HABER MERKEZİ
Felaketin derinden net hissedildiği Güneydoğu hattı üzerindeki istasyon kayıtlarına işaret eden deprem uzmanı Prof. Dr. Kemal Beyen, ön görülemeyen şiddeti net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.
Hatay’ın İskenderun ilçesinde Ticaret ve Sanayi Odasında İnşaat Mühendisleri Odası Temsilciliğinin düzenlediği seminere katılan Kocaeli Üniversitesi Deprem Mühendisi Uzman Prof. Dr. Kemal Beyen, depremin şiddetiyle ilgili birbirinden ilginç verileri kamuoyu ile paylaştı.
Depremin şiddetiyle ilgili verileri kaydeden istasyonun kayıtlarına işaret eden Deprem Uzmanı Prof. Dr. Kemal Beyen “Bizim istasyon kayıtlarımız var. Güneydoğu fay hattının üstünde, yüz küsür deprem istasyonu var. Bunların bir kısmı da yakın alan, deprem olduktan sonra yakın alan kayıtları olduğunu anladık. Önceden depremin nerede olacağını tahmin edemiyorduk, çünkü fay hattı uzuyor gidiyor. Neticede toplam 410 km yol kırıldı, üçlü parçalı kırılma oldu.
Elbistan depremi eklendi. Ortaya büyük enerji çıktı. Bunların bir kısmı kırılım hattı üstündeki istasyonlardı, bunlar yakın olan kayıtlarını aldılar ve oldukça da katkı verecek veriler elimize gelmiş oldu” dedi.
Yakın alan verilerinin içerisine bakıldığı zaman bazı istasyonların yönetmeliği, kat be kat geçen değerlerde depremleri kaydettiği görebildiklerini ifade eden Prof. Dr. Beyen “Biraz 40-50 kilometre ilerisinde kalan istasyonları, yönetmeliğin önerdiği, mühendise; ‘şunu kullan, yapını bununla tasarla’ dediği bilgilerin içinde kalan değerler yakaladılar. Ama Bizim burada büyük hasarlara yol açan, bazı bölgelerdeki depremlerin facia derecesinde, felaket derecesi de çok büyük olması, bunları öngöremedi. Bizim yönetmediğimiz can güvenliği garanti altına alan, deprem düzeyi ikiyi mühendise öneriyor. Önermiyor yani, onu Amir hükmünde uygulaması için istiyor. 475 yılda bir olan, %10 rastlamaya imkânı var. %90’da bu depreme o bina 50 yıllık ekonomik ömrü içinde yakalanamayabilir. Öyle baktığımız zaman bu depremleri dahi yakalanan bir sürü istasyon var. Onlar da hakikaten o değerleri yakalayamadı, yani o değerler sınırlarda kalıyor” diye konuştu.
Depremin şiddetiyle ilgili alınan verilerin bir kısmında altta kaldığını aktaran Prof. Dr. Beyen “…Ve biz bir de bu depremleri sünek davranış için modellediğimizde elastiki azaltma katsayılarına bölerek kullanıyoruz. Hesaplarda sürek hesap yaptırıyoruz. Bu sünek hesabı içinde binalar, ‘sünek davranacak şekilde tasarlanmıştır’ diyoruz. Ama o sünekliliği aşan çok büyük, yakın alanlar ötürü atımlar oldu ve atımlar sürekliğin yerine, vazifesini yerine getirmesi fırsat vermedi. Statik ofsetler oluştu yakın alanlarda, o yüzden bu binaların ki, bunların çoğu yeni binalar. O binalar o sünekliğin beklendiği istikametteki depremlerden, yönetmeliğin önerdiği değerlerin çok üstünde depremlerle karşılaştık. Pekiştirebilirdi ama olabilirliği olasılığı %2, %98 deprem düzeyi bir olmayacak! Yüzde 2 için o yatırımı yapar mısın? Oradaki halkının ekonomisidir. Yani orada devlet buraya el atsa Evet, Ama bu halk kendi cebinden yapısına harcayarak %2 olma ihtimali %98 olmayacak, bir hikaye için o parayı harcar mı? Oradaki soru bu ekonomik sorudur ve oradaki deprem de sismik tehlike haritalarına göre bir (Y)’ye kadar deprem olacak, bu yatırımı yaparsan 1-Y’ye kadar olacak. Bu yatırım yaparsan 1-Y’ye kadar olacak. yani yapılanı güçlendirirsin 1-Y, ama bazı istasyonlarda 2-2,5 değerlere çıkıldı. O zaman bunun orada, tutmayacağı anlaşılıyor. Beklentideki tutarlılık olmadı. Yani mühendise önerilen rakamların çok çok üstünde çıktı” şeklinde konuştu.
Genelleme yapılması için hazırlık olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Beyen şunları söyledi: “Yani en çarpıcı özelliği İstanbul’dur, İstanbul’da milyonlara varan Yapı stoku var. Hepsi de büyük bir kısmı da eski yapı. Eski yapıların bir kere önerdiği tasarım spektrum değerleri tasarım için mühendise verilen tasarım Spektrum değerleri 4-5 katı aşıldı, eğer bu depremle mukayese edersek. Tabii bu deprem, bu coğrafyanın depremiydi. O deprem orada olur mu, onu bilemiyorum. Ama deprem onu bilemiyoruz. Mesela yönetmek diyor ki DD-1 al kullan diyor. Hani riskli, orada da 1-Y’ye kadar kullanabilecek, orada da aşılacaksa, o zaman aynı felaketler orada da olacak! Ama aşınmayacaksa 1-Y’yi yapının yerebilmesi çok zor. Orada yeni elimize akan bilgilere göre yönetmelikler bir daha elden, gözden geçirilecek”
Etrafından fay geçen sistemlerin olduğu şehirler, Kahramanmaraş, şehrin içinde dahi fayların geçtiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Beyen “Mücavir alanların değil, şehir merkezlerinin yerleşimlerin olduğu yerlerden bile geçiyor. Diğer Adıyaman, Malatya’nın etrafı böyle, Hatay İskenderun, Antakya buraları hepsinin şehirlerin içinde duruyor faylar. Buraların tekrar, bu riski karşılayacak şekilde tasarımı için, bir özel parametreyle, bunları güçlendirilmesi gerekiyor. Eski taslakta, taslak ve yönetmeliğimiz vardı, 2018’de, orada faya uzaklık mesafesi olarak bir değer verilmişti. 15-20 kilometre içinde kalıyorsa 25 Km’ye kadar tamamı 1.2 katı artırılıyordu. 25 km’de de bire iniyor ama yaklaştıkça da 1.2 kat artıyordu. Diyelim ki o da iptal edilmeseydi o taslak da kalsaydı, o bile yani karşılayamayacak o büyüklükleri” diye konuştu.