Dinleri, mezhepleri birleştiren Zat; Şeyh Yusuf El Hekim

HABER MERKEZİ
Dini bayramlar ve Cuma günleri başta olmak üzere yıl içinde farklı mezhep ve inanışlara sahip on binlerce kişiye ev sahipliği yapan Şeyh Yusuf El Hekim makamının eskiden olduğu gibi bugünde birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor. Defne ilçesine bağlı Harbiye’de bulunan Şeyh Yusuf Hekim Makamına günün hangi saatinde giderseniz gidin sizi Bahur kokusu karşılar.
Dini inançlar gereği kadınların türbeye geçişte başörtüsü takması zorunludur. Bu nedenle başörtüsünü birlikte getirmeyen ve unutanlar için giriş kapısında başörtüleri asılı durur.
Şeyh Yusuf El Hekim’in Harbiye’ye nereden ve ne zaman geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Tahminlere göre 15. yy da Suriye Lazkiye’den göç etmiş ve Harbiye’ye yerleşmiştir. Hekimdir ve yaşamı boyunca şifa dağıtmıştır. Kendisi gibi çok sayıda hekim yetiştirmiştir. Bunların en ünlüsü Şeyh Davut el-Antaki’dir.
*
Vefat tarihi bilinmemekle birlikte, türbesi il merkezi Antakya’ya 7 km uzaklıktaki Harbiye’nin sulak ve zümrüt yeşili vadisinde bulunmaktadır. Halk arasında Yusuf el-Hekim’in hastalıkları iyileştirdiği yolunda bir inanış mevcuttur. Hatay yanı sıra Adana, Osmaniye gibi çevre illerden her yıl binlerce kişi tarafından ziyaretçi akınına uğrar. Özellikle Cuma ve bayram günlerinde türbe dolup taşar. Halk arasında yaygın inanışa göre, tıp ilminin çözemediği sorunları, hastalıkları Yusuf el-Hekim çözmektedir. Bu tür inançlar eskiden daha da yaygındı.
Yusuf el-Hekim, Habib-i Neccar’da Ömer ağanın yaptırdığı zincirli medresede eğitim görmüş ve Kur’an’ı da ezberlemiştir. Bilgin Muhammed Şerif’ten özel eğitimle tıp ve ilaç ilmini öğrenmiştir. Sağlığında birçok hastayı iyileştirdiği rivayeti yaygındır.
Şeyh Yusuf ilgili anlatılan efsanevi bir olay
Şeyh Yusuf herkese şifa dağıtmakta fakat yoksul bir yaşam sürmekteydi. Hekimliğini bir çıkar için yapmıyordu. Şen köyü beylerinden biri, yoksul olduğunu bilmesine rağmen O’nun yanına adamlarını gönderir ve ondan buğday ister. Şeyh Yusuf, eşine ‘Kalk, beylere buğday ver’, diye seslenir. Eşi biraz tuhaf bakınca, bir kez daha seslenir, ‘Kalk, Allah’tan bereket dile ve beylerin istediği buğdayı ver’, der. Eşi besmele çeker çekmez ambardan buğday dökülmeye başlar ve adamların çuvallarını doldurarak köylerine gönderir. Bu olay yüzyıllardır Halk arasında anlatılır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir