dört katılımcıyla yapılan bir araştırmada sekiz adet sanal gerçeklik seansı gerçekleştirilmiştir. Sekiz seansın neticesinde araştırmadaki tüm katılımcıların klostrofobi durumlarındaki korkunun ve kaçınmanın azaldığı saptanmıştır.