Hataylılar Deprem’i masaya yatırdı!

HABER MERKEZİ

Hatay Ayağa Kalkıyor Kent Meclisi 6-20 Şubat depremlerini anma programı kapsamında Hatay Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMO) toplantı salonunda ‘’Deprem, Yaşama Güvenle Başlamak ve Şehircilik/ Birinci Yılda Ne Kadar Yol Aldık?’’ konulu panel gerçekleştirildi.

Panelin konuşmacıları: İnşaat Mühendisi Mehmet Nuray Aydınoğlu, Halk Sağlığı Uzmanı Tacettin İnandı, Şehir Plancıları Hatay İl Temsilcisi ve HAMOK Dönem Sözcüsü Serkan Koç, Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, Avukat Ecevit Alkan yer aldı.

Neval Oğan Balkız’ın yönetimindeki panel, kentte yaşanan acıların ortaklaştırılarak gelecek nesillere aktarılmasını ve bu acıların bir hafıza olarak kalmasını sağlamayı amaçladıklarını ifade etti. Balkız, katılımcılarla birlikte insan odaklı bir kent vizyonunu hayata geçirmenin yollarını aradılar. Kentin alt ve üst yapısının, sadece bir yaşam alanı değil aynı zamanda yaşam güvenliği sağlayan bir yapıya nasıl dönüştürülebileceği üzerine önemli tartışmalar gerçekleşti.

Balkız’ın önderliğindeki panel, kentin kültürel, sosyal ve ekonomik değerlerini eşit bir şekilde paylaşılmasını sağlayacak bir düzenin nasıl kurulabileceğini ele alındı. Kentin her kesiminden insanın bu değerlere eşit katılımını sağlayacak bir kent sosyolojisinin nasıl inşa edilebileceği üzerine fikir alışverişinde bulunuldu.

İnşaat Mühendisi Aydınoğlu, Hatay depreminde mühendis hatalarının ve eksikliklerinin de önemli bir rol oynadığını belirterek, özellikle mimarlık ve mühendislik alanında mesleki yeterlilik, sorunun çözülemediğini, deprem dirençli yapı sistemi için yeterli yetkin mühendislik ve müteahhit sayısına sahip olmadığımızı vurguladı. Mikro bölgelendirme planları yapılmadan inşaat yapılmaması gerektiğinin altını çizdi. Yapı denetimin uygulanmadığını, inşaat ve proje denetimi olarak gerçekleştirilmediğini, kağıt üzerinde kaldığını belirtti.

Kalite, ehil insanların sorunudur derken mühendislik ve mimarlık eğitiminin de çıkmazda olduğunu vurguladı. Yapılması gerekenlere ilişkin önerilerini paylaştı. Taşıyıcı sistem proje onay sürecinde depreme dayanıklı bina projelerinin İnşaat Mühendisleri Odasının (IMO) görevlendireceği uzman mühendisler tarafından incelenmesinin ve uygun görülmeyen projelerin HBB tarafından onay verilmemesinin yaşamsal önemini vurguladı.

Halk Sağlığı Uzmanı Tacettin İnandı ise, depremin her zaman bir afete yaratmadığı, sosyal, siyasal ve kültürel, yönetsel nedenlerle afete dönüşmekte olduğunu belirtti. ‘’Afete Dirençli Bir Toplum’’ yaratarak bu tür afetlerin önüne geçilebileceğini belirten İnandı, bunun için gerekli dayanışma modelleri örgütlemenin önemli olduğunu vurguladı. Afet yönetimini öncesinde riski azaltmak sonrasında da acil müdahale ve kurtarma, inşa süreci olarak eksiksiz bir planlamayla örgütlemek gerektiğini belirtti. Bu sorunların Hatay’ın kaynaklarının doğru ve verimli kullanılmasıyla çözülebileceğini ve bunun içinde birlikte çalışmanın zorunlu olduğunu belirtti.

Şehir Plancıları Odası Hatay İl Temsilcisi ve HAMOK Dönem Sözcüsü Serkan Koç ise konuşmasında ‘’yaşadığımız afet değil ihmaller zinciri olduğunu belirtti. Hatay’ın il ve ilçe belediyeler sınırları dahilinde rezerv alan ve riskli alan ilan edilmiş yerleri, tarımsal sit alanlarını belirterek, bütünsel bir şehir anlayışının yapılmamış olduğunun ifade etti. Bütünsel yaklaşım anlayışının eksikliğinin yarattığı sorunları ve yaşadığımız sorunların bu anlayıştan kaynaklandığını belirtti.

Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, yaşanan depremin aynı zamanda bir ekolojik felaket yarattığını Antakya’nın ve diğer ilçelerin moloz döküm alanına dönüştüğünü, yıkımların, moloz kaldırmanın, depolamanın mevzuata aykırı bir şekilde yapıldığını yoğun bir şekilde ağaç kesimlerinin geçekleştiğini ifade etti. Otuz beşe yakın taş ve maden ocağı lisansı verildiğini belirten Karasu, çevresel yıkımın toprak, su, hava kirliliğinin hepimiz için çok büyük risk haline getirdiğini ifade etti.

Panelde Hukuk alanındaki sorunlar için konuşma yapan Avukat Ecevit Alkan, süreçte yaşanan mağduriyetlere karşı hukuksal yollara başvurmanın pahalı bir hale gelmiş olmasının, fiili bir engel oluşturduğunun aktardı. Az sayıda dava açılmış olduğunu aktaran Alkan, ‘’insanların yaşadıkları travmaları henüz çok ağır yaşamakta olduklarını’’ bunun bir uyuşma yarattığını ifade etti. Avukatların dahi henüz hukuksal mekanizmaları etkili bir şekilde kullanmaya başlamadıklarını dile getirdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir