KADIN ÜZERİNE (Seyfullah Kayman’ın Eğitim Dünyası)

Cinsiyet olarak üremeye erkekle paydaş olan cinse dişi, sosyal hayatta bu durumun karşılığına ise kadın denir. Kadın, evrende bir denge unsurudur. Asla erkeğin tamamlayıcısı değil, başlı başına bir “değer”dir. Kendine münhasır bir kavramdır.

Tarihsel süreçte kadın ve aile yapılanması:

Sosyolojik boyutta değerlendirildiğinde ilk aile oluşumu Anaerkil ( kadın egemen ) bir yapılanmadır. Kadının ürettiği, savaştığı, mücadele ettiği, akışı yönlendirdiği toplumsal bir yaşam tarzı egemendi. Toprağa yerleşmeyle, toprağın işlenmesiyle, zirai yapılanmayla birlikte daha çok fiziksel gücün ortaya çıkmasıyla aile yapısı Ataerkil ( ekek egemen ) bir yapıya dönüşmüştür. Erkek kadının daha önceden sahip olduğu tüm nitelikleri kendinde barındırmış, kadın daha çok ev işleriyle meşgul olmuştur. Sanayi devrimiyle birlikte toplumsal rollerde yeniden bir yapılanma meydana gelmiş ve Çekirdek aile yapısı ortaya çıkmıştır. Artık erkek de kadın da aynı ortamlarda çalışmaya başlamış, üretime ortak olmuşlardır. Artık hiçbir cinsin diğer cinse üstünlüğü kalmamış, hayatın birçok alanında eşitlik sağlanmıştı. Tabi sosyal değişimler fizik kanunları gibi keskin ve ani oluşabilen değişimler değildir. Kadın sosyal hayatta aktifleştikçe -kimi zaman erkeklerden daha iyi oldukça- erkekler tarafından psikolojik baskılara maruz kalıyor. Kadınlar başarılı oldukça erkeklerdeki yetersizlik duygusu onları fiziksel müdahalelere sevk ediyordu. Ve adına “şiddet” dediğimiz kavram toplumsal yaşam içerisindeki yerini alıyordu. Tekrar tekrar söylüyorum, kadına uygulanan şiddetin altında yatan temel etmen “erkeğin yetersizliği”dir. Şiddetin kendisi bile kavramsal olarak tek başına iğrenç duruyor zaten. Bunu bir de kadın ve çocuklarla birlikte yazdığınızda olayın vehametine sınır koyamıyoruz. Kadına şiddet bir insanlık suçudur. Bu suçu işleyenlerin cezasının maddi hiçbir karşılığı yoktur. En net bir betimlemeyle “Kadın topraktır. Toprak doğurganlıktır. Doğurganlık üretimdir. Üretim gelişmedir.”

Bu yazıyı yazan bir erkek olarak yazımı şöyle noktalayacam. Cinsiyetin tek farkı vardır; o da üreme de üstlenilen görevdir. Onun dışında hiçbir fark yoktur. Eğer illaki anlam yüklenilecek ise; KADIN ŞİİRDİR…KADIN EMEKTİR…KADIN CENNETTİR…KADIN SANATTIR…KADIN UMUTTUR…KADIN GÖNÜLDÜR…KADIN ARAÇ DEĞİL AMAÇTIR!

Seyfullah Kayman

KADIN SESİ!

