HABER MERKEZİ
Seslerini duyurmakta, yaşanan sıkıntıları dile getirmekte sorun ve yetersizlik yaşamaya devam eden Antakyalılar seslerini yazdıkları mektuplarla duyurmaya çalışıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Selahattin Dokuzoğlu isimli bir vatandaşın Antakya’yı terk eden yurttaşlara yazdığı mektupla başlayan bu akım daha sonra sosyal medya da büyüdü. Son olarak Kenan Bozkurt isimli bir Hataylı bu kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.
Kenan bozkurt ‘sayın Cumhurbaşkanımıza başlığıyla başlayan mektubunu şöyle sürdü: “Sizin de Asrın Felaketi diye tarif ettiğiniz 6 Şubat 20023 depremi ve sonrasındaki artçı depremler ile Antakya’mızın, Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki’ninde belirttiği üzere %95’i yıkılmış bir milyon insanımız göç etmiş ya da konteyner kentlerde orada burada yaşamaya çalışmaktadır. Gidecek durumu olmayanalar ise Yıkımın devam ettiği Antakya’da çok zor şartlarda belki çadırlarda belki de tüm tehlikeleri bile bile hasarlı evlerinde barınmaktadır. İnsanımız eşini dostunu evini işyerini kısacası her şeyini kaybetmiş durumdadır.
Antakyalı can ve mal kayıpları ile birlikte işini de kaybetmiştir. İhtiyaçlarını giderebileceği bir işi kalmamıştır. Bütün bunların yanı sıra geleceğini inşa etmek için ailesinin çocuklarının yüzüne bakabilmesi için gerekli olan Umudunu kaybetmiştir. Deprem öncesi yapmış olduğu borçlanmalar, çalışıp ödemeye dayalı bir plan içerisinde yapılmış borçlanmalardır.
Ancak artık Antakyalıların bir işi yoktur, geliri yoktur, kazancı yoktur ve uzun bir süre daha olmayacağı çok açıktır. Devlete olan vergi, sigorta, kredi ve diğer banka ve kredi borçlarını, günü gelmiş hatta geçmiş taksitlerini kredi kartı borçlarını, borçlanarak aldığı ve depremde kaybettiği arabasının, evinin, ev eşyasının borçlarını ötelenmiş olsa dahi ödemesi mümkün değildir.
Taktir edersiniz ki yapılması planlan Kentsel Dönüşüm, Yerinde dönüşüm, Toki eli ile yeni konutlar gibi projeler yapılsa bile sadece ve sadece fiziki olarak şehrin kendisini ayağa kaldıracaktır. İçinde umutsuz insanların yaşadığı bir şehir hiçbir zaman ayağa kalkmayacaktır.
Biz Antakyalıların tıpkı yeni doğmuş bir bebek gibi, bakılmaya, beslenmeye, giydirilmeye, sevilmeye, korunmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar, büyüyüp yetişkin hale gelip kendi ekmeğini kazanmaya başlayıncaya kadar devletimiz tarafından karşılanmalıdır.
Biz Antakyalıların Gelecek kaygısı olmaksızın, borçları icraları, hacizleri düşünmeden, çocuklarımı nasıl okutacağım, onlara nasıl bakacağım endişesi taşımadan hayatta, Hatay’da ve Antakya’da kalması için, devletimizin şefkatine ve desteğine ihtiyacı vardır.
Bütün bu saydığımız olumsuzlukları ortadan kaldıracak ve olası sosyal patlamaların önüne geçecek, bizlere umut olacak “Afet Bölgesi” İlanının Yüce Meclisimizin de onayı ile bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çıkarılması elzemdir.
Zira söz konusu AFET BÖLGESİ İl bazında olmasa da Antakya, Kırıkhan, Defne ve Samandağ ilçelerimizde AFET BÖLEGESİ tarifinin tüm olumsuzlukları ve hatta daha da fazlası söz konusu ilçelerimizde mevcuttur. Bu süreçte siz geldiğinizde derlenip toparlanan ve protokol programlarına konulan, AFAD ziyareti, konteyner kentler ve çarşılar ziyaretleri olmaksızın, yıkılan ve yıkılmaya devam eden Antakya’mızı, mahallelerimizi, çarşılarımızı, ticari alanlarımızı ziyaret etmeniz yaşadıklarımızı, deprem sebebi ile yaşantımızın ne şekilde etkilendiğini görmeniz bakımından çok faydalı olacak. Ziyaretiniz esnasında gördükleriniz, Talep ettiğimiz ve içinde
Afet bölgesi ilan edilen bölgelerde tüm maddi kayıplar devlet tarafından karşılanmaktadır. Gereğini arz ederiz. Saygılarımızla” dedi.