İnsan, küçük yaşlarındayken hayata daha çok güvenirken yaş büyüdükçe güvenin yerine keşke’ler, acaba’lar almaya başlar.
Aslında bu tecrübelerin birer sonucudur. Olaylara daha somut bakan çocuk, tek pencereden izler hayatı. O pencerede anne babası ne öğretmişse ya da ne gözlemişse onlardan onu yansıtır. Zamanla topluma karışır insan ve olaylara verilen farklı tepkileri, söylenen yalanları, menfaatçi halleri görür. Sonra da tecrübeli olur ama güvenmez de kimselere.
Esnafa güvenmedin,
Arkadaşına güvenmedin,
Bankacıya güvenmedin,
Öğretmene güvenmedin,
Servisçiye güvenmedin,
Komşuya güvenmedin…
Evet devir tekin değil, ancak bu kadar şüphe ve kaygıyla yaşanmaz da aynı zamanda.
Tabi ki çocuğumuzu kimlerle olduğunu bileceğiz, denetleyeceğiz, soruşturacağız ancak evde hapsetmeyeceğiz, cam fanusa koymayacağız.
Tabi ki arkadaş seçimine dikkat edeceğiz; borç, sır, çıkar konularında deneyeceğiz ancak izole etmeyeceğiz kendimizi, küçük tavizler vereceğiz kurallarımızdan.
Tabi ki akraba, komşuyla iletişimde mesafeli, dedikodu olmadan konuşmaya gayret edeceğiz ancak onlarsız da olmayacağını bileceğiz.
Tabi ki iş arkadaşlarımızın samimiyetini, menfaatini ölçeceğiz ancak bu onlarla bir şey paylaşmayacağımız anlamına da gelmeyecek.
Bir gemi uzun bir yolculuğa çıkıyor.. Başına bir sürü şey gelebilir.. Dalgalar, fırtına, yelken… Bu yüzden gemi yola mı çıkmayacak?
Hayır.. Hava durumunu takip edecek, daha güçlü yelkenler kullanacak, daha sağlam yapılacak…
Güvenmemek de bir kaygıdır yaşadığınız ne olursa olsun. Güveni kıran başkaları olduğu gibi düzeltecek olan da başkalarıdır.
Seni affedecek kadar olgunum ama tekrar güvenecek kadar aptal değilim.
W. Golding
Pahalı parfümleri bir kenara bırakın, insan dediğin güven kokmalı.
…
Her zaman güvensizlik göstermek, her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlışlıktır.
Goethe