Uzun süreden beri gelenekselleşen Çarşamba Toplantıları yine hiç aksamadan gerçekleşiyor. Toplantıya İzmir’in tanınmış, önde gelen iş, sanat, ticaret, siyaset kişileri katılıyor. Yıllar önce İbrahim Yüncü tarafından başlatılan Çarşamba Toplantılarına Alaattin Yüksel, İbrahim Yüncü, Kemal Tatari, Muzaffer Tunçağ, Savaş Ünlü, İbrahim Yüncü, Yılmaz Karakoyunlu, Tuncel Güloğlu, Mevlüt Taga, Ali Nail Kubalı, Ramiz Eronat, Hamdi Tanık, Ulvi Puğ, Kenan Gökdemir, Güngör Kaftancı ve daha birçok kişi katılıyor.
Toplantılarda kentin genel değerlendirilmesi yapılıyor. Bu yıl yeni bir uygulama başlatıldı toplantılarda. Her hafta bir öğrenciye burs veriliyor. Toplantıya katılanlar, her hafta belirlenen miktarda parayı vererek bursa katkıda bulunuyorlar. Konu ile ilgili konuşan İbrahim Yüncü, amacımız lafla peynir gemisi yürütmek değil, ihtiyacı olanlara katkı sağlamak. Tüm arkadaşlarımız bunu severek yapıyor. Bunun dışında birçok arkadaşımız ihtiyacı olanlara katkı sağlayıp gerekli yardımı da yapıyorlar, dedi.
Amaçlarının başka kişilere, kuruluşlara model olmak olduğunu vurguladılar. Yıllardır katılmaya çalıştığım Çarşamba grubunun yaptıkları gerçekten de model olsa ne güzel olur. Önemli olan laf olsun diye toplanıp bir şeyler yemek değil. İçmek de değil, zaten içki olayı kesinlikle yasak. İçerseniz ya benim gibi ayran içersiniz, yada kolalı içecekler… Öğle vakti bir şey içilmeyeceğinin farkında toplantıya katılanlar. İçkinin toplantıları sulandırdığını da az çok bilenlerdeniz…
Sevgili İbrahim Yüncü, çoğu kez yani her zaman toplantıyı açar. Bir toplantı başkanı seçer. Bu başkan seçilmeye çoğu kişi yok istemem dese de oy çokluğu, çoğu kez oy birliği istemiyorum, isteğine en iyi karşılıktır. O günün konusu o anda saptanır. Buna da toplantıda bulunanlar karar verir. Herkes konu hakkında düşüncelerini söyler. Düşünceler çarpışır, sonunda doğruya varılır. Her toplantıda bir şeyler öğrenmek ne güzeldir. Kenti ilgilendiren, kentin, kentlinin yararına bir şeyler üretmek ne güzeldir. Bu ve buna benzer toplantıların çoğu yere model olması çok şeyi değiştirecektir, buna yürekten inanırız. Bir de alınan kararları uygulayacak makam olmak, bunları yaşama geçirmek ne denli önemlidir bir bilseniz.
Sevgili Hekim dostumuz Prof. Dr. Çağ Çal’ın aramıza katılmasıyla burs olayı gündeme geldi. İhtiyacı olanlara yardımcı olabiliriz, yargısı ağır basınca uygulamaya başladık. Bir yıldan beri kaç öğrenci bundan yararlandı. Daha da yararlanacak… Günümüzde üç beşin hesabı yapılıyor. Yıllık harcını yatıramadığı için kayıt yaptıramayan nice öğrenciler olduğunu çok iyi biliyorum. Gecekondu semtinde çalışırken nelerle karşılaştığımı bir ben bilirim. Çoğuna da yardımcı olmanın iç huzuru yine de yetmiyor insana. Taşıma suyla nereye kadar döner değirmen. O anlık bir ihtiyacı görüyoruz. Sonrası…
Çoğu kişi hadi yine yemeye içmeye diyor, ama yediklerimizin cebimizden olduğunu düşünmüyor. Belki de düşünmek istemiyor. Bunları bizden önce düşünmesi gerekenler elbette var. Hele eğitim konusu işin içine girince ne yapacağımızı bilemiyoruz. Aynı okulda 14 yıl çalıştığım Alman Dostum Johannes, niçin para alınıyor, olmaz, derdi. Ona bir türlü anlatamazdım. Eğitimde para almanın yanlışlığını söyler, ilköğretimden başlayan üniversitede de süren para olayına aklı yatmazdı. Anlatamazdık bir türlü. Eğitimin parasız olmasını her zaman savunduk. Yıllar geçtikçe bırakın parasız olmasını katlanarak insanlara,topluma geri döndü paralı eğitim. Adı değişerek gündemde kaldı. Katkı payı oldu,şu oldu, bu oldu…
Parası olan okusun, olmayan okumasına getirildi. Eğitim, sağlık üzerinden para kazanılıyorsa, ne diyelim… İşte Çarşamba toplantılarının yarım elma gönül alma türünden, yardımlaşmasının altında yatan neden çok ihtiyacı olup da altından kalkamayanlara küçük bir destekten başak bir şey değil. Bunu bize anımsatan Çağ hocamıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Bulunduğunuz yörelerde bunu uygulamaya ne dersiniz…