Güzellikleri yok ediyoruz!

Size bir şehrin güzelliklerini anlatmaya kalksam, o şehri güzel yapan ne olduğunu nasıl anlarsınız?

Şehrin barındırdığı tarihi doku mu? Sahip olduğu doğal güzellikler mi? Tarihi mekânları mı? Lezzetli yemekleri mi?

İçindeki huzur mu? Orada yaşayanlar mı?

Sahi, ne bir şehri güzel yapan?

Habib-i Neccar mı, St. Pierre Kilisesi mi, Hz. Hıdır A.S. mı, Musa Ağacı mı, Simon Manastırı mı?

Gastromi şehir olması mı?

3 semavi dine mensup insanların huzur içerisinde yaşaması mı?

Çarşı pazarı mı bir şehri güzel yapan?

Merak ediyorum, bir şehri güzelleştiren şey; sadece bu saydıklarımdan biri mi? Yoksa hepsi mi?

Bu şehir hakikaten büyüleyici şehir!

Hatay geçmişe dair ciddi izler taşıyan bir şehir. Ama hepsi bu değil tabii…

Şehir, tarih boyunca da farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Tam anlamıyla bir açıkhava müzesi hüviyetinde.

Ama şu ana kadar ciddi mesafe alamamış, hak ettiği ilgiyi görmemiş.

Son dönemlerde tarihi evlerde yapılan onarımlar ile bir nebze olsun şehir ayağa kaldırılmak istense de yeterli mi değil!

Restore etmek falan güzel ama yine de bunları dünyaya tanıtmadan olmaz..

Hatay çok hızlı ve hormonlu büyümenin sancılarını yaşıyor.

Bu da “Yeşil Hatayanlayışını zedeledi tabii..

Tabiri caizse Hatay betonlaştı. Her taraf beton yığınına döndü..

Nefes alacak yerimiz neredeyse kalmadı!..

Şehrin en güzel yerlerini yıkıyoruz, yerine beton dikiyoruz..

Evet… Gerçekten ciddi yıkımlar yapıyoruz.

Bu şehirde yaşayanlar yeşilin ve tarihi zenginliğin giderek kaybolduğundan yakınıyor.

Çünkü bizde hep eskiyi yıkıp yeniyi yapmak gibi bir hastalık var.

Hatay’da çok arabesk bir imar gelişimi söz konusu...

‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında belki de şehrin önemli binaları yıkıldı, yerine son derece estetik olmayan binalar inşa edildi.

İçim ağlıyor güzelim şehrin içine edildikçe..

Bu şehrin güzelliklerini anlatmakla bitmez ama..

Biz bu güzellikleri yok etmeye devam ediyoruz..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir