Tüm dünyada; anne olarak kadın, iş hayatında çalışan kadın, aile içinde kadın, toplum içinde kadının karşılaştığı ortak sorunlardan en önemlisi, çocuklara ve eve bakmak konusunda eşit haklara sahip olmak… Bu konuda yapılanların yeterli olup olmadığı sorulduğunda; her ne kadar global ölçekte devlet politikaları arasında en çok konuşulan konulardan biri olsa da yeterli görülmüyor. Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde; dünyanın farklı sayısız noktasında küresel ortak bir anlatımla gündeme getirilen sorunların başında; kadına şiddet, cinayetler, adalet konusunda yetersizlikler geliyor. Araştırmalara verilen yanıtlara bakıldığında; bu konularda düzenlenen hükümet politikalarının beklentileri karşılamadığı görülüyor.
Türkiye’de demokrasi sadece kadınlar tarafından dile getiriliyor ve Demokrasi dediğimiz zaman içeriğinde belli kriterleri isteriz hep. Eşitlik olması, ayrımcılığın yasaklanması lazım. Ulusal egemenliğin hâkim olduğu, laik bir hukuk devletinin olması lazım. Türkiye’de kadınlar açısından demokrasi hiç tartışılmıyor. Bir ülkenin kadın erkek eşitliğini sağlayamadığı durumlarda o ülkenin demokratik bir devlet olamadığı sadece kadınlar tarafından dile getiriliyor. Kadın erkek eşitliği, demokrasinin temel kriteridir…
Tarih boyunca kadınlar hiç birey olarak dikkate alınmamış. Öncelikle tarihimizi iyi incelememiz gerekir. Biraz daha geriye gidersek İslamiyet öncesi Türklerde kadın büyük ölçüde erkekle eşitti. İlk Türk Devletlerinde devletin başı Hakan, eşi Hatun ile devleti beraber yönetir ve devlet meselelerini beraber istişare ederlerdi. Çok şey değişti, kadının toplumda ki yeri zamanla günümüzdeki halini aldı. Şimdilerde ise kadın; Hep babasının kızı, eşinin karısı, oğlunun anası; anne, eş ve bir evin kızı olarak… Kadın, bir birey olarak değil, birine aitmiş gibi tanımlanıyor. Kadın, evinde evin düzenin sağlar, çocuklarını büyütür, eşine sadakatle destek verir; erkeğe de evin ailenin idaresini sağlama görevi verilmiştir. Bu sözler aynen medeni kanuna geçirilmiştir. Kadının soyadı maddesi, kütüğünün babadan kocaya gitmesi hala bu zihniyetin ürünü. Eğer ailede demokrasi diyorsak, bazı kurallar hala kadın haklarında bulunan demokrasiyi içeremiyor. Ama olacak. Şimdi, bu koşullarda bile bir araya gelebiliyorsak, bildiklerimizi paylaşıyor ve birbirimizi dinliyorsak, bence bir Umut var ve o umudu içimizde büyüterek güçleneceğiz.