Prof. Dr. Onur Güntürkün dört yaşında çocuk felci geçirdi ve geçirdiği hastalık nedeniyle tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı. Geçirdiği hastalık ve verdiği mücadele Güntürkün bilime olan tutkusunu engellemedi ve Güntürkün beyin konusunda önemli buluşlara imza attı. Prof. Güntürkün, beynin iki yarısının farklı çalıştığını kanıtlayıp, Almanya´nın en büyük tıp ödülünü kazandı. Alman Araştırma Fonu bursunu kazanan Güntürkün, Bochum Üniversitesi Üstün araştırmalar ödülünü, Gerhard Hess Bilim Ödülünü kazanmış ve kendisine Krupp Bilim Ödülü verildi.
Stephen Hawking’e 21 yaşındayken ALS hastalığı tanısı kondu. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking’i tekerlikli sandalyede yaşamaya mahkum etti. Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabilmektedir. Kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40dile çevrilmiş;
Üç yaşında görme yetisini kaybeden Louis Braille, günümüzde halen kullanılan kabartma harflerden oluşan Braille Alfabesi’ni keşfetmiş ve aynı zamanda kitaplar da yazarak karanlık dünyasından kendisi gibi görme engellilere ışık olmuş ve ismi verilen alfabe ile tarihe altın harfler ile isim bırakmıştır.
Abraham Lincoln’ın elleri ve parmakları birbirine göre orantısızdı; ayakları uzun ve inceydi; gözleri miyoptu ve yüz şeklinde Marfan Sendromu bulunduğunu gösteren emareler vardı. Lincoln, siyasi hayatına yenilgilerle başlamasına rağmen, azimle çalışması sonucu A.B.D’nin unutulmaz başkanları arasında yer almış ve ülkesinde köleliği kaldıran başkan olarak tarihe geçmiştir
Ludwing Van Beethoven, gittikçe artan işitme engeline rağmen müzikte bugün bile dinlenen meşhur eserler vermiştir. İşitme engelli olmasına rağmen Dokuzuncu Senfoni’sini yazmış ve bu eseri seslendirirken bile orkestrayı yönetmeye kalkmıştır.
Edison, birçok buluşa imza atmasına rağmen biz onu ampulü bulan adam olarak tanırız. İşitme engelli olması, onu umutsuzluğa sürüklemez ve bu onun yalnız kalarak yeni icatları için düşünmesine ve kendini geliştirmesine sebep olur. Ampulü bulmak için 2000 deney yaptığı söylenir. Başarısız deneylerden sonra deneyleri bırakmasını söyleyen dostlarına: “Ben başarısızlığa uğramadım, 2000 tane tecrübem oldu.” diyerek 2500’e yakın buluşun patentini almıştır. Gramofonun da mucidi olarak bilinir.
İşte tarih, hayatlarında engelleri olmasına rağmen büyük başarılara imza atmış engelsiz şahsiyetlerle doludur! Ve aslında hep adını duyduğumuz, tarihe iz bırakan çoğu düşünür, bilim adamı, ressam ve şair de engelliydi!
Evet, onların adlarını tüm dünya duydu, peki ya engelleri aşarak yaşamayı başaran sayısız isimsiz kahramanlar?
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) yeryüzünde beş yüz milyondan fazla insanın engelli olduğunu, toplam nüfusun onda birini engellilerin oluşturduğunu belirtmÜlkemizde sayısal verilerin yetersizliğine rağmen 6.5 milyon engellinin olduğu tahmin edilmektedir. Bunun anlamı her on kişiden birinin engelli olduğudur. Yaklaşık her bir hane halkını 4 kişi sayarsak 26 milyon insanı yakından ilgilendiren hassas bir konudur. Ancak buna rağmen engelsiz mimari erişilebilirliği, istihdam yetersizliği gibi engelli bireylerin günlük yaşama katılımını kolaylaştıracak çözümler üretilmemesi toplumun kanayan yarası haline gelmiştir. Bunun yanında belediyelerin kalıcı çözümler üretememesine ilaveten toplumun önyargıların eklenmesi, engellilerin toplumdan uzaklaşmasına, kendilerinde var olan yeteneklere odaklanamamalarına, özgüven kaybına daha da önemlisi mutsuzluğa sebep olmaktadır. Şu noktada çok net bir ifadeyle engelli bireyi psikolojik çöküntüye sürükleyen sahip olduğu engeli değil; mimari engeller, toplumsal duyarsızlık ve bakış açısıdır diyebiliriz. Onların ihtiyacı olan şey yılda bir defa düzenlenen etkinliklerden ziyade kalıcı çözümlerin üretilmesidir. Acınmaktan ziyade anlaşılmaktır…