ÇOCUK ÜZERİNE
Bireyin kişiliği doğumdan başlayarak tüm yaşamı süresince toplumsal kurumlardaki yaşantılarla şekillenir. Anne babanın çocuk yetiştirme tutumları birçok sosyal ve çevresel etkenden daha önemli olup çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini etkiler. Ailenin sosyokültürel yapısının, ebeveynlerin çocuk yetiştirme değer ve inançlarını etkileyen önemli bir etmen olduğu kabul edilmektedir. Farklı toplumlarda anne babanın çocuk yetiştirme tutumları arasında farklılıklar olması, kültürel değerlerle açıklanabilir. Günümüzde küreselleşme nedeniyle farklı kültürden birey ve ailelere hizmet sunulması zorunlu duruma gelmiştir. Farklı kültürlerdeki anne babaların çocuk yetiştirme tutumlarını bilen sağlık profesyonelleri, çocuğun gelişimini ve gereksinimlerini daha iyi değerlendirebilir, sorunları belirleyebilir ve uygun girişimlerde bulunabilirler. Bu derleme makale, anne babaların çocuk yetiştirme tutumları ve tutumlar üzerine kültürün etkisini irdelemek amacıyla hazırlanmıştır. Anne baba tutumları ile ilgili önemli kavramlara yer verilerek, anne baba tutumlarının çocuk üzerindeki etkilerine değinilmiştir…
2
ÇOCUK ÜZERİNE
“Çocuklarımızı nasıl daha iyi yetiştirebiliriz?” sorusu tüm ebeveynlerin aklını meşgul eden ve cevabı aranan bir sorudur. Bu yazımızda sizlere sihirli formüller sunmak yerine genelde ebeveynlerin yaptıkları hatalardan yola çıkarak ne yapmaları gerektiğini 15 maddede sizlere sunmaya çalışacağız. Çocuk yetiştirmede hap bilgilerin, sihirli değneklerin, kısa sürede mucize değişimlerin beklentisi içinde olabilirsiniz fakat çocuğa yatırımın uzun bir süreç olduğunu, sabır ve emek istediğini, durağan değil dinamik bir süreç olduğunu unutmamamız gerekiyor.
1. Öncelikle kendinize yatırım yapın
Ebeveynler odaklarına çocuklarını aldıklarından bir süre sonra kendilerini unutuyorlar. Kendilerine yaptıkları yatırımları bencillik olarak algılayıp suçluluk duygusu yaşıyorlar. Uçak seferlerinde yapılan ikaz gibi oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takın. Siz nefessiz kalırsanız çocuğunuza da yardımcı olamazsınız. Siz mutlu ve huzurlu olamazsanız çocuğunuza da benzer bir ortamı sunamazsınız. Depresif semptomlar gösteren ailelerin çocuklarında daha fazla davranış bozuklukları görülecektir.
2. Rol model olmaya çalışın
Çocuğunuzun nasıl olmasını istiyorsanız o olmaya çalışın. Hocanın “dediğini yap yaptığını yapma taktiği” burada geçerli değildir. Çocuklar daha çok taklit ederek öğrenirler. Anne-babasını evde kitap okurken, ders çalışırken, bir konu üzerinde münazara yaparken görmeyen çocuktan yüksek akademik ilgi ve performans beklemek, “git odanda sürekli ders çalış” demek çocuğun kafasına ne kadar oturacaktır, hayatında ne kadar yer alacaktır?
3. Koşulsuz kabul ve sevgi gösterin
Ebeveynler çocuklara ön koşullu kabul ve sevgi dilini belki farkına varmadan kullanmaktadırlar. Daha da önemlisi bunu hissettirmektedirler. “Aferin sana her zaman böyle güzel notlar al” diyen bir ebeveyn, “böyle güzel notlar alırsan sana övgü ve sevgi mesajları iletiriz” gizli mesajını da vermektedir. Dolayısıyla “senin kötü not alman bizi üzer, sevgi ve övgü mesajını sana vermeyiz” şeklinde de anlaşılabilir. Halbuki çocuğun alması gereken mesaj, “seni her halinle seviyoruz ve kabul ediyoruz” olmalıdır.
4. Baş başa vakit geçirin
Genelde baş başa kaliteli vakit geçirmenin altı çizilir fakat çocuklarla baş başa vakit geçirmenin kendisi bile zor hale gelmiş durumda. Ama biz yine paylaşımda bulunularak geçirilen zamandan bahsediyoruz, yoksa aynı mekânda yan yana olup da herkesin kendi halinde olduğu bir zaman diliminden değil.
