Kanserin dünya çapında ölüm nedenlerinin başında geldiği bilinmektedir kanser bağışıklık sistemimiz ile kanser hücreleri arasında yapılan bir müsabaka gibidir günden güne kanser tedavisi ile ilgili gelişmeler devam ederken hastaların tıbbi onkolog hekimlerine sıkça sorduğu soru şu şekildedir ‘şu bitkiyi tavsiye ettiler kemoterapi ile kullanmalı mıyım’ gelelim bu soruya cevap vermeye
bitkileri kullanarak hastaları tedavi etme yöntemine verilen isim ‘fitoterapi’ olarak geçer. İlk kez 1870 yılında Fransız hekim Henri Lenclerc tarafından La Presce Medical dergisi tarafından kullanıldı. Bu konuda ilk yazılı belge M.Ö 3000 yıllarına ait Ninova tabletleri Mezepotamya’da kurulan sümerler Akat, Asur, bitkisel ve hayvansal ilaçlarla tedavilere başlandı
800 hayvansal ve bitkisel tedaviden bahseden ‘Tıp Kanunu’ kitabını yazan üstadımız hekim İbni Sina ve Al Gafini bitkisel tedavide önemli yere imza atmışlardır.
KANSER VE BİTKİ ÇALIŞMALARI
Çoğu bitki ve türevleri, kanser önlemedeki etkileri nedeniyle değerlendirilmektedir. Bunların arasında, kurkumin, likopen, kapsaisin, zingerol, katekinler, izotiyosiyanatlar, izoflovanlar, E ve C vitamini ve selenyum gibi biyolojik olarak aktif maddeler bulunur. Bu ajanların karsinogenezi (kanser oluşumunu) etkileyebilecek anti-inflamatuar etkisi olabileceği düşünülmektedir. Anti-kanser ilaçların bir kısmının tarihi süreçte doğal ürünlerden yapılması veya esinlenilmesi – ki bunlardan birçoğunu halen kemoterapi olarak kullanıyoruz – bitkisel ilaçlara olan ilgiyi canlı tutmaktadır.
Tanenler, belirli dozlarda kanser hücrelerinde hücre ölümünü teşvik ederek kanseri önlediği düşünülen yeşil çayın doğal bileşenleridir. Isoprenoidlerin lösemi hücrelerinin çoğalmasını baskıladığı gösterilmiştir. Fitosteroller kalp-damar hastalıklarına ve kanser ilerlemesine karşı koruyucu ajanlar olduğu düşünülerek çalışmalar yapılmıştır.
PEKİ, KEMOTERAPİNİN OLUMSUZ ETKİLERİNİ AZALTAN ANTİOKSİDANT BESİNLER NELERDİR?
E VİTAMİNİ
Çalışmalarda, vitamin E’ nin dxorubucin, vincristine, dacarbazin, cisplastinve tamoxifen gibi anti kanser ilaçların sitotoksik etkilerini arttırdığı ve kanserin yavaşlamasında olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür. Labaratuvar hayvanı çalışmalarında paranteral E vitamini uygulamasının bu ilaçların anti kanser etkisini arttırdığı görülmüştür.
E vitamini, kemoterapinin yol açtığı stomatitisin iyileşmesini kolaylaştırdığı bilinmektedir. Wadleigh ve arkadaşları, stomatit gelişmiş hastalarda tropikal E vitamini etkisini 18 hastada incelemişler. Günde 2 kez 1ml vitamin E içeren yağ (400Iu/ml) verilmiş ve çalışma sonuçlarında kemoterapi alan 9 hastanın 6’sında 4 gün içinde ağız lezyonlarında iyileşme görmüşlerdir.
Bu gibi çalışma sonuçlarına dayanılarak kanser hastalarında kemoterapi tedavisi sırasında beslenmelerinde yeterli E vitamini olması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
C VİTAMİNİ
Yapılan çalışmalarda C vitamininin doxoruicin, cisplatin, paclitaxel, dacarbazin, 5-FV, bleoycn gibi kemoterapik ilaçların sitotoxik etkisini arttırdığını göstermiştir. C vitamini, akciğer kanser hücrelerinin dayanıklılığını kısmi olarak azalttığı ve ilaç birikimini arttırdığını ortaya koymuştur.
1000mg C vitamini desteğinin ortaya çıkan kromozal hasarı ve kemoterapinin yol açtığı karsinogeneziz riskini azaltabileceğini göstermiştir.
Bu nedenle de gerek bağışıklık sisteminin artmasında gerek enfeksiyona yakalanma riski oldukça yüksek olan bu hastalarda kemoterapi sırasında oluşan bu durumların azalmasında C vitamini desteğine muhakkak ihtiyaç duyulduğu görülmüştür.
GLUTAMİN
Glutamin gastrointestinal sistemin hızlı gelişen hücreleri için primer enerji kaynağıdır. Kemoterapi süresince glutamin suplementasyonunun, antineoplastik ilaçların yol açtığı gastrointesitinal yaraları azalttığı gösterildi. Özellkle 5-FV ve methotrexaten gibi kemoterapi ilaçların yarattığı ağır iltihabi durumu azaltmaktadır.