Halide Onbaşı!

HABER MERKEZİ

Türk edebiyatının önemli yazarlarından olan Halide Edib Adıvar,1884yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlköğrenimini özel dersler alarak tamamladıktan sonra Üsküdar Amerikan Koleji’ne gitti. Küçük yaşlardan itibaren İngilizce dersi aldı. İlk çeviri kitabı “Ana” 1897 yılında yayımlandı.

Üsküdar Amerikan Koleji’nden mezun olduktan sonra çeşitli eserlerin çevirisini yaptı. İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte kadın hakları konusunda yazılar yazdı. İlk yazısı, “Tanin” adlı gazetede yayımlandı.

Bir dönem öğretmenlik ve müfettişlik görevlerinde bulundu. Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin (Kadınları Yükseltme Derneği)kurucularından biri oldu.

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini protesto etmek için düzenlenen Fatih, Beşiktaş, Kadıköy ve Sultanahmet mitinglerinde yaptığı ateşli konuşmalarla dikkat çekti.

Mili Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya gitti. İngilizlerin İstanbul’u işgal etmesi üzerine İstanbul Hükümeti tarafından idama mahkûm edildi. Kurtuluş Savaşı sırasında cephede görev yapan Halide Edib’e; Sakarya Savaşı’nda Onbaşı, İzmir’in kurtuluşunun ardından da başçavuş rütbesi verildi.

Cumhuriyetin ilanından sonra yurtdışına giderek 14 yıl İngiltere ve Fransa’da kaldı. 1939 yılında Türkiye’ye döndü ve İstanbul Üniversitesi’nde görev yapmaya başladı. 1950 yılında Demokrat Parti’den İzmir Milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. Halide Edip Adıvar, 9 Ocak 1964 tarihinde hayatını kaybetti.

HALİDE EDİP ADIVAR’IN ESERLERİ

Roman; “Vurun Kahpeye, Handan, Ateşten Gömlek, Sinekli Bakkal, Tatarcık, Yeni Turan, Raik’in Annesi, Seviyye Talip”

Hikâye; “İzmir’den Bursa’ya, Dağa Çıkan Kurt, Harap Mabetler, Anı, Türkün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev”

Oyun; “Maske ve Ruh”

Halide Edib Adıvar’ın en ünlü romanı “Sinekli Bakkal”dır. Roman, Paris’te yazılmış ve 1935’te Londra’da “The Clown and His Daughter (Soytarı ile Kızı)” adıyla yayımlanmıştır. Türkiye’de ise 1935-36 yılları arasında Haber gazetesinde “Sinekli Bakkal” adıyla tefrika edilmiştir.

SİNEKLİ BAKKAL ROMANININ KONUSU

Sinekli Bakkal romanı yobaz bir anne ve soytarı bir babadan dünyaya gelen Rabia adındaki güzel sesi ile meşhur olacak bir kızın Doğu ve Batı kültürlerinin arasında ideal Türk kadınının nasıl olması gerektiğini konu alır. Din eğitimini küçük yaşta dedesinden alan Rabia, güzel sesi ile daha yüksek zümrelerin arasına katılır ve batı medeniyeti ile ilk etkileşimini burada yaşar. Roman bir karakterin hayat hikayesini anlatmak yerine karakterler üzerinden anlatmak istediği konuyu aktarır.

SİNEKLİ BAKKAL ROMANININ TEMASI

Sinekli Bakkal romanında tema Doğu-Batı çatışmasıdır. Evlilik, sınıf farklılıkları gibi temalara değinilse de romanda asıl işlenen tema Doğu kültüründen uzaklaşmadan Batı kültürünün faydalı olan özelliklerini alabilmektir. Sinekli Bakkal romanının başkahramanı Rabia da bunu en mükemmel şekilde başararak Doğu ve Batının mükemmel bir sentezini kendisinde toplamıştır.

