“Güneşin Gölgesinde Üşüyenler”

Sırtındaki birkaç milyar insanı, yorgun argın ve isteksizce taşımaya devam eden dünya” şimdilerde insanlığın mücadele ettiği korona virüs belası ile “insanların her geçen gün artan telaşlarını” aynı ritimde taşıyarak dönmeye devam ediyor.

İnsan, güneşin gölgesinde üşür mü? Yaz sıcağına rağmen üşüyorsa bir derdi, içine gömdüğü anlatamadıkları vardır. Umudunu tamamen kaybetmiştir. Yazılarımı okuyan kıymetli okurlarım beni bilirler, düz yazılarıma şiir kondurmayı çok severim. Roman okuma alışkanlığım diğer türlere göre azdır. Adıyaman doğumlu, Antalya’da yaşayan yazar dostum Yılmaz Bozan’dan iki kitap tarafıma gönderilmişti. Son Nefeste Aşk ve Güneşin Gölgesinde Üşüyenler adlı iki roman kitabı. Doğrusu, kitaplar bana ulaşır ulaşmaz daha okumadan yüreğime bir sıcaklık düşürmüşlerdi. Özellikle “Güneşin Gölgesinde Üşüyenler” adlı kitap daha çok dikkatimi çekmişti. Rahat rahat okumak için uygun zamanı kolluyordum, bu yüzden sürekli yanımda taşıdığım çantamdaydı. Eve geldiğimde elimin altındaydı. Birincil derecede okulum, ailem, öğrencilerim, haftada üç canlı şiir ve türkü programı, hafta sonunda Yeşil Bahçe kafede canlı müzik programım derken her yeni başlayan günden birkaç saat ödünç alarak zamanı birbirine bağlıyordum.

24 Kasım 2021, dünya insanını etkisi altına alan korona virüs belasına vücudum yenik düştü ve test sonucum bu yılın öğretmenler günü armağanı olarak pozitif çıkmıştı. Karantina günlerim başlamıştı… Yazar Ayla İzgi’nin bir sözünü okudum; Yalnızlık “mecburiyetten” olursa dayanılmaz bir acı “tercih etmekten” olursa, sonsuz bir huzur verir… Doğrusu tercih etmedim, ama öyle huzurluyum ki. Yolculuğa çıkar gibi yanıma bu sefer bir iki kitap değil bolca kitap aldım. Bağlamam ve türkü dosyam yanımda, daha ne olsun. Kıymetli eşim, oğlum Ekin ve yürekten eşlik eden dostlarımızla karantina günlerimiz başladı.

Ne çok şey birikmiş yüreğimde… Yirmi beşinci saat de yetmiyor. Aç kalmış bir çocuğun iştahıyla kitap okuyor, susamış bir insan gibi türkü okuyorum her fırsatta. Yüreğime iz bırakmış türküleri repertuvarıma ekliyorum. Zaman yine de yetmiyor.

Çoktandır okumak için uygun fırsat kolladığım an gelmişti. Yılmaz Bozan dostumun kitabını ilgiyle okumak üzere elime aldım ve ilk bölümün sonuna kadar soluksuz okudum. Kahvem soğumuştu. Caddeler, sokaklar, karakterler öyle ustaca anlatılmış ki. Kitap okuyan, insanı gözünden tanıyan, anlayan kaç Delal Usta var diyeceğim ama yazımın sonunda dikkatinizi tekrar Delal Usta’ya çekeceğim. Romanı okurken, muhteşem bir film izler tadında her cümlesinde ayrı bir sahneyi yaşıyorsunuz. Dil ve akıcılık mükemmel. Yazar dostum Yılmaz Bozan’ı kutluyorum. Okuma kültürümde yarım kalan roman okumayı yaşattığı ve toplumsal yaralara, acılara ustaca değindiği için.

Güneşin Gölgesinde Üşüyenler” romanının içeriğine pek dalmak istemiyorum. Çünkü okurlarımın bu kitabı temin edip okumalarını öneriyorum. Etrafımızda, okulda, iş yerinde ve nefes aldığımız her yerde güneşi solduranların varlığını hissedecekler. Aynı dünyada, evrende yaşadığımız için tiksinecekleri duyguları yaşayacaklar.

Sevgi çok değerli bir şeydi ve mutlaka hak edene verilmesi gerekirdi.” Olcayto, Delal Usta, Umut, Kader ve daha niceleri sevgiyi hak edenlerden. “Büyüklerin işlediği suçların ilk kurbanları her zaman çocuklar olmuştur.” Büyük bir gizlilik ve titizlikle dünyaya gelen çocuğun annesinden süt emdiği anda romanın ilerleyen bir yerinde tekrar karşıma çıkacağını tahmin etmiştim. Ancak Delal Usta? Yaşamın geri kalan kısmında bu kadar babacan, güvenilir ve üstelik katil olacağını hiç düşünmemiştim.

Hayat, yüreği tam insanlara yarım şarkılar söyletiyor.” Kitabın her bir bölümünde ustalıkla dizilmiş öyle cümleler, öyle şiir dizleri var ki, yüreğinizde sevgiye dair biraz daha yer açtırıyor, yaşamı sorgulatıyor.

Yazar Yılmaz Bozan dostumu bu güzel çalışmasından dolayı bir kez daha kutluyorum. Yeni kitaplarla buluşmak dileğim ile…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir