Hırs; bazı şeyler ne kadar zorlayıcı olursa olsun, her zaman başarabileceğine inanmaktır. Yani bir şeyi elde etmek ve yapmak istediğinizde ortaya çıkan bir duygudur. Hayatınızın kumandası gibi düşünün.
Hırs bazen işe yarayan bir duygudur ancak aşırısı sizi tepe taklak edebilir. Bu duruma çok dikkat etmek gerekir. Hırsla iş yapmaya çalışırken ona yenik düşüp her şey ters gidebilir ve elinizdekinden dahi olursunuz.
Bu hırs duygusunu en çok aile içinde, iş hayatında, okulda kısacası insan olan her kulvarda görmemiz mümkün.
Düşünün 2022 verilerine göre dünyada 7 milyar 924 milyon kişi yaşıyor ve bu insanların hemen hepsinde hırs duygusu var. Bu muazzam rakamın hepsinde kontrolsüz hırs yaşandığını düşünmek bile istemiyorum.
Evet bazen hedefe gitmek için hırslanmak güzeldir. Fakat dozu aşınca kişi hem kendine hem de çevresindekilere zarar vermeye başlar. Empati duygusunu kaybeder, hırsları doğrultusunda önüne çıkan herkesi yok sayar ve kırar, döker.
Bütün bunları yaparken de hedefe ulaştığı zaman yalnızlığının farkına varır. Ama iş işten geçmiş olur. Hırsları uğruna çok sayıda kişiyi kaybeder ve artık yalnızdır. Başarıya ulaştığı zaman kaybettiği herkesi tekrar kazanacağını zanneder. Kaba tabirle at gözlüğü takar ve hırsına yenik düşer. Fakat her şey için çok geç…
Ben biraz olaya şöyle bakıyorum;
Hırs duygusunu bizler ailemizden ve çevremizden alıyoruz.
Nasıl mı?
Örneğin bir çocuk doğdu ve ilk okula başladı. Ailesi ilk hırs duygusunu kontrolsüzce orada çocuğa vermeye başlar; “Sınıfta ilk okuma-yazmayı sen öğreneceksin. Çok çalış ve herkesi yen” sözleriyle. Daha sonra büyür ve çocuk bu sefer çevre baskına maruz kalır; komşunun çocuklarıyla kıyaslanarak. İşte doğuştan bir insana kontrolsüz hırs duygusu böyle empoze edilir.
Oysa hırs duygusunu kontrollü ve gerektiği yerde durmasını bilerek uygulasak bizleri başarıya götürür. Kısaca insanda yakıt görevi görür. Ama bizler sürekli kötü olanı almak için programlanmış gibi hayatımızı yaşamaya devam ediyoruz.
O yüzden hırslarımız bazen bizleri hedefe götürürken, aşırı hırslarımız hedeften uzaklaştırır.
İki ucu sivri iğne gibi, önemli olan onu dengede tutmaktır. Aslında bütün duygular dengede tutulması gerekir. Aksi takdir de hangi duygu olursa olsun kendimize zarar verir ve dibi görebilir.