Hikâyeleriyle MEHMET ALİ AKYÜZ ve NİHAT ASLANYÜREK ANILDI

Kültür Kentleri Birliği Hatay İl Temsilciliğince covid-19 kısıtlamaları nedeniyle zoom uygulaması üzerinden Dünya Öykü Günü etkinliği gerçekleştirildi..
ÖZKAN BAKKAYLI
Kültür Kentleri Birliği Hatay İl Temsilciliğince covid-19 kısıtlamaları nedeniyle zoom uygulaması üzerinden Dünya Öykü Günü etkinliği gerçekleştirildi.
İki oturumla gerçekleşen etkinlikte; İzmir’den Kültür Kentleri Birliği Genel Başkanı yazar Hakkı Gümüştaş, Kocaeli’den gazeteci-yazar-şair Ruhan Odabaş, Ankara’dan Zehra Demirtaş, Mersin’den Selma Sayar, Adana’dan Dr. Mürşit Enis Akyüz ve İstanbul’dan Prof. Dr. Semir Aslanyürek ve Ümit Güzel katılım sağladı. Hatay’dan; Kültür Kentleri Birliği Hatay İl Temsilcisi Nebih Nafile, Ömer Bayraktar, Dr. Muhsin Boz, Melek Aslanyürek Akbal, Şehrazat Aslanyürek Zorlu, Mahmut Çetin Zorba, Neslihan Kanuncu Seçkin, Nadya Çapar, Sedat Doğan, Edip Nurlu, Sevim Yunus Habip, gazeteci-yazar Serpil Korkmaz, Sebahat Aslanyürek ve Onur Aslanyürek hikayeleriyle, şiirleriyle Mehmet Ali Akyüz ve Nihat Aslanyürek’i sevgiyle andılar. Merih Nafile ve Uğur Mert Yeniocak müzikte konuklara güzel dakikalar yaşattı.
DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ
Moderatörlüğünü Orhan Yenioacak’ın yaptığı etkinliğin giriş bölümünde; “14 Şubat Dünya Öykü Günü’nüz kutlu olsun! Geçtiğimiz yıl Dünya Öykü Günü’nü büyük bir coşku ile kutlamıştık. Bu yıl ise günümüz buruk geçiyor. “Yürekler Dile Geldi” ortak kitabımızın yazarlarından, dostlarımız Mehmet Ali Akyüz ve Nihat Aslanyürek’i maalesef kaybettik. Fiziksel olarak aramızda olmasalar da yazdıklarıyla, anılarıyla, duruşlarıyla onları anmaya devam edeceğiz. Bugün dostlarımızı anarken biliyoruz ki tüm evren aynı enerjiden oluşuyor ve enerjimiz evrene yayılıp onların enerjileri ile bir olacaktır. Yıldızlar yoldaşları olsun.” dedi.
Kültür Kentleri Birliği Hatay İl Temsilcisi Nebih Nafile; Sevgili Mehmet Ali Akyüz ve Nihat Aslanyürek… İkisi birbirini çok ama çok severdi. Bir gün arayla aramızdan sonsuzluğa ayrıldılar. Kim bilir, belki de şimdi yürek yüreğe vermiş bizleri dinliyorlardır. Bin selam olsun onlara. Keşke, memleketimizin her köşesinde, her saatte gerçekleşecek çeşitli etkinliklerle yürekler bahara dönüşse. Sözlerimi, bu hafta sizleri söyleşisiyle buluşturacağım kıymetli Fikret Deniz ağabeyimin bir sözüyle bitiriyorum. “Birlikte bir olmaya, beraber olmaya devam edeceğiz.”
Kültür Kentleri Birliği Genel Başkanı Hakkı Gümüştaş, katılım sağlayan tüm konukların öykü gününü kutlarken, öykünün tarihçesi ve yapısı ile ilgili paylaşımlarda bulundu.