5. Mükemmeli istemeyin
Her şeyde kusur bulan, yapılan her işin dört dörtlük yapılmasını bekleyen, kolay kolay tatmin olmayan mükemmeliyetçi ebeveynler çocuklarında yetersizlik duygusu yaratırlar. Sınavdan 95 alan çocuğa neden 100 alamadığını, 100 alan çocuğa ondan başka 100 alan olup olmadığını sorarlar. Bu beklenti çocuğun doğal performansını da etkileyecek, eşlik eden kaygıyla birlikte yapabileceği iyiyi de yapamayacak hale getirecektir.
6. Kimseyle kıyaslamayın
Sürekli başaklarıyla kıyaslanan çocuk kendini hep başkalarının gözüyle görmeye alışacak, kendi öz değerini kaybedecek, başkalarının onun görmek istediği gibi olmaya gayret edecektir. Bu ise insanı kendiliğinden uzaklaştırarak, başkalarına bağımlı hale getirir. Tüm insanlar biriciktir ve farklılıklarıyla güzeldir.
7. Duygusal zekaya yatırım yapın
Duygusal zekâ, duygusal farkındalık düzeyimiz ve duygularla başa çıkabilme becerimizdir. Çocuklarınıza hayatın iniş ve çıkışlarıyla başa çıkma stratejilerini öğretin, çocuklarınızın öfke, korku, üzüntü gibi olumsuz duygularını ifade etmelerine karşı çıkmayın ve çocuklarınızın olumsuz duygularını görmezden gelmeyin. Duygusal anları bir fırsata çevirerek çocuklarınıza önemli hayat dersleri verebilir ve onlarla daha fazla yakınlaşabilirsiniz…
3
ÇOCUK ÜZERİNE
8. Sonucu değil süreci, bireyi değil emeği takdir edin
Çalışma sürecindeki çabanın, gayretin, azmin, sebatın takdir edilmesi çocuğun mücadele gücünü geliştirecek, içsel motivasyonunu artıracaktır. Sonuç istenildiği gibi olmasa dahi çocuk pes etmeyecek tekrar hareket etme gücünü kendinde bulacaktır. Sadece sonuç odaklılık, hedefe ulaşmak için her yolu mubah gören bir anlayışı getirebileceği gibi, sürekli bireyi pohpohlamak da egonun şişmesine, bireyin kendini üstün görmesine neden olabilecektir.
9. Anne-baba tutumlarınıza dikkat edin
Ebeveyn tutumları dediğimizde; bir uçta boş vermiş tutumdan diğer uçta otoriter tutuma kadar uzanan bir yelpazeden söz etmekteyiz. Bu tutumların ileride çocuğunuzun kişilik alt yapısını oluşturacağını unutmayın. Çocuğunuzla her şeyi konuşup paylaşabileceğiniz, korku kültürü içermeyen, sorumluluk ve destek veren, seçme ve söz hakkı tanınan, saygı duyulan demokratik tutum içinde yetiştirmeye gayret etmelisiniz.
10. Hayır deyin ve arkasında durun
Çocukların her istediklerinin altın tepside kendilerine sunulamayacağını öğrenmeleri gerekmektedir. Çocuk, her arzu ettiğini elde edemeyeceğini öncelikle sizin hayır demenizden ve duruşunuzdan öğrenecek, ileride kendi fiziksel ve psikolojik kişisel alanını korumak adına bunu başkalarına uygulayabilecektir.
11. Tutarlı olun
Tutarlı olmak çocuklarımıza koyduğumuz sınırlarla ilgilidir. Çocuklar sınırları zorlayarak aşmak ve delmek isteyecek, sizler de sınırları korumaya yani farklı olaylar karşısında bile aynı tutumu takınmaya çalışacaksınız. Böylece sizin sınırlarınız içselleştirilerek onun sınırları haline gelecek. Tabii ki burada çocuğunuza koyacağınız sınırların yaşına ve gelişim seviyesine uygun olması gerektiğini unutmamalısınız.
