Bir belgeselde, penguen türü kuşların birbirlerinin yuvalarından taş çaldığını görmüş ve çok gülmüştüm. Gülmüş ve şöyle düşünmüştüm;
“Kuşlar da mı!..”
İnsan var olduğu andan bu yana hırsızlık vardır. İslam inançlarına göre, Adem ile Havva’nın cennetten kovulmalarının bir nedeni de bu değil mi?
Çalan var çalmayan var kuşkusuz. Ne ki, herkes mutlaka bir şeyler çalmıştır. En azından, çocukluğunda komşunun bahçesinden erik çalmıştır ya da gençliğinde bir kalp çalmıştır, olamaz mı yani?
Hırsızlık üstüne, çalma üstüne söylenmiş sözler aradım. Bulabildiklerimi sizlerle paylaşayım istedim. Bir gerekçem yok, art niyet aramayın lütfen, gülelim azıcık!..
“Bana bir yalancı göster, sana bir hırsız göstereyim.” (G. Herbert)
“Hırsızın da malını çalan bulunur.” (Emile Alain)
“İnsanın hırsız olup olmadığı, suç ortağına sorulmaz ki.”(C. Marlowe)
“Hırsızlar kavga ettikleri zaman, çaldıkları yere dökülür.” (Arap özdeyişi)
“Soyulduğu zaman gülen adam, hırsızdan bir şey çalmış demektir. Boş yere üzülense, kendi kendini soyar.”(W. Shakespeare)
“Bir insan aç olduğu için değil, hırsız olduğu için çalar.”(W.S.Maugham)
“Hırsız bile işini on yılda öğrenir.”(Japon Özdeyişi)
“Asılan hırsız değil, yakalanandır.” (Çek özdeyişi)
“Komşu boncuğunu çalan gece takınır.”
“Tutulmayan uğru, beyden doğru.”
“Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur.”
“Hırsıza beyler de borçlu.”
“Hırsıza kilit olmaz.”
“Hırsızlık bir ekmekten, kahpelik bir öpmekten.”
“Kırk hırsız bir çıplağı soyamamış.”
“Öksüz hırsızlığa çıkarsa ay ilk akşamdan doğar.”
“Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır.”
“Tutulmayan hırsız beyden büyüktür.”
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.”
***
Hırsız ve hırsızlık üstüne özdeyişler oldukça çok. İsterseniz bir iki de fıkra ekleyelim bunlara. Bakalım bizim mizah anlayışımızda hırsız ve hırsızlık nasıl yorumlanmış…
Köyün birine bir hırsız dadanmış. Cemaat her namaza durup imam “Allahu ekber” dediğinde, hırsız hem caminin içinde hem köyde operasyon yapıyor, eline ne geçirirse çalıp çırpıyor. Bir gün, iki gün derken köylüler bir gün hırsızı yakalar. Kendi aralarında tartışmaya başlarlar;
“Ne yapalım, nasıl bir ceza verelim?”
İhtiyar heyeti, uzun tartışmalardan sonra bir karar verir;
“Bu hırsızı camiye imam yapalım.”
Mantık şudur; imam cemaatin önünde, gözlerinin önünde olacak ve çalamayacak. Bu müthiş buluşla hırsızı imam yaparlar.
Köyden ayrılan bir vatandaş uzun süre sonra köye geri döner ve ilk karşılaştığı köylüye;
“Ya şu bizim hırsız ne yapıyor? İmam olunca uslandı mı, hırsızlıkları bitti mi?” diye de sorar. Köylü yanıtlar;
“Ne gezer! İmamlığa devam ediyor ama hırsızlığı da sürdürüyor.”
Merak eder ilk soran;
“Nasıl oluyor o?”
Köylü;
“Allah’ı var, artık çalmıyor. Hatta günde beş vakit ‘hırsızlık günahtır ey cemaat, aman ha!’ diye vaaz veriyor.”
Merakı iyice artan;
“Ee, sonra?”
Köylünün yanıtı şu olur;
“İki tane adam tuttu, onlara çaldırıyor, yine malı götürüyor.”
***
Temel’in evine hırsız girer. Bir şeyleri götüremeden yakalanır. Eve gelen polislere Temel;
“Komiserim, izin verirseniz evimizi soyan hırsızla bir noktayı görüşmek istiyorum.” der. Komiser merak eder;
“Nedir görüşmek istediğin?”
Temel yanıtlar;
“Karımın yatak odasından geçtiği halde karım uyanmamış. Bunu nasıl yaptığını bana da öğretmesini rica edeceğim.”