Evet biz takıntılıyız ve hatta asabiyiz. Takıntımız ya da asabiyetimiz çoğu zaman öfkeye de dönüşebiliyor. Öfkemiz ise zannetiğiniz gibi akıl sağlığımızı tehdit etmiyor. Bilakis bizi, daha güçlü, daha çok cesur ve de daha çok bilmeye yöneltiyor. Attığımız her adımı sıradan yürümek için atmıyoruz. Her bir adımımızı, hayallerimizin gerçekleşmesi adına, yeni bir umut oluşturmak adına atıyoruz. Bastığımız yeri bilerek adım atıyoruz. Geleceğe adım attığımızı düşünerek adım atıyoruz. Bazılarınızın bizi tanımadan yargıladığınızı, acımasızca infaz ettiğinizi bilmiyor değiliz. İnsan bir aksesuar değildir. İnsan nedir biliyor musunuz? İnsan, derinliktir, duygudur, akıldır, fazlasını veren değil, elindekini paylaşabilendir. Evet sadece cinsiyet anlamında biz bir kadınız fakat ötesine geçebilmeyi başardık. İnsan olduk. Çocuklar konusunda ayrıca bir hassasiyetimiz var. Her kimin olursa olsun, her çocuk sevilmeye değerdir. Biz insan olmaya devam edeceğiz, kendini bilmeyen sizler belki de hunharca yargılamaya devam edeceksiniz. Şunu bilmenizi istiyoruz ki; inanın umursamıyoruz. Çünkü büyük düşüncelerimizin içinde görünemeyecek kadar küçüksünüz. Çünkü biz, ne yaptığımızın farkındayız. Nasıl davranmamız gerektiğini biliyoruz. Hassasiyet gösteremeyiz sizlerin akıldışı, çağdışı, gayri insani kurallarınıza. Bizim kurallarımız var, içinde tüm evreni kucaklayan. İlkelerimiz var, içinde insan olan, hayvan olan, bitki olan. Vazgeçilmez bir özgürlük tutkumuz var. Bu özgürlük tutkusudur bizi biz yapan.

Mücadelemizi sürdüreceğiz, dünyanın bütün çocukları gülene kadar.

Mücadelemizi sürdüreceğiz, dünyanın bütün kadınları kendi benliklerini oluşturana kadar.

Mücadelemizi sürdüreceğiz, dünyanın bütün hayvanları kendi ekolojisinde yaşayayana kadar,

Mücadelemizi sürdüreceğiz, dünyanın bütün erkekleri, kadınlara saygı duyana kadar.

Evet başladığımız mücadele hiç bitmeyecek.

Bu ses tüm kadınların sesidir.

Seyfullah Kayman

KADIN ÜZERİNE SÖZLER

Bir kadın sizinle delice tartışabiliyorsa sevinin. Çünkü susmuş bir kadın için bitmişsiniz demektir.

Bugün beşikleri sallayan elleriniz ki onlar harikulade güzeldirler, yarın dünyayı da sallayacaktır!

İşte ben bir Kız Kulesi. İstanbul’un uyuyan prensesi… Ve sen Galata Kulesi… Bu dünyada bir deli aşık yani…

Öyle kadınlar gördüm ki bir şiirle evlenmek için bir romandan vazgeçmeye hazırdırlar.

Bir kadın atasözü derki; anlamsız trip yoktur onun sebebini anlamayacak kadar ilgisiz erkek vardır.

Bir kadının ne dediğine değil, ne demek istediğine kulak ver. Çünkü onlar, kimse kırılmasın diye bazı şeyleri söylemezler.

Güçlü kadın da hüznünü saklamaz, onunda canı yanar, ama hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçmez. Bu yüzden belli olmaz hüzünleri.

KADIN ÜZERİNE ŞİİR

Kimi der ki kadın

Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.

Kimi der ki kadın

Yeşil bir harman yerinde

Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.

Kimi der ki ayalimdir,

Boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran.

Kimi der ki çocuk doğuran.

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.

O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.

Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,

hayat arkadaşımdır.

Nazım Hikmet Ran

TAVSİYE KİTAP:

Anna Karenina -Tolstoy-

Eser, 1870’lerin Rusya’sında, toplumun üst sınıfına mensup kimseler arasında yaşanan birbirinden bağımsız iki aşk macerasını anlatır. Olaylar Moskova’da, Sankt-Peterburg’da ve asilzadelerin yazlık malikanelerinde geçer. Romanda dürüst bir evliliğin mutluluğu ile yasak bir ilişkinin düş kırıklıkları karşılaştırılır; sadakat, tutku, kıskançlık gibi temalar işlenir; bir yandan da o dönemde Rusya’da kadınların durumu, eğitim reformu gibi konular dile getirilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir