Geleceğin İnsanlığı – 2

Uygar insan demek, ahlaklı insan demektir. Paylaşımcı insan demek. Bende ekmek var, sende tereyağı var, ben sana ekmek veriyorum sen bana tereyağı veriyorsun. Ortada bir para enerjisi yok demek. Ben patates ektim, sen karnabahar ektin, birbirimize patates ve karnabahar veriyoruz. İşte uygarlık seviyesi. Bunu yapabilen insanın titreşimi nasıl. İşte bu insan sanata yöneliyor. Müziğe yöneliyor. Düşünmek için vakti var. Doğayı tanıyor. Hayvanlarla iletişimi güçlü. Çünkü paylaşma enerjisini kullanıyor. Bu nedir. Madde ve mananın aynı gözle görülmesi. En büyük bayram.

O vakit tüm kullandığı maddi objelerin manada ne anlama geldiğini akıl edebiliyor. Neye ihtiyacı varsa ona sahip. Daha fazlasına değil. Ne eksik ne fazla. Biriktirme de yok. Yani yük yok. Böyle bir insan uygar bir insan. Biriktirmeyen insan öteye de bırakmıyor. Ne varsa burada bitiriyor. Konuşarak anlaşarak iletişimi kuvvetli. Çünkü doğadan besleniyor. Doğal besleniyor aynı zamanda da doğayı besliyor. Bir sonraki evreye yük götürmüyor.

Şu anki dünyaya bakarsak. Miskin, tembel ve bilinci yarı açık büyük bir kitle. Tüm gün bir kutuya bakarak geçiriyorlar ömürlerini. Bilgisayar kutusu, cep telefonu kutusu, araba kutusu, ev kutusu, televizyon kutusu. Her şeyden haberdar olmak insanı medeni yapmaz tam tersine strese koyar. Uzun zamandır bulutları seyretmeyen, gökyüzündeki renkten habersiz çok fazla insan var şu an.

İşte bu insanlar üretken değiller. Verilenle yetiniyor. Paylaşmıyor. Kölelik gibi. Buna alışmış. Elindeki binlerce liralık cihazla nitelikli olduğunu zannedenlerin dünyasındayız. Oysa onun efendisi değil işçisi olmuş. Kendinden haberi yok. Bir bedeni var ama et beden. Etten kemikten oluşmuş. Bir ruhu olduğu bilincinde değil ki şuuruna varabilsin.

Spor yapmıyor, yürüyüşe çıkmıyor, temiz hava almıyor, güneş ışığına maruz kalmıyor, namaz, meditasyon, çeşitli ritüelleri unutmuş durumda. Kendi ile ilgili hiçbir şey yapmıyor.

İşte bu insandan nasıl bir verim alabilirsin.

Oysa gelişmiş ve uygar insan neden iki ayağı ile yürüdüğünü nereye bastığını, dünya kanunlarının işleyişini her şeyden haberdardır. Bilmesi gerekmez zaten ilhamlara açık bir yapıda olduğu için her bilgi ona gelecektir.

Bilinçli insan nasıldır ve Şuurlu insan nasıldır tanımını yapabilirsek uygar insan tanımı daha anlamlı olabilecek.

Bilinç insanın kendisi ve çevresi hakkında bilgi sahibi olması ve haberdar olması.

Şuur insanın doğru ile yanlışı ayırt edebilmesi, muhakeme ve vicdani erdemleri yaşamında yer etmesi, tüm canlılarla uyum içinde yaşaması, kendini bilmeye vakıf olması ve uygar olmasıdır.

Bilinçli insan gelişmeye açık bir yapı. Fakat bilinç sonsuz bir bilgiye sahip de olsa ulaştığı sinir uçlarına ve beyin fonksiyonlarına ve onların işleyişine ihtiyaç duyuyor. Sağlıklı isen bilincin de sağlıklı. Spor namaz meditasyon sağlıklı beslenmek diyet yapmak oruç tutmak felsefe ile ilgilenmek, sanat ile ilgilenmek, paylaşımcılık, zekat vermek gibi erdemler bilinci açık tutuyor. Fakat bu saydıklarım olmadığı zaman bilinç tembelleşmekte ve insanı atıl duruma getirebilmekte. Bunun dışında ameliyatta narkozda iken de bilinç kapanıyor. Her şeyden habersizsin. Bayılma anlarında, uyurken, alkol alındığında, antibiyotik içildiğinde, antidepresan ilaçları alındığında bilinç yarı uyku halinde ve fonksiyonunu yitiriyor.

Bilinci şöyle tarif edebilirim. Bir ağaca çıktın ve meyveye ulaştın. İşte bu senin bilincin. Daha üst daldaki meyveye ulaşman için uzanman gerek. Bu da bir üst bilince ulaşma hali ve hal değişikliği. Bilincin aktivitesi nedir? Gömülü olanı çıkarmak. Yaşarken bilincin yükselmesi öz bilince ulaşması. Ulaşman gereken bir meyve var uzanman gerek yani çaba harcaman gerek.

Şuurlu insan gelişmeye dönüşmeye istekli, ilhamlara açık bir yapı. Yine belli ritüelleri gerçekleştiriyor. Dini vecibelerini yerine getiriyor fakat bunları daha aklederek, nedenini ve sonuçlarını daha iyi bilerek yapabiliyor. Uygulama alanından yaşam tarzına dönüştürüyor. İnsanın dünya içinde ulaşması gereken en üst boyut. Yani uygar insan boyutu. Şuurlu insan.

(Devam Edecek)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir