Pazar akşamı merkez üssü Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde 4,8 şiddetinde deprem meydana geldi. Hepimizi korkutan bu deprem sonunda bir kez daha bize “deprem gerçeğini” hatırlattı.
Uzun süredir böyle bir korku yaşamamıştık!
Akşam saatlerinde olması, insanların ayakta olması depremi herkes hissetti!..
Çoluk çocuk biranda herkes sokaklara çıktı.
Kimileri arabaların içinde bekledi, kimileri park ve bahçelere giderek ateş yaktı..
Saatlerce dışarıda kalan vatandaşlar, yetkililerden açıklama bekledi.
Resmi açıklamalar peş peşe yapıldı..
Kırıkhan ve Reyhanlı’da hasarlı evlerin olduğu belirtildi..
Şiddeti 4,8 olan depremin hasar bırakması da düşündürücü aslında!..
Allah göstermesin 6 üzeri bir depremde ne olacak hâlimiz?
Bence bu çok önemli bir konu, binalarımız, yapılarımız bir kez daha gözden geçirilmelidir!
Önlem almak için insanların ölmesi beklenmemelidir!
Bugüne kadar yapılan uyarılar ne yazık ki, dikkate alınmadı!
Sivil toplum kuruluşlarının yaptığı çağrılar karşılık bulmadı!
Ülkemizin ve ilimizin birinci derece deprem bölgesinde olduğunu unutmamalıyız. Ona göre binalarımızı yapmalıyız.
Ev ve eşyalarımıza verdiğimiz önemi insan hayatına da vermeliyiz!
Depremden korunmanın yolları sağlam binalardan geçiyor. Deprem bir doğal afettir!
Doğal afetlere karşı önlemimizi sağlam yapılarla alabiliriz!
Ülkemizde ve ilimizde denetim ve kontrol mekanizmalarının çok sağlıklı olmaması, doğal afetlerden etkilenmemizi sağlıyor..
Depremin oluşumunun engellenmesi mümkün olamayacağından deprem etkisiyle meydana gelebilecek kayıpları azaltmak için izlenmesi gereken tek yol, deprem riski altındaki binalarda bilinçli yöntemlerle gerekli tedbirlerin alınmasıdır.
Gelişmiş ülkelerde denetim ve kontrol mekanizmaları sistematik bir şekilde eksiksiz yerine getiriliyor.
Toplumsal sorun haline gelmiş ve yaşanmış acılara rağmen maalesef hala var olan “Bir şey olmaz” düşüncesinin aşılmasında, toplum olarak en üst tabakadan, en alt tabakaya kadar nitelikli insan gücünün sağlanması ve olayın ciddiyetine istinaden her bireyin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekir.
Kenti yönetenler, meslek odalarını ve STK’ların sık sık dile getirdiği gibi rantın izinden değil, bilimin izinden ayrılmamaları gerekiyor.
Ya bilimin gereklerini yerine getireceğiz ve deprem ile yaşamayı öğreneceğiz ya da rant için çalışan bir sistemin esiri olarak daha çok canlarımızı bu gerçek ile yitireceğiz..