12. Olumluya odaklanın
Genelde ebeveynler çocuğun hatalarını ve olumsuz davranışlarını görerek onları düzeltme yoluna giderler. Bu tutum istenmeyenin daha fazla vurgu yapılmasına ve pekişmesine neden olur. Bunun yerine çocuğun olumlu davranışlarına odaklanmalı, istenen davranışı gösterdiğinde hemen olumlu tepki verilerek genelde sözel olarak ödüllendirilerek pekişmesine çalışılmalıdır. Dolayısıyla istenmeyen davranış yerine istenene odaklanılmış olur.
13. Başkalarıyla rekabet ettirmeyin
Sürekli başkalarıyla rekabet ettirilen çocuklar hem daha fazla strese maruz kalırlar hem de çok fazla dış odaklı olurlar. Her davranışa geçtim-geçildim, kazandım-kaybettim bakış açısıyla bakmaya eğilimli olurlar. Her bireyin farklı yetenekleri bulunduğundan her alanda başkalarıyla rekabete girmenin bir anlamı da yoktur.
Önemli olan çocuğunuzun kendi kapasitesini en üst seviyede kullanabilmesi, öz yeterliliklerini geliştirebilmesidir. Ebeveyn olarak “Çocuğum için hangisi en iyisidir?” sorusunu sormak gereklidir.
14. Sosyal becerilerini geliştirin
Çocuklarımızı sosyal ortamlara sokmak, onların sosyal öğrenme yoluyla kendi kendilerine öğrenmeleri beceri gelişimi için yeterli olmayabilir. Bu konuda çocuklar desteğe ve yönteme ihtiyaç duyarlar. Kendini ifade edebilme, iletişim kurabilme, arkadaş edinme, empati kurma, başkasında teşekkür etme, başkasından özür dileme, sorun çözme gibi sosyal becerileri örnek olacak şekilde birlikte deneyimlemelisiniz.
15. Çocuklarınıza güvenin
Çocuğunuzun her hal ve davranışından şüphe etmek, sürekli kontrol etmek, her şeyini denetlemek, ona saygı duymamak, yaşından dolayı seçimlerini önemsememek, yalan söyleme şeklinde uyarılarda bulunmak yerine ona güvendiğinizi hissettirerek “yapabilirsin, yapman için seni destekleyip yanında olacağız” şeklinde cesaretlendirmek gereklidir. Çocuğunuza güvenirseniz onun sorumluluğunu da geliştirmiş olursunuz…
4
ÇOCUK YAŞADIĞINI ÖĞRENİR
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
“Kınama ve ayıplamayı öğrenir”
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
“Kavga etmeyi öğrenir”
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
“Sıkılıp utanmayı öğrenir”
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse,
“Kendini suçlamayı öğrenir”
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse,
“Sabırlı olmayı öğrenir”
Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse,
“Kendine güven duymayı öğrenir”
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
“Takdir etmeyi öğrenir”
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,
“Adil olmayı öğrenir”
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse,
“İnançlı olmayı öğrenir”
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
“Kendini sevmeyi öğrenir”
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
“Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir”
Doroty Nolte
TAVSİYE KİTAP:
Emile Jean Jacques Rousseau
Emile ya da Eğitim Üzerine Jean Jacques Rousseau’un bir çocuğun doğumundan evlilik çağına kadar geçen süreçteki eğitimini bölüm bölüm anlattığı, bir eğitimci adayı olarak iyi ki okumuşum dediğim eseri. Kitap yedi bölümden oluşmaktadır. Bölümlerden kısaca bahsedecek olursam:
1)Önsöz: Kitabın içeriğinden kısaca bahsedilen bölüm.
2)Birinci Kitap: Emile’nin ilk çocukluk döneminden bahsedilen bölüm.
3)İkinci Kitap: Emile’nin son çocukluk (konuşan çocukluk) döneminden bahsedilen bölüm.
4)Üçüncü Kitap: Emile’nin ilk gençlik döneminden bahsedilen bölüm.
5)Dördüncü Kitap: Emile’nin ergenlik döneminden bahsedilen bölüm.
6)Beşinci Kitap: Emile’nin genç bir birey olarak hayata atılmasından bahsedilen bölüm.
7)Notlar: Fransızca cümlelerin açıklamalarına yer verilen bölüm.
Emile toplumun gelenek görenek ve baskılarından uzak, merak ve araştırma duygusu aşılanmış bir bireyin eğitimini birçok boyutu ile ele alan bir kaynaktır. Bireysel ve toplumsal gelişime giden yol özgür düşünce ortamı ve eğitimden geçmektedir. Emile ya da Eğitim Üzerine bu noktada okunması gereken en önemli eserlerden biridir.