METİN DİNGİL
İlimizin başarılı doktorlarından Prof. Dr. Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Tülin Durgun Yetim ve Dr. AIA Bütüncül Tıp Uzmanı Alican Gündüz, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirdikleri geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini gazetemizle paylaştılar.
Prof. Dr. Tülin Durgun Yetim, beraberinde Dr. AIA Bütüncül Tıp Uzmanı Alican Gündüz ile birlikte 15 dakika süren kısa süreli operasyonu uygulamalı olarak objektiflerimize sunarak, şu bilgileri verdiler:
“Mezoterapi; vitamin, mineral, protein, enzim, hormon ve diğer biyoaktif maddelerin deri altına enjekte edilerek bazı rahatsızlıkların tedavi edilmesi yöntemidir. Mezoterapi, genellikle deri altına enjeksiyon şeklinde veya bazı özel mikroenjeksiyon teknikleri kullanılarak uygulanır.
Cilt Yenileme
Anti-Aging (Yaşlanma Karşıtı)
Bölgesel Zayıflama
Selülit
Çatlaklar (Doğum Sonrası, Kilo Alıp-Verme…)
Cilt Lekeleri
Yara İzleri
Saç Tedavisi
Akut ve Kronik Ağrı
Spor Yaralanmaları
ve çeşitli deri hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Mezoterapi deri altındaki kolajen ve elastin gibi etkenleri uyararak etkisini gösterir. Bu şekilde o bölgedeki kan dolaşımı, lenfatik dolaşım ve immün cevap düzenlenir.
Mezoterapinin Önemi Nedir ?
Mezoterapi Uygulaması sayesinde insanlara Cilt Yenilenmesi sağlanır. Deri altı dokunun iyileştirilmesini ve bu sayede gevşeyen dokuların tekrar eski sıkılığını kazanarak gençleşmenizi sağlayacaktır.
Uyarılan bu etmenler Mezoterapi uyguladığımız cilt bölgesinde kan dolaşımını hızlandırarak bağışıklık cevabını ve lenfatik sistemdeki dolaşımın düzenlenmesini sağlar. Tüm bunlar ise cilt yenilenmesini tekrar yeniden başlatmış olacaktır.
Cildi tazeleyen Mezoterapi Uygulaması kişiden kişiye, almış olduğunuz seans miktarına ve cildinize enjekte edilecek olan etkenlerin doğru ölçülerde uygulanması gibi değişkenlere bağlı olarak tedavinin başarı oranları değişkenlik gösterebilmektedir.
Mezoterapinin Özellikleri Nelerdir?
Mezoterapi Uygulaması içerisinde az sayıdaki ilaçlar mikroenjeksiyon adı verilen yöntem ile doğrudan sorunlu bölgeye cilt altına uygulanır. Bu sayede ilgili sorunun çözülmesi ile tedavi başarıyla sağlanmış olur.
PRP (Platelet rich plasma) kişinin vücudundan küçük bir miktar kan alındıktan sonra kanın özel bir işlem ile plazmasının ayrıştırılarak, vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir.
PRP tedavisi nasıl yapılır?
Tamamlanması yaklaşık 30-40 dakika süren PRP terapisi, hastanın kanının bir tüpte toplanmasıyla başlar. Trombosit bakımından zengin plazma, tam kanın diğer bileşenlerinden santrifüj yöntemi ile ayrılarak kullanılır. Çünkü trombositler, yaralı dokuları onarmak için gerekli olan büyüme faktörleri için doğal bir rezervuar görevi görür. Trombositlerin salgıladığı büyüme faktörleri, kolajen üretimini ve tendon kök hücrelerinde gen ve protein ekspresyonunu artırarak doku iyileşmesini uyarır. Bu büyüme faktörleri ayrıca kan akımını hızlandırır ve kıkırdakların daha sert ve esnek hale gelmesini sağlar.
PRP enjeksiyonları farklı şekillerde yapılabilir. Örneğin saç dökülmesi için kafa derisine enjeksiyon yapılmadan önce gerekli görülürse lokal bir uyuşturucu solüsyonu olan lidokain uygulanır. Bunun için tedavi seansına biraz erken gelinmesi gerekebilir. Genellikle enjeksiyona bağlı ağrıyı azaltmak için PRP ile bir lokal anestezik ilaç karıştırılır. Bazen cerrahi işlemle birlikte PRP enjeksiyonu yapılabilir.
PRP neden uygulanır?
PRP iyileşmeyi hızlandırmak ve iltihaplanmayı azaltmak için kullanılır. Saç büyümesini teşvik etme, cilt gençleştirme, yumuşak doku iyileşmesini hızlandırma gibi çeşitli nedenlerden dolayı trombosit bakımından zengin plazma terapisi veya PRP enjeksiyonları kullanılabilir. Trombosit aktivasyonu, vücudun doğal iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar ve PRP ile bol miktarda trombosit hedef bölgeye enjekte edilir.
Kişinin kendi kanından elde edilen maddeyle uygulandığından ciddi yan etkilere neden olmaması PRP’nin uygulanabilirliğini artırır. Bununla birlikte yapılan bilimsel araştırmalara göre, henüz yeni bir tedavi yöntemi olması nedeniyle, PRP’nin sağladığı faydalar kesin olarak kanıtlanamamıştır.
PRP kullanım alanları nelerdir?
Bir dizi durum ve rahatsızlığın tedavisinde PRP enjeksiyonları kullanılır. PRP’nin en sık tercih edildiği alanlar arasında şunlar sayılabilir;
Saç dökülmesi: Saç büyümesini teşvik etmek ve saç dökülmesini önlemek için kafa derisine PRP enjeksiyonları yapılabilir. Yapılan araştırmalara göre, PRP enjeksiyonlarının, erkek tipi kellik olarak da bilinen androjenik alopesi tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle erkeklerde görülen genetik kökenli saç dökülmelerinde yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilir. PRP, saç mezoterapisi ile kombine edilerek de uygulanabilir.
Tendon yaralanmaları: Kasları kemiğe bağlayan sert, kalın doku bantlarına tendon denir. Genellikle tendonların yaralanma sonrası iyileşmeleri yavaştır. Tenisçi dirseği, ayak bileğinde aşil tendiniti veya dizdeki patellar tendonda ağrı ya da iltihap gibi kronik tendon problemlerini tedavi etmek için PRP enjeksiyonları kullanılabilir.
Ameliyat sonrası onarım: Bazen ameliyattan sonra omuzdaki rotator manşet tendonu gibi yırtık bir tendonu veya ligamentleri onarmak için PRP enjeksiyonları kullanılır.
Osteoartrit (Kireçlenme): PRP osteoartriti olan hastaların diz, kalça gibi eklemlerine enjekte edilir. Yapılan az sayıda çalışmaya göre PRP enjeksiyonlarının osteoartrit tedavisinde hyaluronik asit enjeksiyonlarından daha etkili olduğu saptanmıştır.
Cilt Gençleştirme: Yaşın ilerlemesi ve çevresel faktörlerin etkisiyle ciltte ortaya çıkan yaşlanma belirtileri için PRP enjeksiyonları kullanılabilir. Uygulama ile cilt elastikiyetinde artma, kırışıklıklarda azalma gibi olumlu etkiler gözlemlenebilir. Ciltteki yara izlerinden kurtulmak için de PRP tercih edilebilir.
PRP, çok yeni bir tedavi yönteminde kullanılan güvenilir ve etkili bir tedavi yöntemidir.
BOTOKS
Başta estetik olmak üzere pek çok tıbbi alanda uygulanan botoks, yüz kırışıklıkları ve aşırı terleme tedavisinde kullanılan bir ekzotoksindir. Botoks, Clostridium Botulinum adı verilen bakteriden elde edilir. Ayrıca yüzdeki kırışıklıkları ve çizgileri ortadan kaldırmanın en güvenilir ve kolay yöntemidir. Sistemik olarak bütün kaslara tesir etmeyen botoks, yalnız enjekte edildiği bölgeye etki eder ve sinir uçlarında iletimi sağlayan maddelerin salınımını önler. Aynı zamanda sinirlerle kaslar veya ter bezleri arasındaki elektriksel iletimi geçici bir süreliğine durdurur.
İlk kez göz tembelliği, blefarospazm (göz kapaklarını tam düzgün bir şekilde hareket ettirememe rahatsızlığı) ve servikal distoni tedavisinde uygulanan botoks, daha sonraki süreçte kaş çatmalarının neden olduğu kırışıklıkları düzeltmek adına kullanılmıştır.
Botoks Neden Yapılır?
Botoks uygulamasının hangi alanlarda ve hangi amaçla uygulandığı en çok merak edilen hususlardan biridir. En çok yüz kırışıklıklarının ortadan kaldırılmasına ve koltuk altı terlemelerine çare olarak kullanılan botoks, hem tedavi edici hem de koruyucu nitelikte bir uygulamadır. Zamanla yüzde beliren çizgilerin tamamen açılmasını sağlamakla beraber, henüz yüze yerleşmese dahi belirginleşen çizgilerin derinleşmeden iyileşmesine olanak tanır. Bunların haricinde, ter bezlerini bloke etmesiyle aşırı terleme derdine de son verir.
Ozon Tedavisi Nedir, Hangi Hastalıklarda Uygulanır?