SİNEKLİ BAKKAL ROMANININ ÖZETİ

Olayların başladığı Sinekli Bakkal Sokağı, mahallenin merkezi bir konumundadır. Mahalle imamı Hacı İlhami’nin Emine adında bir kızı vardır. Emine ve mahallenin sakinlerinden olan Kız Tevfik, çocukluklarından bu yana birbirlerini sevmektedir. Emine’nin evlenme yaşı geldiğinde Tevfik ile evlenmek için kaçar ve diğer mahallenin imamına nikahlarını kıydırırlar. Emine babası tarafından koyu bir dinci olarak yetiştirilir. Bu yüzden ortaoyunu, zennelik, karagöz oynatmak gibi eğlence işleri ile uğraşan, şen şakrak ve her şeyi alaya alabilecek bir kişiliğe sahip Tevfik’e, evlenmek için bu işleri bırakmasını şart koşar. Tevfik mesleğini bırakıp ailesinden miras kalan bakkalı işleterek geçimini sağlayacağına söz verir. Evini terk eden Emine’yi babası mahallelinin içinde evlatlıktan reddeder. Tevfik, söz verdiği gibi bakkallık yapmaya başlasa da kısa sürede bu işten sıkılır ve bakkalı ihmal etmeye başlar. Tevfik’in ihmalkarlığında bakkaldaki ürünler bayatlar, bakkalın içi temizlenmediği için pis bir yer haline gelir. Gün geçtikçe Tevfik’in müşterileri dükkana uğramaz olur. Müşterilerin azaldığını anlayan Emine, bakkala el koyar ve işleri kendi kontrolüne alır. Kocası Tevfik, bakkalın çırağı durumuna düşer. Emine’nin idare ettiği bakkal yeniden düzene girer ve müşterileri tekrar artar. Emine, bakkalı idare ederken artık Tevfik’in işgüzarlıklarına dayanamaz ve Tevfik’i kovar. Evden kovulan Tevfik, sarhoş bir şekilde mahalleye rahatsızlık vermeye başlar. Mahalleli ve Emine’nin şikayeti üzerine Tevfik tutuklanır ve Gelibolu’ya sürgün edilir. Emine, hamiledir. Tevfik’ten ayrılır ancak karnında Tevfik’in çocuğunu taşımaktadır. Bir kız çocuğu olur. Kızın adını Rabia koyar. Tevfik’ten ayrıldığı içinde Babası İmam İlhami ile arası düzelir ve baba evine döner. Babası ve Emine, büyümekte olan Rabia’nın güzel bir sesi olduğunu fark eder. Bunun üzerine İmam İlhami, Rabia’yı hafız olarak yetiştirmeye başlar. Rabia’nın güzel sesi İstanbul’da çok çabuk duyulur. Birçok Kur’an dinletisine Rabia davet edilir. Birçok insan onu dinlemek için camilere ve mukavele yerlerine doluşur. Rabia’nın ünü, Zaptiye Nazırı Selim Paşa’nın eşi Sabiha Hanım tarafından duyulur. Rabia’yı dinlemek isteyen Sabiha Hanım, Rabia’yı Kur’an okuması için konağına davet eder.

Selim Paşa ve Sabiha Hanım, Rabia’nın sesine hayran kalır. Sabiha Hanım, Rabia’nın tüm eğitimini konakta almasını teklif eder. Dedesi İmam İlhami, teklifi hemen kabul eder. Rabia gündüzleri Selim Paşa’nın konağında Vehbi Dede’den musiki ve Peregrini’den Batı müzikleri ile ilgili ders alır. Akşamları ise Selim Paşa’nın adamlarının gözetiminde evine gönderilir. Rabia, ders sonrası evine döndüğü bir gün Babası Tevfik’in evinin ışıklarının açık olduğunu fark eder. Bundan olaydan sonra dedesi ve annesinin yerine babasının yanında kalmaya başlar.

Bu arada Padişah’ın gözüne girmek için hiçbir şeyden çekinmeyen Selim Paşa, oğlu Hilmi’yi Şam’a gönderdikten sonra pişmanlık duymaya başlar. Kendi içindeki iç hesaplaşması sonucu görevinden istifa eder.

1908 yılında Meşrutiyet’in ilanı ile ülkedeki her şey değişir. Padişah taraftarı olan herkes yeni düzende kendilerine bir mevki kapmak için çabalamaya başlar. II. Abdülhamit döneminde sürgün edilen herkes geri döner. Dönenler arasında Kız Tevfik’te vardır. Vapurdan indiği anda omuzlara alınan Kız Tevfik neye uğradığını şaşırır. Tüm mahalle Tevfik’i karşılamaya geliştir. Vatan haini olarak sürülenler şimdi bir kahraman olarak karşılanmaktadır. Tevfik’i omuzlarına alan kişiler Tevfik’e işkence eden kişilerdir. Kız Tevfik, dede olduğu haberini damadı Osman ve Vehbi Dede’den alır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir