Kapitalizmin varoluşu onun çarklarını döndüren kara bağlıdır.
Varlığını sürdürmek için her şeyi satan kapitalizmin yaşam yörüngesinde amaç kar etmektir.
O sebeple kapitalizm her şeyi satması ve kar etmesi ile bilinir.
Havayı, suyu, ormanı vs. satar.
Yetinmez… Ki her zaman doyumsuzdur.
Karını arttırmak için kaos ortamına ihtiyaç duyan kapitalizm duygusuz ve vahşidir.
İnsan satar. Silah üretir ve silah satar. Savaş çıkartır. Açlık ve büyük krizler onun eseridir. Devasa krizlerin yetmediği durumlarda hayal satar… Reklam satar, kalp satar, duygu satar… Sahip olduğu argümanlarla bilincin ırzına geçer.
Çünkü, kapitalizmde her şey metadır. Her şeyin ve herkesin satılık olduğu bir sistemde
ekonomik, sosyal ve politik ilişkiler ona göre şekillenir.
Tümdengelim şekilde toplumdan, bireyin bilincine kadar ulaşır.
Hatta kanına işler. Birebir insan ilişkileri de bu süreçlerden doğrudan etkilenir.
Herkeste güvensizlik ve korku oluşur.
Gelecek kaygısı, umutsuzluk ve şiddet artar. Birey huzursuzdur.
Bu huzursuzluk virüs gibi yayılır.
Gerçek olmayan – sanal ilişkiler yaratır.
Alışverişler güvensiz ve kaygılarla yapılır. Herkes herkesten şüphelenir…
Herkes herkesten korkar…
Kimse kimseye güvenmez…
Bireyler arası çatışmalar çok ufak sebeplerden bile oluşabilir.
Dostluk, saygı, sevgi, dürüstlük, mertlik gibi kavramlar çok kolay bir şekilde ayaklar altına alınır ve çıkar ilişkileri ön plana geçer.
Ekonomik güç her şeye yön vermeye başlar.
Bu durumda birey sahip olduğu paraya göre sınıflandırılır.
Zengin, fakir gibi…
Bireyin ahlak ve namus kavramları, sahip olduğu para kadar anlam kazanır.
Gerçekte bu aşağılık sistemi alaşağı edecek yürekler aranıyor…