AA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Benim ahlakım, vicdanım, inancım da hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklamaya açıktır.” dedi.
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, Hatay’daki programı kapsamında Antakya ilçesi Narlıca Mahallesi’nde oluşturulan mezarlığı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, afette yaşamını yitirenler için dua etti, mezarlara karanfil bıraktı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı milletvekillerinin eşlik ettiği Kılıçdaroğlu, sonrasında Hatay EXPO’da düzenlenen “Millet Buluşması”na katıldı.
Türkiye coğrafyasında birlikte ve huzur içerisinde yaşamak istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Acılar varsa paylaşacağız, kutlu günlerimiz varsa neşeleneceğiz. Beraber, birlikte olmak, bu ülkenin geleceğini birlikte inşa etmek hepimizin boynunun borcudur. Hiçbir ayrım yapmadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden, 85 milyon insanı kucaklamak benim de boynumun borcudur.” diye konuştu.
Zor günlerden geçildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, depremin yarattığı acının sadece ülkede değil tüm dünyada yankılandığını vurguladı.
Depremde hayatını kaybedenlerin mezarlarını ziyaret ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı’mız, mezara hiçbir partinin değil sadece Türk bayrağı ve belediye başkanlığının bayrağını asmış. Ankara’dan talimat, ‘Bayrakları kaldırın’ diye… Hayatımda hiçbir zaman bu kadar üzülmedim. ‘Türk bayrağını, Hatay Büyükşehir Belediye başkanlığının bayrağını indirin.’ diyor. Hatay Büyükşehir Belediyesi başka bir devlete mi ait? Emin olun önce inanmadım, ‘Böyle şey olmaz.’ dedim ama bunun olur olduğunu görmek benim vicdanımda derin yaralar açtı. Asla kabul etmiyoruz. Bayrağımıza, vatanımıza sahip çıkmak namusumuzdur. Toplumu ayrıştırmak tehlikeli. Benim ahlakım, vicdanım, inancım da hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklamaya açıktır. Ben herkesi severim, sayarım. Benim düşüncelerimi beğenir, beğenmez o ayrı bir şey ama yüce Yaradan’ın yarattığı en değerli varlık insansa ben o insan her türlü kucağımı açmak zorundayım. Böyle bir tabloyla karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum. Bir bakan telefon edecek, ‘Bayrakları indirin.’ diyecek. Ne demek yahu? Ne günlere kaldık.”
Olağanüstü hallerde olağanüstü önlemler alınması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, depremden zarar gören esnafın, çiftçinin ve sanayicinin borçlarının ana para dahil silinmesi gerektiğini söyledi.
Kentin demografik yapısının çok önemli olduğunu ve korunması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Zaten yeteri kadar bozuldu. Şimdi dışarıya aşırı göçün ve onların tekrar gelmemesinin demografik açıdan sorun yaratacağını hepimiz biliyoruz.” diye konuştu.
Deprem sonrası uzmanlarla rapor hazırladıklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, 750 bin yıkılan, orta ve ağır hasarlı bina olduğunu, bunları yapmak için de bölge için özel bir yasal düzenleme gerektiğini anlattı.
Türkiye’nin, geleceği iyi göremeyen siyaset haricinde her şeyinin olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Deprem sonrası temeller atıldı, eyvallah. İnşallah o binaların tamamını biz tamamlayacağız.” dedi.
Şehirlerde çevre şartlarını gözeten planlamalar yapılması gerektiğini dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Şimdi diyorlar ki ‘Size yer, evinizi yapacağız ama sizi borçlandıracağız. Bize 20 yılda taksitle ödeyeceksiniz’ Niçin kardeşim? Benim ne günahım var. O imzaların hiçbirisi bana ait değil. O imzaları ben atmadım, devlet, Anayasa’nın gereği olarak sen her türlü teminatı verdin dedin ki ‘Bu ev, daire, bina, alışveriş merkezi, mükemmeldir, rahatlıkla girebilir, satın alabilirsin.’ O zaman benim günahım ne? Şimdi depremzedeyi borçlu çıkarıyorlar. Olmaz. Hani diyor ya şair galiba, Necip Fazıl, ‘Bu taksimi kurt yapmaz kurtlara şah olsa.’ diyor. Böyle bir şey olur mu? Kardeşim imar iznini sen veriyorsun, imar affını vatandaş değil sen çıkarıyorsun.” dedi.
İktidar olmaları halinde depremzedelere evlerini teslim edeceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Hatay’da bütün depremzede kardeşlerime, evi yıkılan veya yıkılacak olan, yerine yeni ev alacak olan bütün vatandaşlarıma sözüm sözdür. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda herkesin anahtarını teslim edeceğiz, 5 kuruş almayacağız. Hiç endişe etmeyin. Dolayısıyla eğer bir helalleşme olacaksa, anahtarı teslim edeceksiniz, ölen canlar, vatandaşlarımız için özür dileyeceksiniz helalleşme o zaman olur. Anahtarı vereceksiniz, ‘Gel helalleşelim’ diyeceksiniz. Sen eve ruhsat veriyorsun, mühendisi, mimarı herkes geliyor, bakıyor, her türlü imzalar atılıyor. Denetim öncesi, sonrası, iş sırasında, inşaat sonrasında her türlü denetimler yapılıyor, imzalar atılıyor. Vatandaşın evi yıkılıyor, enkazın altında kalıyor. ‘Efendim sana bir tane ev yapacağım, sen bana parasını ver.’ Öyle bir şey olmaz. Bizim anlayışımız şu, kimin kusuru varsa telafi edecek olan da odur.”
Depremin üzerinden 37 gün geçmesine rağmen rapor hazırlanmadığını savunan Kılıçdaroğlu, Rahmetli Ecevit’in büyük Marmara depreminden 21 gün sonra raporu yayınladığını belirtti.
Daha sonra fuar alanının yakınındaki çadır kente giden Kılıçdaroğlu, oyun çadırındaki çocuklarla bir araya geldi, onlarla sohbet etti.
Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesince kurulan sağlık çadırındaki çalışanların Tıp Bayramı’nı kutladı, sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Afet Koordinasyon Merkezi’ne gitti, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile konteynerlerde kalan depremzedeleri ziyaret etti.