Deprem sabahı koordinasyon yoktu!

HABER MERKEZİ

Hatay Tabipler Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, HAMOK tarafından düzenlenen “deprem” konulu panelde sunum gerçekleştirdi.

Sevdar Yılmaz gerçekleştirdiği sunumda 7 Şubat sabahı Hatay Eğitim Araştırma hastanesinin görüntülerinin İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırımdan farksız olmadığını söyledi.

Sevdar Yılmaz konuşmasında “Biliyorsunuz Şu Anda Filistin’de İsrail tarafından Soykırım Suçu işleniyor ve bütün dünya bunu izliyor. İsrail Filistin’de hastaneleri bombalıyor, Kadın-Erkek, Çocuk-Genç, Yaşlı demeden bu suçu işlemeye devam ediyor. Filistin’deki hastane görüntüleriyle, Hatay Eğitim Araştırma Hastanesinin 7 Şubat sabahı görüntüleri aynıydı. Hatay’a ilk gelenler UMKE ekipleriydi. 7 Şubat sabahı Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi bahçesinde 40 çadır kurmuşlardı. Kendi yaralısını getiren binlerce kişiye yardım ettiler. UMKE gönüllülük esasına göre çalışır. Yaralıları enkaz altından çıkaracak ekipler gelemedi ya da gelmedi. Koordinasyon hiçbir alanda yoktu” dedi.

Deprem sonrası Hatay Tabipler Odası olarak yaptıkları çalışmalara değinen Sevdar Yılmaz, koordinasyon merkezi kurduklarını, görüşmeler ve ortak çalışmalar yaptıklarının altını çizdi.

Yılmaz açıklamasının devamında ise, “Gezici ekipler tarafından toplam 158 mahallede 368 saha taraması yapıldı. Bazı köyler kontrol amaçlı tekrar ziyaret edildi. Gittiğimiz köy-mahallelerde bizi görenler boynumuza sarılıp nihayet devleti gördük dediler. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği ile beraber sahada psikososyal destek için grup çalışmaları ve Kadın buluşmalarında temel olarak; hijyen, üreme sağlığı, cinsel sağlık, şiddet ve kadın hakları üzerine tartışmalar yürütüldü” ifadelerine yer verdi.

“Deprem ve iş cinayetleri” başlıklı konuya ayrıca değinen Sevdar Yılmaz, depremde ölenlerden kimlerin iş kazası kapsamına girdiğinin tespit edilmesi gerektiğini belirterek, deprem esnasında işyerinde ya da görevlendirmeyle bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün çalışanların ölümünün iş kazası kapsamına girdiğini ifade etti. Sözlerine devam eden Yılmaz, “Özellikle 6 Şubat’ta 11 şehrimizi etkileyen iki depremde resmi verilere göre elli binin üzerinde kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce kişi yaralandı ve hala yüzlerce kayıp insanımız var. Depremde ölenlerden kimlerin iş kazası kapsamına girdiğinin tespit edilmesi gerekir. Deprem esnasında işyerinde ya da görevlendirmeyle bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün çalışanların ölümü iş kazası kapsamına girer. Buna hastanede vefat edenler de dahildir. Ayrıca yıkılan otel, lokanta, belediye, genel işler vb. işyerleri de var. Buralarda gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler de yine bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybedenler de iş kazası kapsamına girer. Ancak deprem o kadar yıkıcıydı ki devlet dışında hiçbir kurumun araştırmaları ile ölen işçilerin gerçek sayısının öğrenilebilmesi çokta mümkün görünmüyor” açıklamasında bulundu.

Geçekleştirdiği sunumda son olarak ise asbest konusuna dikkat çeken ve uyarılarda bulunan Hatay Tabipler Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, asbest sorunun aslında yıllardır bir halk sağlığı sorunu olarak durduğunu ama üzerinin örtülen bir konu olduğunu söyledi.

Sevdar Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıkım, enkaz kaldırma, depolama ile tekrar gündeme gelen asbest sorunu esasen yıllardır (özellikle kentsel dönüşüm ve gemi söküm süreçleri ile birlikte) bir işçi-halk sağlığı sorunu olarak karşımızda duran ve üzeri örtülen bir konu. Asbest yıllarca bina yapımında kullanıldı: Çatı, yer ve tavan kaplamaları, yalıtım amaçlı püskürtme kaplamalar, yangına dayanıklı yalıtım panelleri, kaloriferler, kazanlar, asbestli çimentodan imal edilmiş ürünler, conta elemanları, atık su boruları ve derzlerde. Bu noktada, deprem bölgesinde yıkım, enkaz kaldırma ve depolama süreçlerinde vereceğimiz mücadele, uzun vadede yüz binlerce insanımızın sağlığını ilgilendirmektedir. Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını, profesyonel ekiplerin çalışmadığını, asbest kaldırma faaliyetlerine uygun davranılmadığını, en basit önlem olan yüksek koruyucu maskelerin bile kullanılmadığını gözlemliyoruz. Konuya dair bir çalışmanın yapılması acil bir zorunluluktur.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir