Bana yalnızlıklar içinde kalabalığı ve kalabalıklar içinde yalnızlıkları yaşatan bu dünyayı seviyorum.
Dışardan bakanlar, içine giremedikleri için bu özü sıkıcı bulabilir.
Oysa kitap okusalar, gezip – görseler, sanata ve doğaya saygıyı bilseler hayat onlar için de daha güzel olacaktır.
Fakat düşünmek, sorgulamak, yapıcı yaklaşmak ya da kısaca empati kurmak insanlara nedense zor geliyor.
“İnsanlar ekmek derdinde, açlıkla boğuşuyor.
Ali Taş sen ne diyorsun” diyenleri duyar gibiyim.
Oysa bütün insani iletişimlerde empati kurmanın ne kadar önemli olduğunu ve bunun ekonomi ile ilgisi olmadığını hemen hemen herkes bilir.
Kendi payıma düşeni de paylaşayım ki tam olsun. Bu hayatta aslında hiç kimse kaybetmez. Ya dost kazanır, ya da tecrübe..
İnsanın kötü zamanları da olur elbette.. Yüzü gülerken içine akan gözyaşları çok olur insanın.. Ama gökyüzüne akan gözyaşları bile karşılığını bulmuştur. İnsan her şeyden şikayet etmeyecek. Biraz kendine dönüp bakacak.
Bakmalı….
Dikkat ederseniz bazen bir sokak hayvanında bulursunuz vefayı, sevmeyi ve sevilmeyi….
Bazen de bir ormanda ağaçlarda kuşların sesinde…
Bizler gibi sanatçı ruha sahip insanlar her şeyin estetik tarafını düşünür.
Her zaman zorlukların geleceğini bilerek yaşarız.
O sebeple zor dönemlerimizde biz sanata, şiire, türkülere, şarkılara sığınırız.
Yolumuz ne kadar engebeli olsa da son durağın güzelliklere çıkacağına inanırız.
Sizler de sanata ve sanata dair her şeye sığınabilirsiniz.
Mesela sadece size ait bir şiir olsun….
Bu şiiri her gün okuyun ve özümseyin… Sevdiğinizle ortak bir şarkınız olsun….
Moral ve motivasyonunuzu yükseltmek için sohbet edebileceğiniz gerçek bir dostunuz olsun…. Yürüyüşe çıkın ve düşünün….
Gelecek güzel günlere inanın….
Çalışın, üretin ve paylaşın….
Hissedin ve empati kurun….
İnsanlaşma sürecine girmenin temel yolları bunlardır. Bu özellikleri kazanın….
İnsan olun…