Gazeteci yazar-şair Ruhan Odabaş; “Tüm dostlara selamlar, sevgiler, saygılar; Benim kuralımda, “keşke tanımasaydım” dediğim insanlar da var. O insanlar bende olsa da olur olmasa da türünden insanlardır. Yakın zamanda yitirdiğimiz ve kendilerini tanımaktan onur duyduğum Mehmet Ali Akyüz ve Nihat Aslanyürek “iyi ki tanımışım” dediğim insanlardandır, evet iyi ki tanımışım kendilerini. Sevgili dostum Nebih Nafile’ye borçluyum bu güzel insanları tanımayı. Yöre olarak birbirimizden uzak insanlar gibi görünürüz; ben Karadenizli, Artvinliyim, sizler Antakyalı. Ne ki, benzeyen, örtüşen çok yanımız var. Antakya’ya her gidişimde yeni ve iyi insanlar tanıdım diyebilirim. Antakya’da tanıdıklarımdan kötü olanını görmedim zaten. Mehmet Ali Akyüz ve Nihat Aslanyürek dostlarımız için de düzenlediğiniz bu anma için sizleri, emeklerinizi kutluyorum. Anıları önünde saygı ile eğiliyorum.” dedi.
PROF. DR. SEMİR ASLANYÜREK
SSCB Devlet Sinema Enstitüsü, Film Yönetmenliği Fakültesi’nde yedi yıl eğitim (lisans ve yüksek lisans) alan Senarist Yönetmen Prof. Dr. Semir Aslanyürek etkinlikte duygularını şu şekilde ifade etti; “Herkese Merhaba, Öncelikle hepinizin Öykü Gününü kutluyorum. Ayrıca bu vesileyle sevgili ağabeyim Nihat ve kuzenim Mehmet Ali için bir anma düzenlenmesi beni derinden etkiledi.
Bir gün arayla iki ağabeyimi birden kaybetmiş olmamın şokunu henüz üzerimden atamadığımı belirtmek isterim. Şu an ruhumun üçte ikisi onlarla göçmüş durumda… İkisi de çok erken gittiler, çok! Çok önemli projeleri vardı son zamanlarda konuştuğumuz. Ayrıca “Antakya’nın Görsel Tarihi” adlı projemi gerçekleştirebilmem için ikisine de çok ihtiyacım vardı. Ne var ki ikisini de çok erken kaybettik. Bundan sonra ikisi de yüreğimizde yaşayacaklar… Bu anma etkinliğini düzenleyen arkadaşlara ve özellikle Nebih Nafile kardeşime teşekkür eder, herkese saygılarımı sunarım…
AKYÜZ VE ASLANYÜREK’İN ÇOCUKLARINDAN DUYGULU ANLAR
Dr. Mürşit Enis Akyüz; Bu güzel etkinliği düzenleyen herkese çok teşekkürler. Bize bu fırsatı verdiğiniz için de teşekkürler. Nebih amca ile konuşurken de zor olacağını söylemiştim. Babamı anmak için bir fırsat olduğu için seve seve kabul ettim. Birazcık oğlu, çocukları gözünden kendinden bahsedebilirim. Çoğu zaman arkadaşlarımızın kıskandığı bir babaydı. Ne kadar şanslı olduğunuzu biliyor musunuz? derdi insanlar. Biz de bilirdik gerçekten ne kadar şanslı olduğumuzu. Normal, standart bir babadan, karakterden farklı, bizimle hep bir arkadaş olmaya çalışan, bir yandan karekter gelişimimizi yaratmaya çalışan bir babaydı. Akşam sohbetlerimiz olurdu hep. Bunu kuzenlerimizle yapardık. Emin olun kuantumdan tutun, neden var olduğumuza, son bilimsel gelişmelere kadar yeri geldiğince karşı karşıya aykırı düşünerek saatlerce tartışırdık. Bir devrimciydi babam. Bu konuda lafta değil. Benim veya herhangi birinin kendi fikirlerine karşı çıkması onu sinirlendirmekten çok, farklı bir şeyi tartıştığı için hoşuna giderdi. Bir Harbiye, Antakya aşığıydı. Hep istiyordu ki ömrünün son dönemini orada yaşıyım. Zaten son dönemde Antakya’da çalışmasının amacı oydu. Orda kalmak, orda bir bağının olmasıydı. Antakya’da yaptığı etkinliklerden gurur duyuyordu. Biz de gurur duyuyorduk. Son dönemde yoğun bakımda yatarken ben izin alamıyordum. Sağlık çalışanı olduğum için rapor aldım. Yanındaydım her gün. Bazen diyorlar, nasıl direnemedi? Aslan gibi direndi. Yoğun bakımda maske varken bile benden kitap istedi. Biz çocukken babam her eve gelişinde dolu dolu kitap alır gelirdi. Bitirirdi onları, bir daha alırdı. Yoğun bakımdayken benden kitap istedi. O halde, zar zor nefes alırken bile kitap okumaya çalıştı. Espri yapmaya devam ediyordu. Babam bize çok güzel bir miras bıraktı. Kimin hayatından geçtiyse güzel bir iz bırakarak… Bize sorgulamayı öğretti, tartışmayı öğretti. Arkasından hiçbir kötü laf ettirmedi. Teşekkür ediyorum bugün için hepinize.
Melek Aslanyürek Akbal; Böylesine anlamlı ve güzel Dünya Öykü Günü’nde babamın bir öyküsüyle olan anımı paylaşmak isterim. Lise 1. sınıftayım ve Edebiyat dersinde öğretmenim serbest konulu bir kompozisyon yazın, sınav notunuz yerine geçecek dedi. Düşün düşün bişey bulamıyorum. Eyvah dedim gitti, sıfır alacağım! Sonra babamı düşündüm şimdi nasıl üzülürdü dedim. Yazmaya bu kadar aşık bir adamın kızı bir kompozisyon dahi yazamıyor ve birden babamın sana bir öykü anlatacağım, kâğıda sen geçir dediği an geldi aklıma. Kasaca anlatayım, yıllardır bebek sahibi olmak isteyen bir anne babanın hayallerine kavuşmalarının ardından bebeklerini uyutmak için neler yaptığını anlattığı bir hikayeydi. Masallar, ninniler, masaj, sallama dandini dandini eee eee pışş pışş sanki her şey insanoğlunu uyutmak için, sonunda ebedi uyku olduğunu unutarak en büyük çabayı insanı uyutmak için verdiğimizi anlatan ve şimdi uyandıramadığımız bir nesille bir toplumla karşı karşıya kaldığımıza dair. Ben hikâyeyi uyarlayıp kompozisyonu yazdım. 100 almıştım, üstüne de haftaya öğretmenim derste kompozisyonu okuyup beni bol bol alkışlatmıştı. İşte ben, o zaman hikayeleri olan, yazabilen, yazmayı ve anlatmayı seven bir babanın nasıl bir armağan olduğunu onu ebedi uykuya uğurlayana kadar hiç unutmadım. Hep gurur duydum onunla ve güzel öyküleriyle. En büyük miras bu galiba. Babamı ve Mehmet Ali amcamızı arka arkaya kaybetmenin derin hüznünü yaşadığımız bu zamanlarda bu iki güzel sevgi ve öykü insanını böyle özel ve anlamlı bir günde anmamızı sağlayan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.
Şehrazat Aslanyürek Zorlu; Bu anlamlı günde babamın anısını yaşattığınız için çok teşekkür ederim. Benim babam yazmayı, okumayı, anlatmayı çok seven bir adamdı. En büyük hayali kitap yazmak, öykü yazmak oldu ve 2014’te Cin Kubbesi romanıyla, 2019’da da Yürekler Dile Geldi kitabındaki “Kadın İsterse” isimli öyküsüyle hayali gerçek oldu. Cin Kubbesi romanını uzun emekler sonunda bitirdiğinde mutluluğu tarifsizdi. Kitabında Defne’yi, Harbiye’yi, kendini, bizleri anlattı. Bayramlarımızı, düğünlerimizi, türkülerimizi, ninnilerimizi, oyunlarımızı, unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizi yazdı ve çok da iyi yaptı. Devrimciydi benim babam; yazdıklarıyla, babalık – dostluk anlayışıyla, karşı duruşlarıyla… Biz hep gurur duyduk böyle bir babanın evlatları olmaktan ve duymaya da devam edeceğiz. Saygımız, sevgimiz, özlemimiz sonsuz. Kitabında hayalini kurduğu Cin Kubbesindedir şimdi babam. Kıyamet Savaşında iyilerin yanında saf tutmuştur, çünkü hep iyilerin yanında olmayı seçti o. Ruhu şad olsun.
Dr. Muhsin Boz, Selma Sayar, Sevim Yunus Habip, Onur Aslanyürek, Edip Nurlu öykü örnekleriyle, Ömer Bayraktar, Ruhan Odabaş, Mahmut Çetin Zorba, Neslihan Kanuncu Seçkin, Sedat Doğan şiirleriyle etkinliğe katkı sunarken diğer konuklar duygu ve düşünceleriyle, anılarıyla sevgiyi çoğalttılar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir