Dıgıl sözcüğü Gırgır mizah dergisindeki Avanak Avni’nin anlamsız bir sözcüğü. Severek okuduğumuz Avanak Avni, bazen dıgıl dıgıl derdi. Ne dediği anlaşılmazdı. Kendince dıgıldardı. Bu sözü bir kültür kahvesine ad olarak koymak aslında alçak gönüllülüğün bir göstergesiydi. Bizler bu mekanıyla yıllar önce tanıştık. Buranın titiz, ödün vermez yöneticisi tayfun Pezek’le Bornova’daki ilk mekanında tanıştık. Çok da mutlu olduk. Dıgıl, bizler için her hafta gidip kültür, sanat alanında kendimizi geliştireceğimiz bir yer olarak belleklerimize kazındı. Her ay düzenli olarak çıkartılan aylık dergisinde o ayın etkinlikleri yer alırdı. Ki o dergiler birer kültür belgesiydi. Günümüzde basında, televizyonda, dergilerde, gazetelerde boy gösteren sanat, kültür insanları bu şirin sanat, kültür yuvasında söyleşiler yapmış, kendini göstermişti. bizler de zaman zaman Dıgıl’ın aylık programlarında gençlerle buluşurduk. Söyleşilerimize çoğu kez müzik eşlik ederdi. Unutmadığım söyleşiler, Ata Demirel’le söyleşimizdi. Cezmi Ersöz, Ataol Berhamoğlu, Can Yücel, Fakir Baykurt daha pek düşün insanı Dıgıl’ın etkinliklerinde görev almıştır.
Aradan geçen onca zaman bu kültür yuvasının belleğimizde bıraktığı izleri silmemiştir. Şimdilerde Karşıyaka’da etkinliklerini sürdüren kahve yine gençlerin buluşma yeridir. Ailelerin gönül rahatlığıyla çocuklarını gönderdiği bu mekan, yine işlevini sürdürüyor, eskiyi devam ettiriyor. Analar babalar acaba çocuğumuz nasıl bir yere gidiyor, diye tedirginlik duymayın. Orası tayfun Pezek’in yeridir. Kendi çocuğuna nasıl özen gösteriyorsa sizin çocuğunuza da aynı titizlikle bakacaktır. Çok sevdiği eşi Nükhet Pezek ile birlikte çok az yerde bulduğumuz güzelliği sunuyorlar. Karı koca ellerinin değdiği yere gül dikiyorlar. Dıgıl’lar çoğaldığında ülke gençliği güzelliklere yelken açacaktır. Şimdiye dek tanışmadıysanız geçe kalmışsınız demektir.
Büyük kentler gittikçe büyüyorlar. Karşıyaka’da Girne Caddesi var. Öyküsü de gariptir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra belediye meclisinin kararıyla bu caddenin açılması kararlaştırılır. Önceleri şimdi katlı evlerin yükseldiği yerler tarlaydı. Karşıyaka halkı sebzesini, meyvesini oradan alırdı. Sonra bir baktık ki tarlalardan yüksek katlı evler fışkırmaya başladı. Ne tohumu ekmişlerdi i bu evler boy atmaya başladı.
Arkasından da Yeni Girne kuruldu. Oralar daha bir ıssızdı. Kimsenin gidip gelmediği yerlerdi. Arada sırada geçiyorum o caddeden. Evler alabildiğine lüks, alabildiğine katlı. Tek iyi yanı evler arasında boşluklar fazla, evlerin bahçeleri var. Yollar da alabildiğine geniş. Yeni Girne’de mağazalar, lokantalar, iş merkezleri, bankalar bol miktarda göze çarpıyor. Sevgili Tayfun Pezek, Dıgıl’ın bir şubesini de oraya Mayıs 2011’de açtı. Çok da iyi etti. Oranın gençleri için örnek bir mekan olacak. İçkiden, sigaradan uzak bir mekanda kuşkusuz gençler olumsuz modelleri göremeyecekler. İleride şair, yazar, sanatçılarla oradaki gençleri de kesinlikle buluşturacaktır Sevgili Tayfun.
Günümüz gençliği daha çok içkili yerleri tercih ediyor. Eli yüzü düzgün bir çay evinde, günümüz deyişiyle kafede, zaman geçirmek de olumlu bana kalırsa. İsteyen satranç oynar, isteyen müzik yapar, daha çok da söyleşir. Bizler yıllardan beri Dıgıl kahvelerini destekledik. Çağrı olduğunda da severek söyleşilere gittik. Gençlerle buluştuk, onların hoşlanacağı konularda karşılıklı söyleştik. Orada bir çıkar gözetilmeden açılan sergilere tanık olduk. Başarmanın mutluluğunu ilk kez yaşayanlarla yüz yüze geldik. Onları destekledik. İnsana bir şeyler sunmanın güzelliğini Dıgıl kahvelerinde gördük. Genç şairler orada aldıkları olumlu elektrikle şiirler ürettiler. Sanata sevdalandılar.
Yeni Girne’ye açılan Dıgıl bu bakımdan önemli benim için. Tayfun da ödün vermez kişiliğiyle oradaki gençlere de katkı sağlayacaktır. Anne babalar gönül rahatlığıyla çocuklarının o mekana gitmesine ses çıkartmayacaklardır. Sadece İzmir değil, birçok ilde bu gibi yerler açılsa gençlik de içinde bulunduğu boşluktan kurtulsa ne güzel olur. AVM’ler, lüks semtlere gidince sadece oturup sigara içen gençleri görünce bir insan olarak üzülüyorum. Ya internet başındalar, ya da boş oturuyorlar. Onların ilgisini çekecek bir şeyler yapılsa diyor.