Üç oksijen molekülünün birleşmesi ile ortaya çıkan ozon gazı, organik yapıdaki bileşikleri oksitleyerek bozma potansiyeline sahip en güçlü kimyasallardan biridir. Sağlıklı atmosfer yapısını bozan ve solunum yolu ile vücuda alınması durumunda pek çok doku ve organ üzerinde toksik etkiler gösteren bu kimyasal bileşen aynı zamanda virüs ve bakteri gibi zararlı organizmalar üzerinde de etkilidir. Bu özelliğinin keşfinden sonra ilk olarak dezenfeksiyon amacıyla yüzey temizliği gibi alanlarda kullanılan ozon gazı günümüzde ise antiseptik etkisinin yanı sıra ağrı kesici, iltihap giderici ve bağışıklık fonksiyonunu düzenleyici etkileri ile medikal alanda pek çok branşta tercih edilmektedir. Ozon gazı canlı organizma ile temas ettiğinde hızlı şekilde moleküler oksijene ve oksijen radikallerine dönüştürülür. Vücutta hafif düzeyde bir oksidatif strese yol açan bu durum organizma tarafından bir tehdit olarak algılanır. Bunun sonucunda antioksidan olarak adlandırılan savunma sistemlerinde görev alan enzimler uyarılır ve etkilenen bölge oksijenden zengin hale getirilerek toksinlerden arındırılır.
Ozon Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Ozon tedavisinin uygulama yöntemi belirlenirken kişinin hastalığı, hastalığın şiddeti, eşlik eden hastalıkların varlığı gibi pek çok faktör göz önünde bulundurulur. Sistemik uygulama genellikle dolaşım sistemi bozuklukları, diyabetle ilişkili anjiyopati tabloları, akut veya kronik viral enfeksiyon durumları, bağışıklık sisteminin baskılanması ile ilişkili sağlık sorunları, kronik inflamasyon ile seyreden kas-iskelet sistemi hastalıkları ve romatolojik hastalıkların varlığında tercih edilir. Majör otohemoterapi olarak adlandırılan yöntem en sık tercih edilen sistemik uygulama yöntemidir ancak; yukarıda belirtilen faktörler doğrultusunda minör otohemoterapi, rektal insuflasyon, direkt intraarteriyel ve direkt intravenöz gibi sistemik uygulama yöntemleri de tercih edilebilir.
Majör otohemoterapi yöntemi uygulanırken hastadan 50 ila 100 ml kan alınır ve bu kan vücut dışında ozon ile zenginleştirilir. Daha sonra özel sistemler ile korunan kan hastaya uygun hızda geri verilir. Ozon gazının kan ile teması vücut dışında gerçekleştirildiği için bu yöntem en düşük riskli uygulama yöntemi olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra ozon gazının kaslara, rektuma, mesaneye, vajinaya, deriye ve vücudun daha pek çok dokusuna uygulanabileceği tedavi yöntemleri mevcuttur.
Ozon Tedavisi Hangi Hastalıklarda Uygulanabilir?
Kan dolaşımını büyük oranda artıran ozon gazı başlangıçta büyük oranda dolaşımla ilgili sağlık problemlerinin tedavisi için tercih edilmiş olsa da günümüzde enfeksiyondan romatizmal hastalıklara, yaşlanma karşıtı bakımdan post covid hastalık tablosuna kadar pek çok rahatsızlığın tedavisinde fayda sağlayan yöntemlerden biridir.
FİBROMİYALJİ GİBİ OTOİMMÜN HASTALIKLAR
Ozon tedavisinin en sık kullanıldığı hastalıkların başında fibromiyalji gibi otoimmün hastalık olarak adlandırılan bağışıklık sistemi hastalıkları gelir. Otoimmün hastalıklarda vücut kendi doku ve hücrelerini yabancı hücre olarak algılar ve bu hücrelere yönelik saldırı ve savunma gibi bağışıklık yanıtları ortaya koyar. Bu durumda vücudun etkilenen dokularında bir dizi iltihabi reaksiyon gerçekleşir ve hastalık tablosu ortaya çıkar. Yaygın görülen otoimmün hastalıklardan biri olan fibromiyalji varlığında sıklıkla yaygın kas ağrısı, kronik yorgunluk, uyku bozukluğu, dil ve hafıza gibi bilişsel işlevlerde gerileme ve duygudurum dalgalanmaları gibi belirtiler görülür. Genç yetişkinlerde daha ağır semptomlarla seyreden ve kişinin yaşam kalitesini büyük oranda azaltan bu hastalık tablosunu bütünüyle ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi mevcut değildir ancak semptomların azaltılması, yaşam kalitesinin ve kişinin işlevselliğinin korunması amacıyla bazı girişimler uygulanır.
Vücudun savunma mekanizmasını uyaran ve bu mekanizmayı doğru çalışmak üzere regüle eden ozon tedavisi fibromiyalji gibi romatizmal hastalıkların iyileştirilmesi için son derece değerli tedavi yöntemlerinden biridir. Otoimmün hastalıklarda yaygın kullanılan pek çok tedavi seçeneği bağışıklık sisteminin gereksiz yanıtını durdurmak için bu sistemin işleyişini bütünüyle baskılar ve bu durum kişinin bağışıklık mekanizmasını zayıflatarak vücudu birçok hastalığa karşı savunmasız hale getirir. Ozon tedavisi ise bundan farklı olarak bağışıklık sistemini baskılamak yerine bu sistemi doğru şekilde uyararak işleyişini düzenlemeyi hedefler. Bu sayede fibromiyalji gibi pek çok romatizmal hastalığı bütüncül şekilde tedavi etmek mümkündür.
KRONİK KAS YORGUNLUKLARI
Ozon tedavisinin kas-iskelet sistemi üzerinde güçlü etkileri bulunur. Endorfin salınımı uyarılır, antinosiseptif sistem aktivasyonu güçlenir, kas hücreleri arasında bulunan ödem azalır ve bu sayede kas ağrısı hafifletilir. Sitokin salınımını düzenleyen, kaslarda bulunan süperoksit radikalleri azaltan ve prostaglandin gibi kas sistemi üzerinde etkili olan bileşenleri modüle eden ozon tedavisi bu sayede antiinflamatuar etki gösterir ve kaslarda görülen iltihabi yanıtı ortadan kaldırır. Bölgesel tedavi ile uygulama yapılan bölgenin kan dolaşımı desteklenir ve oksijen yoğunluğu artırılır. Bu özelliği sayesinde hasarlı hücre ve dokuların iyileşmesini hızlandıran ozon tedavisi kronik kas yorgunlukları ile birlikte akut yaralanmaların tedavisi için de tercih edilebilir.
ANTİ AGİNG ETKİLİ YAŞLANMA KARŞITI BAKIM
Ozon tedavisinin kan dolaşımı ve hücre yenilenmesi üzerindeki etkileri özellikle plastik cerrahi gibi branşların ilgisini çekmiş ve ozon tedavisi bu alanda pek çok çalışmaya konu olmuştur. Yaşlanma ile birlikte dolaşım sistemi zayıflar, kılcal damarlarda kan yoğunluğu azalır ve bunun sonucunda vücudun bazı bölgelerinde bulunan hücreler yeterli oksijen doygunluğuna ulaşamaz. Oksijensiz kalan ve beslenemeyen hücreler ilerleyen dönemde canlılığını kaybederek kurur ve bu durum özellikle cilt dokusunda kırışıklık gibi şikayetlere yol açar. Ozon tedavisi ile vücudun dolaşım sistemi desteklenir, kılcal damarların kan yoğunluğu artırılır, vücudun tüm hücreleri oksijenden zengin kan ile beslenir ve bu hücrelerin canlılığı korunmuş olur.
Hücresel sağlığı koruyarak yaşlanmayı geciktiren ozon tedavisi aynı zamanda hasarlı hücreleri onarır ve canlılığını yitirmiş olanları deriden uzaklaştırarak yeni hücre oluşumunu destekler. Bu sayede anti aging etkisinin yanı sıra hücresel düzeyde gençleştirici etkisinden de söz etmek mümkündür.
UZAMIŞ COVİD VE POST COVİD TABLOLARI
Antiinflamatuvar ve antiviral etkileri ile vücuttaki enfeksiyon tablosunu kontrol altına alan ozon tedavisi yöntemi ile covid 19 gibi yaygın görülen enfeksiyon hastalıklarının iyileştirilmesi mümkündür. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde uzamış covid durumu görülür ve hastalık sonrası çeşitli fiziksel rahatsızlıklara yol açan post covid tablosu ortaya çıkabilir. Ozon tedavisi antiinflamatuvar ve antiviral etkileri ile hastalığın şiddetini kontrol altına alarak uzamış covid durumunun önüne geçerken, aynı zamanda bağışıklık sistemini uyararak hastalık sonrasında ortaya çıkabilecek pek çok rahatsızlığa karşı koruma sağlar. Post covid tablosunda yaygın görülen baş dönmesi, yorgunluk, nefes darlığı, unutkanlık, çarpıntı hissi, halsizlik, eklem ağrısı, tat ve koku duyularının zayıflaması gibi şikayetler ozon tedavisi ile kısa sürede ortadan kalkar ve kişi hastalıktan önceki yaşam kalitesine kavuşur.
Doğru doz ve doğru yöntem ile uygulandığında vücudun pek çok sistemi üzerinde iyileştirici etkileri olan ozon tedavisi ile çeşitli rahatsızlıklardan kurtulmak mümkün.“