İYİ/İYİLİK ÜZERİNE (Seyfullah Kayman’ın Eğitim Dünyası)

İyi kelimesi, günlük hayatta vatandaşların sıklıkla kullandığı kelimelerden bir tanesidir. Dilimizde yer alan İyi kelimesi, gerek günlük hayatta gerekse sosyal medyada kullanılan sözcüklerden birisi olarak öne çıkmaktadır.

İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı, bol, yararlı, kazançlı, uğurlu, hayırlı, iyilik getiren, esen, sağlıklı, yerinde, uygun, yeterli, yetecek miktarda olan, yararlı, uygun bir biçimde gibi anlamlara gelir.

İyi kavramı çoğunlukla olası eylemler arasında bir seçim yapılması durumunda tercih edilmesi gereken davranışı ifade eder. İyilik genellikle kötülüğün tersi olarak kabul edilir ve ahlak, etik, din ve felsefe konuları tarafından incelenir ve ayrı şekillerde tanımlanır.

Din açısından iyi kavramı çoğu zaman sevap kavramı ile parallelik gösterirken, ahlak felsefesi ya da etik olarak ise belli bir durumdaki olasılıkların en faydalısının uygulanması olarak algılanır.

Karl Marx’a göre, iyi hem çok sade hem de açıktır: İnsanlar sağlıklı beslenmeli, temiz suya ulaşmalı, şairane konaklamalı, tiyatroya gitmeli, kitap okumalı, seyahat etmeli, aşık olmalı, sevmeli, çitleri, duvarları ve alanları yıkmalı, dayanışmalı, yeni olana doğru açılmalı ve kendini gerçekleştirmelidir.

İYİ/İYİLİK ÜZERİNE BİR ÖYKÜ:

Bir Kızılderili kabilesinde yaşlılardan biri kabilenin ço­cuklarına eğitim veriyordu. Onlara dedi ki:

İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş… İki kurt arasında… Bu kurtlardan birisi korkuyu, öfkeyi, kıskanç­lığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, ya­lanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, ne­zaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.

Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika dü­şündüler ve içlerinden biri yaşlı Kızılderili’ye sordu:

Hangi kurt kazanacak?”

Yaşlı Kızılderili kısaca cevap verdi:

Beslediğiniz… “

2

İYİ/İYİLİK ÜZERİNE AFORİZMALAR

İyi basit, kötü ise çok yönlüdür.

Aristoteles

İyi bir adam gördüğünüz vakit, onu taklit etmeye çalışın, kötü bir adam gördüğünüz vakit, onun kusurlarını kendinizde de arayın.

Confucius

İyi görüneceğine, iyi ol.

Crispus Sallustius

Hiç kimse senden daha iyi değildir; ama sen ortaya bir şey koyamazsan, sen de hiç kimseden iyi değilsin.

Donald Laird

Kötüler birleştiği zaman iyiler de bir araya gelmelidirler, yoksa teker teker giderler.

Edmund Burke

Bir adamın zengin olup olmadığını herkes merak eder de, iyi olup olmadığını kimse araştırmaz.

Herrick Johnson

İnsanlarla öyle iyi geçininiz ki düşmanınız bile, ölümünüze ağlasın.

Hz. Ali (r.a.)

Her şeyden önce iyi olalım, daha sonra mutlu oluruz.

Jean J. Rousseau

İnsan iyi doğar, tabiaten iyidir, onu kötü yapan cemiyettir.

Miguel de Unamuno

Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.

Oliver Cromwell

İnsanlar, hep kendilerince iyi olanı isterler; ama gerçekten iyi olanı istedikleri yoktur.

Romanos Diogenes

Senden iyilere, yerini vermesini bil.

Terence

İyi ile kötü, çoğu zaman yan yanadır.

Voltaire

En iyiyi bulmak için uğraşırken, iyiyi kaybediyorsunuz.

William Shakespeare

İyilik karakterle ilgilidir. Bütünlük, dürüstlük, nezaket, cömertlik, ahlaki cesaret vb. Her şeyden çok, diğer insanlara nasıl davrandığımızla ilgili. Dennis Prager

Nezaket bilgelikten daha önemlidir ve bunun bilinmesi bilgelik başlangıcıdır. Theodore Isaac Rubin

Küçük bir düşünce ve biraz iyilik, çoğu zaman çok fazla paradan daha değerlidir. John Ruskin

3

İYİ/İYİLİK ÜZERİNE BİR PORTRE:

Kendini İnsanlığa Adamış Bir İnsan; İRENA SENDLEROVA

Çocuğunu aldığı anne çaresizce arkalarından seslenir “Söz ver bana, çocuğum yaşayacak!” İrena bir saniyeliğine döner ve hızla cevap verir “Sana bu sözü veremem, ancak seninle kalırsa kesin öleceğine dair söz verebilirim.”

1940-43 yılları arasında Nazilerin Polonya’da yahudileri yerleştirdiği Varşova gettosundan 2.500 çocuğu kurtaran, geçmişlerini kayıt altına alan ve onlara yeni bir hayat bahşeden kadının kısa hikayesi.

Koyu katolik bir ailede yetişti, kendisi de iyi bir katolikti.

Daha yedi yaşındayken tifüsten kaybettiği babasının ölmeden önce ona söylediği, “Boğulan birisini görürsen, atlayıp onu kurtarmayı denemelisin, yüzme bilmiyor olsan bile.” sözleri onun gelecekteki yolunu aydınlattı.

Babası doktor ve ilk Polonyalı sosyalistlerden biriydi.

Hastalarının çoğu Yahudi olan babası, onu sosyal statüleri ve etnik kökenleri ne olursa olsun insanları sevmesi ve saygı duyması için yetiştirmişti.

1930’larda öğrencisi olduğu Varşova Üniversitesi’nde, aynı sırada oturamayacakları söylenen Yahudi arkadaşlarını yalnız bırakmamak adına “Bugün ben de Yahudiyim” demiş ve okuldan atıldı.

Sağlık ocaklarında hemşirelik yapan İrena, Varşova Gettosu’ndaki insanlık dramına seyirci kalamayarak Almanların tifüs salgını korkusundan yararlanıp, sağlık kontrolü yapmak gerekçesiyle gettoya girip çıkmaya başladı.

Gettoda yaşayan çocukları oradan gizlice çıkarmak ve hayatlarını kurtarabilmek için, ambulansta sedyenin altından sırt çantalarına, kanalizasyon borularından yer altı tünellerine, el arabasındaki çuvallardan, bavullara ve hatta ceset torbalarında çocukları taşımaya kadar her yolu kullandı.

Getto dışına çıkarılan çocuklara sahte isimler verip, Yahudilerin yaşamamış olduğu bölgelere yerleştiriyordu.

Savaş sonunda ailelerinin çocuklarına kavuşabilmesi için; çocukların isimlerini sigara kağıtlarına yazıp cam kavanozlara yerleştirerek komşusunun elma ağacının dibine gömdü.

Jolanta kod adlı İrena Sendler, Gestapo tarafından tutuklanarak aylarca işkence gördüğü Pawiak Hapishanesi’ne atıldı.

Gördüğü işkenceye rağmen Zegota ekibini ele vermedi.

Savaş sonunda hiçbir çocuğun ailesi hayatta kalamadığı için Zegota üyelerinden Adolph Berman 400 çocuğu İsrail’e götürdü.

İrena ise savaştan sonra da sosyal yardım kuruluşlarında çalışmaya devam etti.

2007 yılında Polonya Devlet Başkanı Lech Kacyznski, İrena’yı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Ancak ödül, 1993- 2001 yılları arasında ABD Başkan Yardımcılığını yapan Al Gore’a ve Devletler Arası İklim Değişikliği Paneli’ne verildi.

Yahudi çocukların hayatını kurtarmak pahasına hiç tereddüt etmeden kendi hayatını tehlikeye attı.

2500 çocuğun hayatın kurtarırken o zamanın şartlarında en akılcı yöntemlerle kimliklerini kayıt altına aldı ve bu çocukların hem geleceklerine hem de geçmişlerine sahip çıkmış oldu. Nitekim 1942 yılında İrena’nın kurtardığı 2500 çocuktan biri olan Elzbieta Eicowska bir konuşmasında İrena için “O sadece bizleri değil, çocuklarımızı, torunlarımızı ve gelecek nesillerimizi kurtarmış oldu” dedi.

Ben normal olanı yaptım. Daha fazlasını yapabilirdim. Bu pişmanlık beni ölene kadar takip edecek”

2007 yılında bir televizyon kanalı ile yaptığı röportajında insanlığa son nasihatini etti;

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra insanlığın bazı şeylerin farkına vardığını ve bir daha asla yaşanmayacağını düşünmüştük. Oysa hiçbir şeyin farkına varılmamış. Din, etnik köken ve milliyetlere dayalı savaşlar hâlâ devam ediyor. Ancak her şey farklı olabilir; yeter ki sevgi, alçakgönüllülük ve hoşgörü bizlerle olsun”.

İrena Sendlerova, 12 Mayıs 2008 tarihinde, 98 yaşında Varşova’da öldü.

4

İYİ/İYİLİK ÜZERİNE TAVSİYE KİTAP

CESUR YENİ DÜNYA -Aldous HUXLEY-

Romanın kurgusu Londra’da 26. yüzyılda geçmektedir ve distopik bir atmosfer mevcuttur. Romanda üreme teknolojisi, öjenik ve hipnopedi (uykuda öğretim) sayesinde toplum değiştirilmiştir. Aslında tanımlanan dünya bir ütopya olarak da gözükebilir, fakat ironik bir ütopya; zira insanlık sağlıklı, teknolojik açıdan gelişmiş, savaşlar ve yoksulluk yok edilmiştir; tüm ırkların eşit olduğu ve herkesin mutlak olarak mutlu olduğu bir dünya vardır. Fakat, ironik biçimde, tüm bu gelişmeler birey için çok önemli olan birçok değerin yok edilmesi, kaldırılması ile başarılmıştır; aile, kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat, din ve felsefe artık yoktur. Ayrıca salt zevki önüne gelenle seks yapmada ve uyuşturucu kullanımında bulan toplum hazcı (hedonistik) bir topluma dönüşmüştür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir