Nasrettin Hoca Şenlikleri’nin bana kazandırdığı adam gibi adam, insan kere insan olan birisidir Hasan Doğan. Gönlü zengin, yüreği geniş, gülmeyi seven, kültürlü, bilgili bir ağabeyle sohbetin güzelliğini nasıl anlatsam. Üç beş yıl derken iyice dost olduk. Bizimkisi yılda bir kez Akşehir’de görüşelim dostluğu değil. Yılda üç beş görüştüğümüz biridir benim için. İstanbul’a gidince kesinlikle ararım. Görüşürüz. İzmir’e gelince kesinlikle arar, görüşürüz. Telefonla da görüşmemizi artık ben söylemeyeyim.
Akşehir Şenlikleri’nden bir hafta önce İzmir’deydi. Gündüzleri işleri yapıyor, akşamları da buluşuyorduk. Üç gecenin birinde Sığacık’a gittik. Bir gece İzmir’deydik. Bir gece de Özdere’ye gidelim, deyince neden olmasın, dedi. Özdere’de bir sitenin açılış varmış. Sitede İzmir Gazeteciler Cemiyeti gazetecileri düşünmüş, üç dört apart ev almış. Yıl boyu koşturan gazeteciler, yaz aylarında dönüşümlü olarak onar gün tatil yapma olanağına sahip olacaklardı. Törene çağrılıydım. Hasan Doğan’a, abi böyle bir tören var, gelir misin, deyince, gelirim neden olmasın, dedi.
İzmir’in sıcağında yola koyulduk. Mavileri, yeşilleri aşarak gidiyoruz. Hasan Doğan da benim gibi halk ve sanat müziği seven bir dost. Şarkı, türkü dinleyerek, zaman zaman katılarak yol aldık. Özdere’ye Kamuoyu Gazetesi’nin kurucusu Müslüm Karaaslan da gidiyordu. Gazeteci dostumuz çoktu. Cemiyeti temsilcisi olarak Aylin Süphandağlı yanımızdaydı. Göze hoş görünen bir site yapılmıştı. Siteden içeri girerken sevgili sanatçı dostum, avukat Cevdet Florat bizi karşıladı. Ne o dedim, sen de mi davetlisin, değil, dedi. Gecenin organizasyonunu ben yaptım, dedi.
Basına özel bir masa hazırlanmıştı. Geçtik oturduk. Güneş batmak üzere, eli kulağındaydı. Günün sıcağını unutturmak için esinti başlamıştı. Gün kendini affettiriyordu. İnsanın gönlünü açan esintiye ızgara balık kokuları karışıyordu. Ege’nin çipurası nasıl da belli oluyordu kokusundan. Hasan ağabey, kokusu bile farklı, dedi. Başımı sallamakla yetindim. Servis başladı. Balık, Özdere’nin kendine özgü köy ekmeği, kızartma nasılda lezzetli geliyordu bizlere. Bir iki kadeh de iyi giderdi hani. İçmek değil, içene bakmak bile bazen eşsiz güzellikte oluyor.
Müziğe dalga sesleri eşlik ediyor, hoş ezgilerle kulağımıza ulaşıyordu. Hava karardı. Yıldızlar nasıl da göz kırpıyordu. Tüm körfez alabildiğine yıldıza kesmişti. Halikarnas Balıkçısı’nın cümlelerini anımsadım: “Gökte yıldızlar, denizde adalar samanyolu oluşturmuşlardı.” Denizde adalar olmasa da, yıldızların yansımaları denizde samanyolu oluşturmuştu.
Gecenin en güzel anına sıra gelmişti. Yıllardır kulaklarımızda iz bırakan Yeni Türkü grubu sahne alınca ortalık ışığa boğuldu. Geceye renk geldi. Havai fişekler tüm körfezi aydınlatmaya yetmişti. Yeşil, kırmızı, mavi, mor ışıklar masalsı bir dünyanın kapılarını açıyordu birkaç saniyeliğine de olsa. Yeni Türkü’nün anılarımızı canlandıran şarkıları ışıklar eşliğinde bir başka güzellikte geliyordu kulağımıza. Şarkılara eşlik ediyorduk. Açışla katılan yüzlerce insanın oluşturduğu koro, gökyüzünde ışıkların parıltıları zaman ötesine taşıyordu dinleyenleri. Bir beş on derken gecenin sonu gelmişti…
Sevgili yazar dostum Cevdet Florat’a teşekkür ettim. Böyle şahane bir geceyi organize ettiği için. Biz ayrılırken, daha disko müziğimiz var, deyince, sağ ol sevgili Cevdet, biz almayalım, dedim. Gecenin en dingin olduğu saatte yola koyulduk. Yıldız sayarak yolu tamamladık. İzmir’e girdiğimizi ışık kirliliği belli ediyordu. Balçova Termal tesislerinde birer kahve içtik. Serinliği yudumladık sanki. İzmir’in çok sevilen belediye başkanı Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’yla gece sohbeti ettik..
Hasan Doğan, şoförüyle Müslüm ve beni evlerimize dek bıraktırdı. Çok teşekkürler Hasan Doğan, geceye başka bir renk kattınız..